Demokraside Büyük Risk - Numan Aladağ

Demokraside Büyük Risk


Siz değerli okuyucularımıza, ilk önce bir hadis-i şerif'i paylaşmak istiyorum:  Okat yayınevi tarafından Kasım 1964 yılında basılmış olup, Abbdulbaki Gölpınarı hoca'nın yazdığı, Hz. Muhammed ve Hadisleri kitabın 92 ci sayfasında ki, 591 ci hadis-i şerif:

''Kötü kişiyi anmaz, kötülüğünü söylemezseniz halk nereden bilecek onu? Kötü kişiyi kötülüğüyle anın da halk, ondan çekinsin.'' 

 

Siyasi parti liderleri ve tüm belediye başkan adayları bu Hadis-i şerifi esas alarak, rakipleri ile paylaşabilmelidirler. Özeelikle rüşvet işine bulaşanları deşifre etmelidirler. ki, 31 Mart seçimlerini Zaferle kazanabilsinler.

 

Bu konuda, Genelkurmay Başkanı iken, Orgeneral Yaşar Büyükanıt paşa diyor ki: "Sözde değil, özde olmalıdır" seslenişinden, Allah korkusu ve vatan sevgisi olanların ders alması gerekir.

 

Tarihi Türk geleneklerinde, insanları beraberliğe götüren şeyler onları ayıran şeylerden çok daha fazladır, ama insanlar arası anlaşmazlıklar daima vardır. Bunun nedeni, önyargılı çıkarcı ve bencil olmalarıdır.
 
 Mevlana Hazretlerinden...
''Bir mescitte, dört Hintli rüküya varıyor, secde ediyordu. Allah'a ibadet için. sonra niyet ederek her biri tekbir getirdi. Vakit namazını kılmaya başladı huzurla. Bu sırada müezzin içeri girdi. Hintlilerden biri: Müezzin ezanı okudu mu yoksa daha vakit var mı? deyerek dalgınlıkla. Namazına devam eden diğer Hintli ''Ey amca,'' dedi, ''Onu ne kınıyorsun , sen kendini kına'' Bunları duyan dördüncü Hintli'yse şöyle dedi: ''Hamd olsun, ben üçünüz gibi tuzağa düşmedim.''

Böylece dördünün de namazı bozuldu. Başkalarının kusurunu söyleyenler daha çok yol kaybeder. Ey güzel can! Kendi ayıbını gör. Kendinde bulur aynbını başkalarının ayıbını söyleyen.''

 
Mevlana Hazretleriden...
Kendi yüzünü görebilen kişinin aydınlığı:
''Şüphesiz iyi bilir biribirinin ayıbı
Bu kendinden habersiz halk.
Kendi yüzümü göremem
Senin yüzünü görürüm
Sen de benim yüzümü görürsün
Kendi yüzünü görebilen kişinin aydınlığı
Daha çoktur halkın aydınlığından. 
Garez gelince hüner kaybolur,
yüzlerce perde iner gönülden göze.''
 
Başkasının hata ve günahlarını görmeden önce kendisi, Allah'a inananarak, Allah korkusunu ruhunda taşıdığına, rüşvet ve haram işlere bulaşmadığına bir bakmayı deneseler?
 
Ekonomik terör, raf ve ürün giriş bedeli şartı:

Sanayi ötesi toplum olan bazı ülkelerin ve özellikle Ermeni soykırımına destek verenler başta olmak üzere, güçlü işletme semayesleri ile, Türk sanayicisini sessizce ekonomik darboğaza sürükleme gayreti içinde olduklarını bilmemiz gerekir.

 

Örek: Türkiye de faaliyet gösteren bazı sanayi ötesi toplum ülkelerinin ticari işletmeleri, mağazalar zincirlerine raf ve ürün giriş bedeline bir itirazları olmuyor. Çünkü Mili (Yerli) sermaye'yi çökertmek için, bulunmaz bir fırsattır. Ayrıca o mağazalar zincirlerinin yöneticilerinin, hem bireysel çıkar hem de kurumsal çıkarları için, raf ve ürün giriş bedeli şartı bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsata, ekonomik-anarşik terörün oluşturulma lideri diyebiliriz. 

