Vatan Sevgisi ve Raf Bedeli Şartı - Numan Aladağ

Vatan Sevgisi ve Raf Bedeli Şartı


Vatan sevgisinde azalma, İman-i zayıflamadır: Yüce dinimiz Vatan sevgisine ve Vatana bağlılığa, büyük   önem vermiştir. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim de; Vatan, din, namus ve şeref uğrunda can veren şehitler hakkında ''Allah yolunda öldürülenlere ölüdür diyemeyiz, zira onlar diridirler. Fakat siz farkında değilsiniz'' buyurmuştur. Yüce Allah, Vatan uğrunda şehit düşen kimselerin kendi katındaki yüksek derecesini böyle beyan etmiştir. 

 

ADİL YAŞAMAK İÇİN

10/Ağustos/2018 Cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, medya da Türk kamuoyuna, riyakar Amerika'nın Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk Milleti hakkında ki ekonomik yaptırımlara karşı önemli bir açıklama yaptı. Açıklama: "Milli sermaye ve yerli malına destek olacağız ve sahip çıkacağız" Milli seslenişi, gerçekten vatansever Türk Milliyetçilerini  duygulandırmıştır. İnşallah eylem planlarına, Milli sermayeye sahip çıkma ve yerli malı haftasının kutlanmasını da acilen yürürlüğe girmesini gerçekleştirir. Ayrıca Türk Milletine çağrı yaparak, alışverşlerinizde, %100 yerli sermaye tarafından üretilen ürünleri tüketiniz diye seslenir. 

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a öneri: Cumhurbaşkanı olarak, Fetocuları kasdederek, riyakar "İhanet şebekesi"dediği Fetö'cuların, katmadeğer elde eden ve ekonomik güç sağlayan her türlü mal varlıklarını hazineye devretmek, gerçekten tarih de silinmeyecek Milli bir görev yapmıştır. 

 

Recep Tayyip Erdoğan, bu Milli görevlerine, haram, rüşvet ve haksız kazanç ile elde edenleri de ekleyerek, bu mal varlıklarının kaynaklarını belgeleyemeyenlerin mal varlıklarını hazineye devretme seferberliği  talimatını vermelidir ki, Türk kamuoyuna verdiği dini ve Milli konularında ki, seslenişleri gerçekleşsin. Binali Yıldırım diyor ki: "Lafla Millilik olmaz" seslenişi gerçekleşmiş olsun. 

 

Ayrıca rüşvet ve diğer her türlü haram yollarla kazanç elde edenlerin ve elde etme hayalinde olanların da, caydırıcı kanunlarla günah işlemesini önlemek, dini-milli bir görevdir.

 

Recep Tayyip Erdoğan'nın bir imam hatipli ve iktisatçı Cumhurbaşkanı  olması, rüşvet ve her türlü haram faaliyeti olanların, korkulu bir rüyası olmuştur. O zaman, bu Milli seslenişlerinin milli seslerinişlerinin gerçekleşmesini istiyorsa, acilen haram olan her türlü faaliyetlere dur demenin talimatını TBMM de acilen kanunların çıkmasını sağlamaktır. 

 

Cumhurbaşkanı'na önemli bir hatırlatma: Türkiye genelinde binlerce mağazalara sahip ve %51'i yabancı sermayeli olan mağaza zincirleri, Domuz eti ve Kurbanlık satışını, riyakarlık duygularıyla bir arada yapan bu mağaza zincirlerinin anarşik-ekonoımik terörör oluşturduğunun farkında mıdır? 

 

Anarşik-ekonomik terörün oluşumu: Önce bir iktisatçı olarak, sonra İmam hatipli bir Cumhurbaşkanı olarak, stratejik önem taşıyan bu mağaza zincirlerinin, yaptıklarına bak: Bu mağaza zincirleri, Türk sanayicisine ve çiftçisine diyor ki, senin ürününü satabilmem için, sen yılda bir veya iki milyon lira raf bedeli vermek şartı ile farlarıma koyarım şartı, tam bir ekonomik rüşvet ve terörün ta kendisi değil midir? 

