“ O’na bir yol bulabilen herkesin beyti ziyaret etmesi, Allah’ın insanlık üzerindeki hakkıdır (Ali İmran 3/97).”
HAC, ALLAH’IN İNSANLIK ÜZERİNDE HAKKIDIR
Rabbimiz ey Müslümanlar namaz kılın, ey Müminler oruç tutun der, ama insanlar evimi ziyarete gelin. Hac İslam’ın şartı değil, insanın şartıdır.
HAC İÇİN NEDEN MEKKE’YE GİDİLİR?
Mekke, güneşten kopan dünya magmasının ilk soğuduğu, Nuh Tufanından sonra ilk önce kuruyan ve insanoğlunun ilk ortaya çıktığı yer.
Nuh tufanından sonra Kâbe kayboluyor. Hz İbrahim Kâbe’yi Âdem’in yaptığı temeller üzerine yeniden tazeliyor, yükseltiyor.
Mescidi Haram iki tanedir; Kâbe ve Ravza (Peygamberimizin olduğu yer). İkisine birden Haremeyn denir (iki haram). Kâbe yeryüzünün göbeği, bebeğin anadaki rahmi gibi beslendiği yer.
İnsanoğlunun kalbi taş kesilmesin diye, taşın kalp kesildiği yerdir Kâbe!
HACCIN SINIRLAMALARI
1. HAC AYLARI, MALUM AYLAR VE GÜVENLİK
"Haccın zamanı, hac ayları diye isimlendirilen; Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarıdır." ifadesi, “Hac bilinen aylardadır...”(Bakara, 2/197)
Kur’an’da “hac ayları üç aydır” diye bir ifade yok; hac ayları var. Özelliği; savaşın, saldırıların, yol kesmelerin yasaklandığı güvenli aylar olmasıdır.
Eğer konu güvenlik ise, günümüzdeki 12 ay da güvenlidir. Yani bütün aylar hac ayları olabilme özelliği taşırlar. Haram aylarını çoğaltsanız ne olur? Önemli olan güvenliği sağlamak değil mi?
Güvenli işte.
2. HAC ARAFATTIR
“Peygamberimiz “Hac Arefedir” buyurmuştur.” Zilhicce ayının 9’uncu gününde bir dakika olsun Arafat’ta durmayanın hacı olmaz.
Arafat’ta niçin durulur? Arafat dua, tevbe etme ve günahları sıfırlama yeri değildir.
Arafat, "Tanışma mekânıdır. Arafat'ta kişi, kendi kendisiyle, içkin ve aşkın gerçekle tanışıp “marifet”e erecektir. Marifete ermek, "haddini bilmek"tir; hem yüceliğini, hem de yetmezliğini.
Vakfe, "duruş" demektir. Vakfe, herkesin kendi duruşunu kontrol etmesidir. Önce şahsi duruşunu; aklının yanında mı, içgüdülerinin yanında mı? Bir de kişinin toplumsal duruşu var. Kimlerin yanında duruyor? Zalimin yanında mı, mazlumun yanında mı? Nemrud'un ateşine odun mu taşıyor, İbrahim'e su mu?
Kişinin bütün bunları sorgulayacağı yerdir Arafat; milyonlarla birlikte.
Arafat, cehaletten kurtulup Marifetullah ile dolmaktır. Arafat, irfan ve marifet mektebidir. Arafat ârif olmak, marufa, marifete, Marifetullah’a ermektir. Marifetullah ise müminin Allah'ı hakkıyla tanıması, bilmesidir.
Efendimiz bunları kastettiği için “Hac Arafat’tır” buyurmuştur. Yoksa herhangi zamanda ve yerde Allaha tevbe de edilir, bağışlanır da. Arafat’a gitmeye ne gerek var ki?
Marifete ermek ve Arafat’ta bir dakika kalınmakla hacı olunmaz. Biraz zaman ister, şuur ister. Onun hacca niçin “mebrur olsun” denir; farkına varılmış bir hac.
İnsanlarla birlikte olmak kaydıyla bu vakfe yılın 12 ayında da olur. Arafat’ta insanlarla beraber durulur, yine de tanışacağınız yüzbinler hep olacaktır.
3. MEŞAR (MÜZDELİFE)
“(Hac mevsiminde) Rabbinizin ikramını aramanızda bir günah yoktur. Arafat’tan çağlayıp aktığınız zaman Meş’ar-i Haram yanında Allah’ı anın. (Bakara 2/198).”
“İnsanların çağlayıp geldiği yerden" ibaresi ve Hz. Peygamberin fiili sünneti haccın topluca yapılacağını amirdir. Şimdi insanları 365’e bölseniz de çağlayıp akılacak kadar insan vardır.
Şu anda ise, milyonların Arafat’tan Müzdelife’ye nakli zorluk ötesidir, Buna “muhteşem sefalet” diyerek kılıf bulmak ne kadar doğru mudur bilmem.
Rabbimizin rızasını zorlukta aramak yerine, verdiği akıl ve nimette de arasak olmaz mı?
4. ŞEYTAN TAŞLAMA
Mina’da Müzdelife vakfesinden sonra 3 gün süreyle yapılan şeytan taşlama, bu zamana kadar meydana gelen ölümlerin en çok olduğu mahaldir.
Kuran’da hacda şeytan taşlama diye bir olay yoktur.
Peygamber’imizin sünnetidir. 10 yılda yaptığı 90 savaşta iki taraftan sadece 200 insanın öldüğü rahmet Peygamberimiz sağ olsaydı, bu sembolik ibadetin, böyle tehlikeli ve binlerce insanın canı pahasına uygulanasını onaylar mıydı?
Kesinlikle hayır.