 

Raf ve ürün giriş bedeli ahlakı ile her türlü terör ve ahlaksızlıkları oluşturan bu mağaza zincirlerine Türküye Cumhuriyeti Hükümeti'nin, ilgili kurumları el atıp dur demedikleri zaman, kendi işlerini zorlaştırıp, hizmette başarılı olmaları için en büyük ve tehlikeli engel olduklarının farkındalar mıdır? 

 

Türkiye genelinde binlerce mağazası olan bazı mağaza zincirleri, yüzde yüz yerli sermayeye (Milli sermaye) acaba neden ilgi duymamaktadırlar? İlgi duymazlar; çünkü raf ve ürün giriş şartı ile rant (Kara para) var.

 

Raf ve ürün giriş bedeli şartını uygulayanlara, Numan Aladağ diyor ki: ''Bir işi yapmak isteyen bir çare bulacak. Hiç bir iş yapmak istemeyen bir bahane bulacak.'' ilkeleri ile, binlerce  mağaza zincirlerine sahip olanlar, muhasebelerinde her şey kanunlara uygundur işlemlerini kılıfına uyduran bu mağaza zincirleri, Türk sanayicisinin-çiftçisinin (Milli sermaye'nin) yok olması için, görevlidirildiklerinin endişesini taşıyorum. 

 

Raf ve ürün giriş bedeli şartına ilgililer, dur dedikleri zaman, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yetkilileri, daha rahat ve faydalı işleri yapmaya zaman bulacaklar. 

 

Raf bedeli ve ürün giriş bedeli şartı, ile başta Fetö terör örgütü olmak üzere, her türlü  terör örgütlerinden daha tehlikeli değil midir?

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın, "İhanet şebekesi" diye seslendiği Fetö'cuların ekonomik, siyasi ve bürokrasi de ki, jet hızları ile yükselmeleri kontrol edilmedi. 15 Temmuz da, riyakar Fetö'nun, diktiği meyve fidanları meyvelerini verdi. Onun içindir ki, raf ve ürün giriş bedeli şartını uygulayanlara karşı çok ama çok dikkatli olunmalı ve dur denilmelidır.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 08/Mart/2019 Cuma günü, Şanlıurfa da ki, konuşmasında diyor ki: "İstikbalimize göz dikenlere derslerini veriyor muyuz?" konuşması memnuniyet vericidir. 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın, Şanlıurfa da ki, bu Milli konuşmasına, "Rüşvet denen pisliğe bulaşanlara ve ayrıca raf-ürün giriş bedeli şartı ile, Türk sanayicisinin-çiftçisinin, istikbaline göz dikenlere de derslerini veriyor muyuz" ifadesini eklersek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Milli seslenişi, daha iyi tamamlanmış olmaz mı? 

 

Allah korusun, 15 Temmuz olayları gibi olayların bir daha yaşanmamasını istiyorsak o zaman, acilen raf ve ürün giriş bedeli şartı ile Türk sanayicisine-çiftçisine zulüm eden binlerce mağazalar zincirlerine dur demek için, sigara yasağı gibi caydırıcı kanunlarla kontrol altına alınması şart değil midir?

 

Raf ve ürün giriş bedeli kara para demektir. Kara para demek, vatana ihanet etmek, anarşik-ekonomik terörün ve her türlü ahlaksızlıkların oluşması demek değil midir? Bu dediklerimize bİr itirazı olan varsa, buyusun cevabını versin. 

 

Mühendis Binali Yıldırım, "Gün dostunu düşmanını tanıma günüdür." ve "Lafla Millilik olmaz" seslenişleri halen geçerli ise o zaman, acilen bu işe önce bir mühendis, sonra da politikacı olarak müdahale etmesi gerekir düşüncesindeyim.  

 

Bu mağaza zincirlerinin riyakarlılık (İki yüzlülük) ve ekonomik-anarşik terör oluşturma sektörünün, faaliyetlerine kim destek veriyor diye, ilgili kurumların bir araştırma araştırma yapılması şarttır değil midir?

 

Bir ülkede, gerçek Demokrasinin mevcudiyetinden bahsedebilmemiz için, o ülkede ilk önce iktisadi Demokrasinin kurulmuş olması ve kara para hareketlerinin kontrol edilmesi şarttır. 

 

Kim ne derse desin, iktisadi Demokrasinin olmadığı ve kara para hareketliliğine dur denilmediği bir ülkede, gerçek Demokrasinin mevcudiyetinden bahsedilemez. 