 

Ayrıca Türk sanayicisinden aldığı ürünlerin bedelini üç ay sonra veriyor ve bu uygulamasına bir itiraz olmaz. Amma, RAF bedeli şartı demek, sanayicinin RAF bedeli çıksın diye çalışanları işten çıkarıyor. İşten çıkarılanlar da, kamuoyunda her türlü ahlaksızlık ve vatana ihanetliği yapıyorlar. Bu da ülkede huzursuzluklara ve ekonomik sorunlara vesile olmuyor mu? İtirazı olan varsa, buyursun cevabını versin. 

 

Raf bedeli şartını uygulayan mağazalar zincirinin başında ki genel müdür, mucitliği sayesinde o mağazalar zincirinin başına genel müdür olmuştur. O mağaza zincirleri, Ermeni diasporasının soykırım zulmü gibi, Türk sanayicisine ve çiftçisine raf bedeli şartı ile zulüm ediyor. Nasıl zulüm ediyor? Numan Aladağ'ın, "Bir işi yapmak isteyen bir çare bulacak. Hiç bir iş yapmak istemeyen bir bahane bulacak."özdeyişine göre işi muhasebelerinde kılıfına uydurarak, her şey yasaldır diye ilgili kamu görevlilerini aldatmaktadırlar. 

 

Raf bedeli konusunda Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak'ı acilen bu Milli görevi gerçekleştirmeye çağırıyorum: 

 

Bakan olarak Berat Albayrak, stratejik önem taşıyan bu konuda belki haberi yoktur. Berat Albayrak'ı, Müslümanlık ilme, irfana ön planda yer veren bir dindir. Dindarlık, sdece, farzları yerine getirmek değildir. Farzların dışında stratejik önem taşıyan işleri yapmakla mükellefiz. gerek kendimize, gerek  sorumluluğumuza verilen görevi yapmaya faydalı olan bütün işleri yapmak da bir nevi ibadettir. 

 

Müslümanlık şeref ve şanına, Türklük gururuna layık insanlar olarak, alnımız açık, başımız dik yaşayabilir ve ahiretimizden emin olabiliriz. Sevgili dostum ve kısmi meslektaşım 22 ci dönem Erzurum Milletvekili Dr. Ecz. İbrahim Özdoğan diyor ki: "Devlet adamlarının başarısı, Kur'an-ı Kerim de yassak olanları yapmamak ve Türklüğü ruhunda taşımakla olur." Şartlarını esas alarak Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak'ı, Türk sanayicisinin-çiftçisinin, destek istediği noktalardan uzak durmaması ilkelerine göre kendisini bu Milli sorunlara, acilen el atıp çözmeye davet ediyorum:

 

Erdoğan'nın, Mesleki iş deneyiminde ve üniversite de aldığı eğitime göre Cumhurbaşkanı olarak, stratejik önem taşıyan bu konuları acilen sigara ve trafik de ki, caydırıcı yasalar gibi yasalar çıkarmalıdır ki, Cumhurbaşkanı olarak huzur içerisinde Milli ve stratejik konuların çözümü için zamanı olsun. 

 

Müslümanlık ve ilim,

Dünyanın ilk defa haritasını çizen, ilk rasadhaneyi kuran, dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü ilk ispat eden, fizik, kimya, tıb ilimlerinin esasını kuran, riyazi ilimlerde (cebirde, hendesede, müsellesatta) ve kozmoğrafyada zamanlarına göre ileri, hem de çok ileri giden, eski Yunan Felsefesini arabacıya tercüme ederek yok olmaktan kurtaran ve böylece günün birinde Rönesans'a ışık tutan Müslümanlar, acaba niçin bugün, sanayi ötesi toplum ülkelerinin sanayileşme ve modern tarım  da ki gibi fezanın karanlıklarını yırtma, göklerin esrarını çözme cehid ve azmi karşısında, niçin seyirci kalıyoruz?