Bütün hacıların şeytan taşlama sevabını toplasanız, orada vefat eden bir cana değer miydi?
Efendimiz olsaydı ne yapardı diye mi soruyorsunuz? Bakın Kur’an’a orada var.
Mina’da şeytan yoktur; çünkü şeytan her yerdedir. Önce insanlara “şeytan nedir ve kimdir”i öğretiniz. Şeytanın Allah’ın bir rahmeti, nimeti ve ikramı olduğunu öğretiniz. Şeytanın insanın zorunlu ötekisi olduğunu, melun bir lanetlenmiş, kovulmuş varlık olduğunu ve apaçık bir düşman, ayartıcı olduğunu öğretiniz. Şeytandan kurtulmanın kolay olduğunu anlatınız. İstiazelerle işi çözünüz: Nahl 16/98, Felak 113 ve Nass 114 surelerini Rabbimiz bu amaçla lütfetmiştir. Hacca gidenlere bu şuuru veriniz.
Göreceksiniz, hem tehlikesiz, hem garantili şeytan taşlama. Hem de mebrur bir haccın ruhuna uygun..
5. SADECE ARİFE GÜNÜ YAPILACAK HACCA BU İNSANLAR SIĞMAZ
Allah Resulü, Hz Ebu Bekir’i zilkade ayında hacca göndermiş.
Arafat vakfesi amacına uygun olarak sonraki aylarda da yapılabilir.
İlle de arife günü Arafat’a çıkılır diyorsanız, bu mümkün değildir.
Türkiye’de milyona yakın insan hac müracaatında birikti. İnsanlar hacca gidemeden ölüyorlar.
Türkiye’yi hallettiniz diyelim. Çinin, ya da Hindistan’ın tamamı Müslüman olsa (inşallah) ne yapacaksınız?
Bakara 197: “Hac belli aylardadır. Kime o aylarda farz olduysa o zaman hacca gidilebilir”, bu ayet işler hale getirilmelidir.
O aylarda haccın farz olması, kişinin o şartları (imkânları) taşımasıdır: Para, sağlık, yol, güvenlik, istek, arzu vb.
Şu anda bütün dünyada haccın kendisine farz olduğu yüz milyonlar var; para, sağlık, güvenlik, yol vb sahibi olan.
Kâbe’nin avlusunu büyütmek ve genişletmek çözüm değil ki? Yine sığmayacak insanlar oraya.
BUNLAR MELİKÜL HARAMEYN…
Yavuz, Kahire zaferinden sonra hutbe okuyan hatibe, sert bir sesle müdahale ederek "Hâkimu'l-Harameyn değil, Hâdimu'l-Harameyn!" diye düzeltmiştir.
Suudi hanedanı Haremeyn’e melik olmuştur: Mutlak sahip. Melik Allah’ın sıfatıdır. Sınırlı varlık olan garip Suud, sınırsız erk kullanmaya kalkınca kafayı yemiş, çıldırmış ve tiranlaşmıştır. Nemrud ve Firavun sınırsız gücün meliki olduklarını sandıkları için firavunlaştılar.
Süleyman da zengindi. Hem de bütün mahlûkata hâkim, tam güçlü. ancak Melikliğe değil, kulluğa soyundu.
Hz Muhammed de, de hem devlet başkanı, hem peygamberdi. Ama hiç yeni giymedi, karnı hiç doymadı, hiç parası olmadı, Ne oldu? “Usve Hasene”, Gelmiş geçmiş tek güzel örnek.
SUUDUN CİĞERİ (YANİ ÖZELLİĞİ); SUUDLAR KİM?
Siyonist İsrail ile Suud birbirine benzer. İkisi de birbirlerinin mübadilidir. İslâm’a ve tüm mukaddesatımıza ve insanlığa aynı ölçüde düşmandırlar. İkisi de bölge insanlığı için birer musibettir. Nihayetinde ikisi de gayr-i meşrudur.
Petrolden ne kadar para kazandınız, nerelere harcadınız, hangi terörist grupları finanse ettiniz? PETROL parası sizin değildir, Müslümanlarındır; hesap vermelisiniz.
Biliniz ki, Allah’ın adaletinde zaman aşımı yoktur. Haremeyn Allah’ın emaneti, insanlığın mirasıdır.
ÖLEN KRAL ABDULLAH: TARİHİ DOKUYU MAHVEDEN SUÇLU
Bölgede Osmanlı döneminden kalma ne varsa yerle bir edilmiştir.
İslâm âleminin Kudüs’u katil İsrailoğulları’ndan kurtarma dâvası olduğu gibi Mekke-Medine (Haremeyn) dâvâsı da olmalıdır.
Mescidlerin kapılarına kendi adlarını veren, halılarına kendi amblemlerini, Kâbe örtüsüne isimlerini nakşeden Suud hanedanı, Kutsal mekânları kendi özel çiftlikleri gibi görüyorlar.
PEYGAMBERİN KAN AİLESİ OLMAZ, İMAN AİLESİ OLUR
Biz Peygamber ailesiyiz, kendimizi öyle sayıyoruz.
ÇÖZÜM: Bütün dünya Müslümanlarının ortaklaşa kuracağı Mikad sınırlı HAREMEYN DEVLETİ, Vatikan örneğinde olduğu gibi kendi devlet başkanının seçmeli ve mübarek toprakları zulmün elinden kurtarmalıdır.
Zor mu? Hz Muhammedin şartları bundan kolay mıydı?
Ha aklıma geldi; Yıllarca “İslam Konferansı Örgütü” idareciliği yapan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, hangi başarı sicili ile Türklere milletvekili olmak istemektedir?
Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.
Hayırlı pazarlar diliyorum