 

Kara para, her türlü ahlaksızlıkların ve terörün oluşturulmasında, ana aktif maddedir (Sebebidir).

 

Türk sanayicisi (%100 Yerli sermaye) raf ve ürün giriş bedeli vermek için, bazı elemanların işine son vermek mecburiyetinde kalacaktır. Bu da Türk ekonomisini çökertmek ve rakiplerine karşı kalitenin düşmesidemektir. Ayrıca işine son verilenlerin,  güncel yardım almak için, Fetö terör örgütü ve diğer yasadışı terör örgütlerine, sığınmasına sebep olmak değil midir? 

 

Raf bedeli şartı ile ekonomik terör oluşturanlara, destek verenler acaba kimlerdir ve bu cesareti kimden alıyorlar? 

 

Ekonomik, sosyal ve politik bakımından stratejik önem taşıyan raf ve ürün giriş bedeli şartı işine, TBMM neden el atmıyor?

 

Stratejik önem taşıyan raf ve ürün giriş bedeli şartını hatırlatmak bir vatan görevidir. Hükümet yetkilileri, madem ki stratejik önem taşıyor bu konular, neden ilgililere bildirmediniz edebiyatı ile karşılaşmamak için bu Milli konuyu kendilerine hatırlatmakta fayda var.

 

Raf bedeli şartı ile ürün alan binlerce mağaza zincirine sahip mağazaların, başka bir oyunu da, Türk sanayicisine diyor ki, senin ürününü raf bedeline ilaveten alırım ama, 90 gün sonra sana ürün bedelini öderim şatının uygulaması da ayrı bir zulümdür. 

 

90 gün sonra ürün bedelini ödemesine itirazım yok. Çünkü alan razı veren razıdır. Ama, raf bedeli şartı, Fetö terör örgütü, Ermeni soykırımı iftirası zulmü ve diğer dahili-harici ''İhanet şebekeleri'' ile bir farkları olmadığının sebebi ise, her türlü anarşik-ekonomik terörün oluşturulmasında lider röl oynadıklarının, bilincinde olmamız gerekir. 

 

Raf bedeli şartını uygulayanlar, bu dediklerime karşı acaba bir itirazları olacak mı? Eğer itirazları var ise, hodri meydan! 

 

Fetö terör örgütünün, 15 Temmuz zulmü gibi bir zulüm ile karşılaşmak istemiyorsak, o zaman, sanayi ticaret-Adalet-İçişleri-Tarım Orman ve diğer ilgili bakanlıkları ve diğer kurum yetkilileri, koordineli olarak, acilen bu konuya el atmaları gerekmiyor mu?

 

Binlerce mağaza zincirine sahip olan idareci ve sermayedarlar, maddi güçlerine güveniyorlarsa ilk önce, Australia-Silver şehri, Brokin Hil savaşında, iki isimsiz Kahraman Türk'ün, nasıl Zafer kazandıkları tarihi iyi okusunlar. Bu iki isimsiz Kahraman Türk'ün, tarihini okudukları zaman, Türk Milletini daha iyi tanıyıp, raf ve ürün giriş bedeli şartı ile zulüm ettiklerinin ne kadar yalnış bir hata yaptıklarının bilincinde olup, biz ne yapıyoruz yahu diyerek, pişman olacaklardır. 

 

Binlerce mağaza zincirine sahip olan yetkililer, iyi bilmelidirler ki, ''Korku ağaç kurduna benzer, içten içe insanı yer bitirir.'' İnsanoğlunun kalbinde sevgi, merhamet, üzüntü, kindarlık, inatlılık, öfke vb. birçok duygu vardır. Allah korkusundan, Vatan ve Ay-Yıldızlı Şanlı Türk bayrağı sevgisinden mahrum olmak, bu duygulardan sadece biridir.

 

Cenab-ı Allah, ruhunda Allah korkusu ve vatan sevgisi olanların, vatana hizmet etmeyi kendilerine nasip etsin inşallah. Bencillik düşünceleriyle, çıkar amaçlı vatana ihanet edenleri de, Allah kahr-ı perişan etsin inşallah. 

 

Cümle aziz Vatan şehitlerini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle, Gazileri Minnetle Anar. Hasta ve yaralılara acil şifalar dileriz.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!