 

Yoksa Müslümanlar, akıl ve zekaca, sanayi ötesi toplum ülkelerini temsil edenlerden aşağı mıdır? Vücud yapılarında bir eksiklik, veya kanlarında uyuşturucu bir madde mi var? Fakat, hayır.. hayır.. bunların hiç biri yok.. öylesine yok ki: biribirlerini aldatmakta, dedi-kodu yapmakta, uygunsuz kötü işleri becermekte, birbirlerinin ayaklarını kaydırmakta akla gelmedik çareler düşünüp bulmakta, şahsi çıkarları yolunda hareketliliğin, atılganlığın eşsiz örneklerini vermektedirler. 

 

O halde?.. O halde.. Türkiye'nin, günümüze kadar halen sanayi ötesi bir toplum ülke olmaması neden?..  Üretime ve kayıt dışı para hareketliliğine önem verilmeyişidir. Bir mühendis belediye başkanı, bir partinin il başkanı ve daha sonra önemli makama seçilmesi olan kişilerin, kurdukları çiftlikler, Fetö'culara ait olan yemek fabrikalarını satın almak ve ortak oldukları hastahanelere diikat edilmediği zaman, Türkiye de, tabi ki Fetö denen riyakar "İhanet şebekeleri" gibi faaliyetler perde arkası devam edecektir. 

 

Fetö zihniyetine naalet ve nefretle kınayan Devlet adamlerının, acaba niye kayıtdışı ekonomik faaliyetlere dikkat etmiyorlar? Kim ne derse desin, kayıt dışı ekonomik para hareketlilikleri  ve raf bedeli şartı kontrol edilmediği zaman, Allah korusun: Her zaman da Fetö gibi, anarşik-ekonomik terör faaliyetleri olacaktır. 

 

Kayıtdışı para hareketliliklerini ve Milli konuları sizlerle paylaşmam; TBMM Başkanı,  mühendis  Binali Yıldırım'ın, "Gün dostunu düşmanını tanıma günüdür." ve "Lafla Millilik olmaz." Milli seslenişlerinden cesaretlenerek bilginize sunuyorum: Binali bey, eğer bu Milli seslenişlerin halen geçerli ise ve geçerli olduğuna da, Binali Yıldırım'ın, bir Türk milletçisi olduğu için inanıyorum. O zaman, önce bir mühendis, sonra TBMM başkanı olarak, bir ekonomik-anarşik terör oluşturulmasına sebep  olan raf bedeli şartının, Türk sanayicisinin-çiftçisinin zor duruma düşürlmesine vesile olan raf bedeli şartı ile ilgili kanunun çıkarılmasını gerçekleştirmelidir ki, Milli seslenişlerinin halen geçerli olduğunu belgelesin. İnşallah Mühendis binali bey bu işi başaracağına inanıyorum.

 

İnsan yaşamasındaki anlam: Şerefli olmaktır. Şeref ise; dört duvarlı bir abidedir. Duvarlardan biri maddi değerlerle örülüdür. Diğer biri kişisel değerlerle... Üçüncü duvar toplumsal değerlerle, sonuncusu ise, icat, buluş ve üretim değerleriyle örülüdür. 

 

 

Her insanda temelinden itibaren dört duvar tamam olacak ki, bina tamam olsun da şeref binası kurulmuş olsun.  Üçüncü duvar, toplumsal değerlerle örülür diyoruz.  Bu da Milli eğitimle gerçekleşir. Şereflilik, kişilik eğitimini bir yandan insanlara vermek, onları da yetiştirmekle olur. Bu yolda ne kadar fedakar ise; o kadar şereflenir.

 

Hatta şerefi yolundaki insan bir felaket geçirse de tamamen sıfıra düşse; bir ekmek alacak pasarası olmasa, o gün bile ekmeğini tamam almaz. Bir çeyrek eksik alır. Diğer çeyrek ekmeğin parasını kişilik eğitimine harcamak için ayırır ve o günden itibaren fonunu kurmaya başlar. Buradan şerefli insan olmak için öz yapımızı tanımaya gidiyoruz. 

 

Hindistan-Rajasthan da, İnsan ağacının meyvesi:

İnsanın meyvesi şereftir. Ancak önce bu meyvenin faydalarını tanımamız gerek. 

