NEVRUZ NEDİR? -1- - Zeynel Abidin BAŞARAN

NEVRUZ NEDİR? -1-


          Yeni gün anlamına gelen tabiatın yeniden canlanması, dirilmesi ve uyanması tertemiz bir şekilde arınarak yeniden doğuş, doğmak olan Nevruz, birlik, beraberlik, barış ve kardeşlik demektir.

          Nevruz, toprağın, suyun, havanın değiştiği günün, yani cemrelerin bayramıdır. Kuruyan ağaçların yeşillendiği, göçmen kuşlarının döndüğü, bir adı da “Nevruz çiçeği” (Nevruz gülü) olan çiçeğin çıktığı bir gün dür.

         Bahar bayramı ve yılbaşı olarak kutlanan ve eski kültürümüzde önemli bir yere sahip olan nevruzun başlangıç tarihi 21marttır. Rûmî takvimde bu tarih 9 Marta tekabül ettiği için halk arasında “mart dokuzu” diye bilinir Kuzey yarım kürede gece ve gündüzün yılda iki kez eşit olduğu günün ilki 21 mart. Bildiğiniz gibi diğeri de 23 Eylüldür. 21 Martta güneşin Koç burcuna girdiği ve Kuzey Yarımküre’de baharın başlangıcı olduğu için nevruz, Orta Asya’ dan, Balkanlara, İran ve Mısır’a kadar uzanan geniş bir sahada kutlanmaktadır.       

          Kültürleri oluşturan değerlerin, tarihsel süreçteki sosyal olaylardan, doğal ve psikolojik birçok sebebe dayandığı bir gerçektir. Bu sebeplerden birçoğunu, resime, folklor ve edebi eserlere yansımış şekliyle de görmekteyiz.

         Bağımsız Türk devletleri ve akraba toplulukları edebiyatlarında nevruz önemli bir yere sahiptir. Nevruz konusunda yazılmış, söylenmiş şiirler, hikâyeler o kadar çoktur ki adeta bir "Yenigün- Nevruz Edebiyatı" oluşmuştur. Bu şiirlere Anadolu ve Osmanlı sahasında "Nevruziye, Bahariye", Azerbaycan'da "Novruziyye, Novruz ,Şe'rleri", Kazakistan'da "Novruz Cırları", Kırgızistan'da "Novrız Jırları", Özbekistan'da "Navröz Koşukları, Navrözname", Türkmenistan' da "Nevruzname", Doğu Türkistan'da "Nevruziye Nevruzluk, Nevruz Koşakları' gibi adlar verilmektedir.

         Tepeden tırnağa bir Türklük bayramı olan Nevruz geleneği, kutlanma efsaneleri ve öyküleri ile “ateş ve suyun” Türklük “kültü” “miti”, yani sembolü olduğu; oynanan “sinsini” oyununun Türklük oyunu ve bir kahramanlık gösterisi olduğu ve kullanılan renklerin de tamamen Türk renkleri olan, kırmızı, yeşil ve sarının kutlamaların asıl renkleri olduğu bilinmektedir. Sarı, kırmızı yeşil Türklüğün kutsal renkleri olduğuna örnek olarak;” 1935 de Altaylar' da 7. ve 11. asırlarda yaşamış Türk beylerinin mezarlarında yapılan kazılarda, yeşil, sarı, kırmızı  ipekli elbise giydirilmiş cesetlerin bulunmasıdır.

         Bu üç rengin  Türkler' de  milli olduğu kadar dini değere de haiz olduğu ve yine bugün Türk dünyasındaki, Alevi Bektaşi inancına mensup olanlar; 21 Martın Hz. Ali’nin doğumu ve Hz. Fatıma ile evlilik günü olduğuna inandıklarında bu güne özel bir önem vererek kutlarlar.

           Nevruz kutlamalarında görülen sarı, kırmızı, yeşil renk tutkunluğunun, ateş ve ateşten atlayarak oynanan oyun (sinsin) gibi, Türklük adetleri olduğu, Ergenekon Destanı'ndaki  temel motifin kurtuluş olduğu, kurtuluşa öncülük eden demirci ustasının da bu destanda adı geçen Efreysab' ın  Turan Hakan'ı (Türk) Alp Er Tunga olduğu tüm araştırmacılarca kabul edilmiş bir gerçektir. " Kara Çarşamba"  "Kurt Ağzı Bağlama " ve " Gül Ağacı Dalından Yapılan Bir Delikten Geçiş "  de yine Ergenekon Destanı' nındaki öğeleridir. 

         Kazakistan Türkleri Yenigün' ü 21 Mart’ı yılbaşı olarak kutlamaktadırlar. Yenigün' ü yılbaşı ve "ulusun ulu günü" olarak kabul eden Kazak Türkleri arasında Yenigün konulu birçok mit ve efsane anlatılmakta ve bu anlatıların köklerinin Sak ve Hunlar zamanına kadar uzandığı söylenmektedir. Kazakistan' da, konar-göçer Türkler eskiden Güneş ile Ay'ı bir kadın ve erkek olarak düşünürlerdi. Ana olarak kabul edilen Güneş; yeryüzüne sıcak ve iyiliği getiren, dirliğin simgesi olarak düşünüldüğü için; Kazak-Türk kadınları Yenigün' de, güneşin doğuşunu bekler; güneş doğar doğmaz eğilip güneşe selam verir, kaynaklara (pınarlara) yağ döküp, yeni dikilen ağaçlara ak boya sürerlerdi. Bu inanışla Gaziantep'te tespit edilen bir inanış arasında benzerlik olduğunu görüyoruz. Çünkü; Gaziantep'te "Sultan Nevruz", 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece ayaklarındaki hal halları cıngıldatarak ve gergefini işleyerek batıdan doğuya göç eden güzel bir kız olarak tasavvur etmektedirler. (Alpaslan, 1956: 1392). Görüldüğü gibi Gaziantep'te "Nevruz" güzel bir kız gibi, Kazakistan' da da kadın olarak düşünülen güneşinin doğuşu Yenigün sabahı heyecanla beklenmekte ve selamlanmaktadır.   Ben de herkesin nevruzunu kutluyorum…  

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Haz

AGNOTOLOJİ BATI TOPLUMU VE BİZ

07Mar

Kadınlar Dünyadır

16Kas
05Kas
20Ekm

Özgüven ve Özdisiplin