SEÇİM SONUÇLARINA DERKENAR - Prof.Dr. Orhan KAVUNCU

SEÇİM SONUÇLARINA DERKENAR


7 Haziran seçimlerinde oylarımızı kullandık. Sonuçları değerlendiren liderlere göre başarısız parti yok. Herkes kendisini seçimden başarıyla çıkmış sayıyor. Bu varsayımın bir sebebi, liderlerin kendi tabanlarına mesaj verme mecburiyetidir. Ne var ki bu mecburiyet, kimseyi durduk yerde başarılı yapmaya yetmiyor. Sonuçlar ortadadır. 2011 seçimleriyle şimdiki sonuçları mukayese etmek bir tarafa, bu seçimde önlerine bir çıta koyup o çıtanın neresinde olduklarına baktığınız zaman da sonuç ortadadır. “Önümüze bir çıta koymamıştık” diyenlere “zaten iktidar olmak için değil, çelik çomak oynamak için siyaset yapıyorsunuz” demek gerekir.

Onun için liderlere âcizane tavsiyemiz durum değerlendirmesi yapmak, şapkayı önüne koyup düşünmektir. AKP, CHP, MHP, Saadet-BBP ittifakı, Vatan Partisi ve diğerleri bu seçimde kendilerini başarılı görmek lüksünden ve göstermek çabasından vazgeçmelidir. Seçmen balans ayarı yapmıştır. Bunu görmek ve saygı duymak zorundayız.

* * *

Bu seçimlerin tek başarılı partisi HDP’dir. O’nun bu başarısını sağlayan başlıca üç faktör vardır: Birincisi örgüt disiplini, gayreti ve Demirtaş faktörüdür.

İkincisi AKP’nin 2009’dan beri devam ettirdiği açılım ardından çözüm politikası, arada Habur rezaletidir; bu faktör Kürtçe konuşan seçmenlerin daha önce AKP’ye oy verenlerinin bile, örgütü ve HDP’yi meşru temsilcileri görmesini sağlamış ve anadili Kürtçe olan seçmenlerin neredeyse tamamı HDP’ye oy vermiştir.

Üçüncü faktör de entel akıldır. Kürtçü entel akıl, bir taraftan sol entellektüeli diğer taraftan iktidarı kullanmış, AKP iktidar olmasın diye HDP’ye oy veren başka bir entel akıl da Kürtçü entel akılın dümen suyuna girmiştir. Türkiye’de Kürtçü hareket yüksek bir manevra kabiliyetiyle bineklerinin sayısını artırmıştır. Eskiden ya İslâmcı, ya da solcu enteli kullanan Kürtçü hareket bu defa birkaç binekten aynı anda istifade etmiştir. Mamafih bu, “sırf AKP iktidar olmasın” gerekçeli fantastik tercihler olmasaydı da HDP barajı aşacaktı, %13‘le değil de belki %11 ile. O bakımdan AKP yöneticileri ve teşkilâtı istediği kadar başkalarını suçlasın HDP’nin barajı aşmasını sağlayan en önemli icraat iktidarın 2009’dan beri sürdürdüğü çözüm icraatı olmuştur.

* * *

Seçim sonuçlarının ortaya koyduğu açık bir dengesizlik ortadadır: MHP %17’ye yakın oyla ve HDP %13’ü biraz geçen oyla eşit sayıda 80 milletvekili çıkardılar. Bu sonuç bile, seçim kanununun, “Temsilde adalet yönetimde istikrar” ilkesini parçalamaksızın bir bütün olarak sağlamayı öngören bir yasal düzenleme olmadığını göstermektedir. 1995 - 99 arası çalkantılı dönemde %10 barajı düşsün dediği zaman BBP’yi “kendi menfaati için hainlerin Meclise girmesine razı oluyorlar” gibi bir oportünistlikle suçlayanların bugün baraj olmasaydı veya %5’e düşseydi HDP bu kadar oy alamazdı demeleri ne kadar ilginç değil mi? “Hafıza-yı beşer nisyan ile malul” ama bazen benimki gibi hafızlar hatırlıyor işte!

Neyse sözün kısası seçim sistemi derhal değişmeli, 1995’te yapılan değişikliği Anayasa Mahkemesi iptal ettiği için, gerekiyorsa anayasal değişiklik yapılarak 100 Türkiye milletvekilliği ihdas edilmeli, 450 milletvekili de 450 bölgeden birer milletvekilliği seçilecek şekilde dar bölge sistemiyle belirlenmelidir. Burada baraja gerek yoktur.

* * *

Batıdan gelen seslere kulak verince insanın içi burkuluyor. Batının manşetlerini “AKP iktidarı kaybetti, HDP zafer kazandı” diye özetlemek mümkündür. Geleceği düşünürken liderlerimiz, benlik davası gütmeyip batının bu sevincinin devam etmesini sağlayacak kararlar vermemelidir. Seçmenimiz şüphesiz onlar sevinsin diye oy kullanmadı. Ama seçmenimizin verdiği mesajı doğru okumanın yolu, Sayın Bahçeli’nin seçim değerlendirme konuşmasında dediği gibi, “Türkiye’yi iktidarsız bırakmamaktır”. Bu sözün gereğini yapmak Meclise giren dört siyasi partinin de üzerinde vebaldir

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI