Merhaba, kutlu doğumun tek sahibi, alemlerin efendisi, iki cihan serveri. Merhaba, saf ve de tertemiz olması için kalbi, melekler tarafından yıkanılarak arındırılan insan. Korku ve telaştan uzak gizemli iyiliklerle dolu, kendi ruhuna sürgün sakin insan! Kendi uçurumlarının derinliklerinde, kendi yüreğine ağıtları damlatıp, tek başına herkese yanan, herkese ağlayan insan….
Merhaba vazgeçilmez yüce maviliklerin miracındaki mihmandar… Yaratıcı kudretin huzurlu kollarına kendisini bırakmış, mana âleminin bakir düşünceli insanı merhaba... Yazdık seni bir kere aşımıza, ekmeğimize. Yazdık seni kapımıza, ocağımıza ve eşiğimize… Bir dantel gibi işledik seni aklımıza ve dimağımıza…
Yazdık seni bir kere manidar sessizliklere, durmak bilmeyen ve sürekli akıp giden inatçı zamanlara… Çınlayan kulaklara, seğiren gözlere, iç geçiren, yol gözleyen, hasret çeken ve de hıçkıran sevdalılara yazdık. Hoş sâdalara ve nağmelere da yazdık… Sevinçlere, kederlere de bir kere yazıldın… Yazıldın sabrımıza, sezgimize ve bilgimize…. Yazıldın başlangıçlara.
Seninle söz olduk, göz olduk çaresizliklere… Seninle, çarmıha gerdik çirkin cümleleri, oklara dûçar ettik ümitsiz sözleri… Sesimizi, yumuşak ve güzel bir şekilde seninle yükselttik… Seninle duygularımızı aşikâr ettik… Seninle türkü olduk dillerde, bayrak bayrak şuur olduk, gözlerde gönüllerde. Ayaklara yol olduk, toprak olduk, yağmur olduk, millet olduk ve ülke olduk… Destanlar yazdık, yedi düvele karşı.. Şairin sözünde, seninle kendi şahlanımızı gördük. Kollarına atılırcasına ölümlere seninle atıldık. Şüheda şerbetlerini de seninle içtik. Seninle gül olduk, güldük, seninle ağladık. Ve seninle keşfettik ilim kapılarını. Seninle mutluluk hazinelerini paylaştık, şükranlarımızı ve dualarımızı dalga dalga gök kubbeye serdik ve da serpiştirdik…
… Seninle kâinata ibret ve hayretle baktık. Sık ormanlara, engin denizlere ve derin okyanuslara coşku ve heyecanla daldık. Seninle bilgelik menzilini ufukta yakaladık… Yüksek gayelere bir serüven tadında eriştik. Seninle, en içten ve en samimi olabilmeyi başardık Elhamdülillah… Dost olduk ve dosdoğru olduk, hakka hakikate gidebilme ümidini yakaladık hep seninle…
Düş ve büyü evreninde, hep seninle dolaştık, kutsal bir varlığa ulaşmak için hep seninle yürüdük… Azmettik, keşfettik hep Seninle... Yaratıcı Varlığın gücünü, kudretini, kuvvetini ve de kokusunu da seninle duyduk ve hissettik…. Bütün bu değerlerin sahibi olan ilahi varlığın kuşatmasına girerken de ve O’na sığınırken de sen vardın yanımızda…. Seninle bütünleşmek ve ölümsüzleşmek ümidiyle yakardık, yalvardık, hamdü sena ettik, selatü selam getirdik…. Seninle genç kalmak, tarihe ve ahirete mal olmak için. İki cihan da afv ve mağfiret görmek için, sıkıntıdan, üzüntüden, acizlikten, tembellikten ve pintilikten kurtulmak için… Kısacası seninle bildik, seninle bilindik… Seninle şüpheden, şerden, kahırdan, kederden ve de tasadan uzak olduk, korkusuzca ve cesurca bakabildik dünyaya ele güne karşı …
Sen ki, iki cihanın serveri… Sen ki, Kevser Havuzunun sahibi Sen ki, bize şefaatçi, kurtarıcı!…Sen varsın kurtuluş vadisinin girişinde kollarını bize açan.. Biz ki, kusurlu nankör ümmetindeniz. Biz ki, bilmezlerdeniz, senin emir ve emanetlerine yeterince sahip çıkmayanlardanız. Pişmanlık duyanlardanız… He şeye rağmen yine de Rabb’imize karşı bizi mahcup etme Yâ Resullullah… Yüce divanda, Yüce dergâhta, Yaratıcının huzurunda hesap verirken de sen bizi terk etme yâ Resulullah. Ümidimiz sensin yâ Resullulallah, lütfen bizi yalnız bırakma…