 

Meyvenin fiziki yapısı: İnandırıcılığı ve güven doğrultusundaki devamlı ciddiyet-samimiyet ve dikkattir. 

Kabuğu: Terbiye, nezaket, zerafet ve edeptir. Kokusu (Aroması): Kutsal değerlere önem vermenin belirtisi olan düşünmek, araştırmak, çalışmak, gayret etmekle üretimdir. Türk gelenek ve kültüründe buna, "Haya" da denir. Bu önemli insan meyvesinin bir iman kokusu vardır. 

Meyvenin rengi: Şeref meyvesinin rengi de; önemli ve gerçek bilimlere talip olmak ve kendisine istediğini bütün insanlara da istemesi. Kendisi için istemediğini de, hiç kimseye istemeyişidir.

 

Meyvenin tadı: Kutsal inancın gerçeği, kutsal inançtan doğan güç. Bu güçle, açık davranışlar.  Davranış ve başarılar. Bütün açıklığıyla davranış ve başarılarından inandırıcı, güven vericilikten yana, en ufak bir sorun olmamasıdır.. İinandırışı ve güven vericiliği hoşnutlukla, her bakımdan iftiharla karşılanan kıvanç verici durumdur.

Lezzeti: Getirdiği saygıdır. Emniyet, itimattan gelen saygı. 

 

Her davranışı birer başarı olan böyle bir kişinin, tabii yaşantısının durumu, böyle bir şeref meyvesi olmanın tamamlanması için bir de çekirdeklerini anlamak gerek. 

 

Şeref meyvesinin çekirdekleri de: Şeref yolunda, insanları eğitmek çabasıdır.

 

Yukarıda tüm anlattıklarımız insan meyvesi olan şeref, bilinçsiz, eğitimsiz olmaz. Bütün insanlara şeref yolunda bilgi ve eğitim yapması da, meyvesinin çekirdekleridir. 

 

KUR'AN-I KERİM DE MÜNAFIKLAR:

Kur'an-ı Kerim'in Tevbe Suresi'nin 62 ci Ayetinde, ''Münafıklar sizi hoşnut etmek için Allah'a yemin ederler. Halbuki Allah ve Peygamberini hoşnut etmek elyaktır.''

Tevbe Suresi 67 ci Ayetinde, Münafık erkekler ile münafık kadınlar nifakta hep birdir. Kötülüğü emir ederler, iyiliği nehiy ederler. Ellerini de sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular, Allah da onları unuttu. Çünkü münafıklar fasık kimselerdir.''

Tevbe Suresi 68 ci Ayetinde, ''Allah münafık erkekler ile münafık kadınlara, kafirlere orada daima kalmak üzere Cehennem ateşini vaadetmiştir. Bu onlara yetişir. Bir de Allah onları Rahmetinden uzak tutmuştur. Onlar için kendilerini kımıldatmayacak azap vardır.''

 

Vatan sevgisi, milletlerin ve toplumların varlıklarını, hürriyetlerini, dini inançlarını rahatlıkla yapabilme, namus, şeref ve haysiyetlerini korumayı düşündükleri andan itibaren imanlı olmanın ve varola gelmiş bir duygudur. Bir toprak parçasının Vatan olabilmesi için, çıkarcılık duygularından uzak kalarak manevi değerlerle baştan sona örülmüş, tarihi hatıralar ve abidelerle bezenmiş , şehit kanlarıyla sulanmış olmalıdır. İşte böyle bir toprak parçası, üzerinde yaşayanlar kutsaldır ve gerçek anlamda Vatandır.

 

Üzerinde yaşamımızı sürdürdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti toprakları; Vatan olmanın bütün özelliklerini taşıyan, Ülkesiyle, Milletiyle, bölünmez bir bütün halinde gerçek anlamda Vatan olduğunu teyid ediyor. Binlerce yıllık tarihimiz, Türklük ve Müslümanlık damgasını taşıyan tarihi abidelerimiz, gurur ve iftihar kaynağımız olan, cami ve minarelerimiz, tarihi ve kültürel değerlerimizin tamamı ile bu Vatan, bizim Vatanımızdır. Bunun içindir ki, her karış toprağı şehit kanı ile yoğrulmuş olan bu topraklar uğruna, Türk İslam alemi olarak: Bedeni ve maddi varlığımızı feda etmeliyiz. 

