Dünden Bugüne Ülkücü- Milliyetçi Basın-Yayın Organlarının Tekamül Süreci - Gazi KARABULUT

Dünden Bugüne Ülkücü- Milliyetçi Basın-Yayın Organlarının Tekamül Süreci


ÖZET
Bütün ideolojik hareketlerin arka bahçesinde onu besleyen fikir erbapları ve yayın organları vardır. Türk Milliyetçiliği ideolojisinin de tekamül sürecini inşa eden pek çok münevver ve bu münevverlerin çıkardığı/yazdığı süreli süresiz yayın organları vardır.
Yakın tarihimizde, Gaspralı İsmail’in Cedit hareketi, ardından edebiyatta millileşmeyi önceleyen akımlar Türkçü yaklaşımlardır.
Yusuf Akçura’nın, 1904 yılında Kahire’de çıkan Türk gazetesinde kaleme aldığı Üç Tarz-ı Siyaset adlı uzun makalesi bu alanda gözümüze çarpan somut bir belgedir.
Türk Yurdu ve Türk Ocağı ile daha da kurumsallaşan milliyetçi yayınlar cumhuriyetten sonra Türkçülük ile başlayıp, Türk – İslam Ülküsü anlayışına uzanan bir seyir takip eder.
Turan kavramının geniş yer tuttuğu yayınlarda yer yer İslami söylemlerin ağırlık kazandığı dönemler de göze çarpar.
Günümüzde belli bir merhalenin sonucu olarak Türk milliyetçiliği ve Ülkücülük kavramları etrafında belirgin bir çizgiye oturan yayın akışının temeli yazılı ve görsel basında sınırlı bir çerçevede devam etmektedir.

ANAHTAR SÖZCÜKLER
Milliyetçi basın, Türkçülük, Turancılık, Türk- İslam Ülküsü, Ülkücü dergi ve gazeteler

GİRİŞ

Türk milliyetçiliği hareketinin,  Türk milletinin tarih sahnesine çıkışı ile başladığı ifade edilse de siyasal anlamda Osmanlının son dönemlerinde daha somut bir hüviyete büründüğü aşikardır.

Dünyadaki siyasal hareketliliğin, ulus merkezli bir anlayışla şekillendiği 1700’lü yıllarda Osmanlı, İmparatorluk anlayışını devam ettiriyordu ama bir duraklamanın içine de girmişti. Duraklamayı takip eden gerileme sürecinin önüne geçilememiş ve çöküşün başladığı 1900’lü yıllar yeni arayışları da beraberinde getirmiştir.

Bu dönemde karşımıza çıkan en net görüşü Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset adlı makalesinde dile getirmiştir.

Üç Tarz-ı Siyaset, 1904 yılında, Ali Kemâl’in Kahire’de çıkardığı Türk isimli gazetede, üç bölüm hâlinde yayımlandı ve Yusuf Akçura böylece günümüze kadar devam eden bir tartışmanın ilk fitilini yakmış oldu. Akçura’nın bizzat kendisinin de belirtmiş olduğu üzere, Osmanlı Devleti’ndeki siyaset tarzlarını isimlendirip; tasnif, tayin ve tahlil etmesi bakımından eser bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. 
Bu eserde Türkçülük ideolojisinin, Devlet-i Aliye’yi kurtaracak bir yol olduğu ifade edilir. Makaleye itirazlar gecikmese de Gaspralı’nın başlattığı Cedid hareketi Türkçülük ile birlikte Türkçeyi de ekleyerek büyük bir yayın atağı başlattı.

Gaspıralı İsmail Türk aydınlanma ve birliği için Usul-ü Cedit adlı eğitim hareketi ile birlikte 1881-1882 yılları arasında "Tonguç", "Şafak", "Kamer", "Ay", "Yıldız", "Güneş", "Hakikat" ve "Latail" olmak üzere bir dizi broşür  yayımladı.
1905 yılında çıkardığı Türkçe- Rusça, Tercüman gazetesi ile yenileşme hareketinin bayraktarlığını yaptı. 
Haricinde, Milli Edebiyat çizgisinde yayımlanan ve milliyetçiliğin yanı sıra dilde, edebiyatta, sanatta milli bakışı yansıtan edebi Akımlar, dergiler ve eserler ise Osmanlı Devletinde bir aydınlatma hareketinin temellenmesine ciddi katkı sağlamıştır.