 

Bencillik ahlakıyla çıkarcılık, rüşvet yeme ve Riyakarlık (İkiyüzlülük) duygularıyla Türk Miletinin, ülkesi ve Milli bütünlüğünü zedeleme zihniyetinde olan dahili-harici "İhanet şebekeleri" ne, bir tarihi hatırlatma: 20'ci asrın başında Avusturalia-Silver şehri-Brokin Hil savaşında, tarihe damgasını vuran iki isimsiz Türk Kahraman şehit'in, 1914 Yılında 700 kişiye karşı nasıl bir zafer kazanıp ve daha sonra şehit olduklarını iyi araştırıp, ona göre faaliyetlerini sürdürsünler! Çıkarcı ekonomik terör örgütlernin maddi güçlerine güvenerek, Türk sanayicisinin-çiftçisinin, modernleşmesini önleyemez. İşte Australia da Anzak'lara karşı kazanılan Zafer:

 

Bütün varlığımız manevi değerlerimiz; Vatanımızın kutsallığı, ülkesi ve Milletiyle bölünmezliği esası üzerine kurulmuştur. Kalplerdeki Vatan sevgisinin, ülkeye bağlılığın siyasi ve ekonomik çıkar uğruna zayıflaması halinde, Milletçe sonu meçhul akıbetlere sürüklenmesini onaylamış oluruz. Allah korusun. 

 

Türk kamu kuruluşları, siyasi parti ocağı haline getirlmemelidir. Resmi kurumlarda ve özellikle tüm ihalelerde, ihale verilecek birysel ve kurumsal ticaretin sahibi kimdir, Allah korkusu ve vatan sevgisi var mıdır; araştılması yapılmalıdır, sonra iş veya stratejik görev-makam verilmelidir. Bir zamanlar, FETÖ denen "İhanet şebekesi" ne de dikkat edilmedi ve 15 Temmuz da meyvesini verdi. 

 

Ey Müslümanım diyebilenler!

Milletlerin varlıklarını ayakta tutan ve bir milleti meydana getiren toplumlar arasındaki Milli birlik ve beraberliği temin eden ana aktif maddelerden birisi de Vatan sevgisidir. Bu sevgi Vatana bağlılık, ülkemiz toprakları üzerinde yaşayan her vatandaşın kalbinde hiç sönmeden devam etmelidir. 

 

Rüşvet ve çıkarcılığa odaklı ve sanayi ötesi toplum ülkelerinin, Türkiye de ki, şerefi, vatan sevgisi ve Allah korkusu kıt uzantıları, iyi bilmelidirler ki, Büyük Türk Milletinin geçmişi, şanlı tarihi ve her zaman iman gücü ile gösterdiği Milli şuur, birlik ve beraberlik bunun en güçlü teminatıdır.

 

Cenab-ı Allah, ruhunda Allah korkusu ve vatan sevgisi olanların, vatana hizmet etmesini kendilerine nasip etsin. Rüşvet çemberi içerisinde olup haksız kazanç elde edenlere de, Allah onları kahr-ı perişan etsin. Fırsat vermesin. AMİN...

 

Cümle Vatan şehitlerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü  ve değerli okuyucularımızın, hakkın rahmetine kavuşmuş yakınlarını da Rahmetle, Gazileri Minnetle Anar. Hastalara şifalar dileriz.

 

Kaynakça: 

Kur'an-ı Kerim tefsiri: Kur'an-ı Kerim ve Türkçe anlamı;İsmail Hakkı İzmirli EREN yayınları 1977.

Diyanet işleri Başkanlığı, Vaaz örnekleri Birinci kitap 1964

Hadis-i şerifler: Diyanet işleri başkanlığı yayınları 1981 Yayın No: 207

Numan Aladağ'ın, 1985-2018 yılları arası, Hindistan notları.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!