TÜRKÇÜLÜK ETRAFINDA GELİŞEN MİLLİYETÇİ YAYIN ÇİZGİSİ

Türkçülük söylemleri ile gelişen Milliyetçi gazete ve mecmuaların tüzel bir yapı tarafından yayımlanması ise 25 Aralık 1908’de kurulan Türk Derneği , kendi adı ile bir de dergi çıkarmıştır.
Derneğin aylık yayın organı, kendi adını taşıyan"Türk Derneği Dergisi" 1911'de altı, 1912'de bir sayı olmak üzere yedi sayı çıktıktan sonra kapanmıştır. Dergide, Türk tarihi ve Osmanlı toplumu üzerine yazılmış makaleler yayımlandı makalelerde esas olarak dil sorunu ele alındı. Dernek, 1912 yılına kadar devam ettikten sonra dağıldı.
Selanik’te Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin gibi idealist bir grup genç tarafından çıkartılan ‘Genç Kalemler’ dergisi, Osmanlı Devletinin kurtuluşunun Türkçülükte olduğunu ve Turan kavramı ile diğer ülkelerdeki soydaşlarımızın da  farkına varmamız gerektiğini dillendirmiştir.
Az bir zaman içinde oldukça büyük ilgi gören “Genç Kalemler” dergisini, İstanbul’da çıkartılan ‘Türk Sözü’, ‘Halka Doğru’ ve Türk basınının en uzun soluklu dergisi olma özelliğini taşıyan, Türk Milliyetçiliğinin mihenk taşlarından birisi Türk Yurdu dergisi izlemiştir.
Türk Yurdu dergisi “ Türk Yurdu Cemiyetinin fikirlerini yaymak üzere 30 Kasım 1911'de İstanbul'da yayım hayatına başlamıştır. Türk Yurdu Cemiyetinin kapanması üzerine Türk Ocaklarının yayın organına dönüşen ve yayımını günümüze kadar kesintilerle sürdüren Türk Yurdu, yerel süreli yayındır.” 
“Türklerin faidesine çalışır» sloganı ile çıkan Türk Yurdu dergisi yayınlandığı ilk yıllar dahil, bünyesindeki Türk Milliyetçisi yazarların fikirlerini en uzun süre yazdığı milliyetçi bir dergi olmuş ve kuruluş ilkeleri doğrultusunda halen yayın hayatına devam etmektedir.

CUMHURİYETLE GELEN MİLLİ DERGİCİLİK VE ATSIZ

Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte Türk Yurdu gibi dergiler yayın hayatına devam ederken, yeni dergiler de basında yer almıştır.

Mehmet Emin Resulzade, 1923-1931 yılları arasında İstanbul’da ‘Yeni Kafkasya’ , ‘Yeni Türkistan’ ve ‘Odlu Yurt’ adlarında üç dergi çıkarmıştır.

Türk milliyetçiliğinin, Türkçülük ve Turancılık anlayışının ve nihayet ülkü kavramının dergilerde en yoğun kullanılması ise Hüseyin Nihal Atsız tarafından çıkarılan dergilerde görürüz.
Atsız, 1931-1934 yılları arasında sırasıyla ‘Atsız Mecmua’ ve ‘Orhun’ dergileri yayınlanmış fakat devrin yöneticileri tarafından kapatılmıştır.
Özellikle Atsız Mecmua’nın kapatılması ile çıkmaya başlayan Orhun dergisinin 1 Mart 1944 ve 1 Nisan 1944 Tarihlerindeki  “Başvekil Saraçoğlu Şükrü’ye Açık Mektup”  başlığı ile yayımlanan iki mektup tarihi 3 Mayıs 1944 davasının da temelini oluşturmuştur.

Hüseyin Nihal Atsız bir ömür devam eden fırtınalı dergicilik hayatına;
1943’te Türk Sazı,
1950-1952 yılları arası 68 sayılık Orkun,
1964-1975 yıllarında da Ötüken dergilerini çıkararak devam etmiştir.
Nitekim,Ötüken dergisini çıkardığı sırada Kürtçülük faaliyetlerine dikkat çektiği yazılarından dolayı 15 ay hapis cezası almıştır.

TÜRK MİLLİYETÇİSİ AYDINLARIN BASIN YOLU İLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ FİKRİ ÇALIŞMALAR

Türkçü yazarların bir diğer büyük ismi Reha Oğuz Türkkan da bu alanda kalıcı eserler bırakmıştır.
Reha Oğuz Türkkan’ın yayın hayatımıza kazandırdığı;
‘Ergenekon’,
‘Bozkurt’ ve
‘Gökbörü’ dergileri Türkçülük fikrinin yayılması ve zemin bulmasında büyük rol oynamıştır.

Yine, Türk Milliyetçiliğinin fikri dinamiklerinden biri olan Galip Erdem de İstanbul’daki yıllarında;
‘Tanrıdağı’ ve
‘Komünizmle Mücadele’ dergilerini çıkarmıştır.Üstelik debu iki dergiyi finanse etmek için de ‘Karakedi’ adlı mizah dergisini yayın hayatına sokmuştur. 

Türk milliyetçiliğinin büyük yazarlarından İlhan Darendelioğlu tarafından yayınlanan ‘Toprak’,
Hıfzı Oğuz Bekata tarafından yayınlanan ‘Çığır’, Fethi Tevetoğlu tarafından yayınlanan ve 3 Mayıs 1944 tutuklamaları nedeniyle kapanmak zorunda kalan ‘Kopuz’ dergileri de Türk Milliyetçiliği fikriyatında derin izler bırakan dergiler olmuştur.

Türk siyasetinin çok partili hayata geçişiyle beraber siyasi partiler içerisinde de faaliyet sürdürme şansı bulan milliyetçi isimler, daha çok Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CMKP) içinde yoğunlaşmıştır. CKMP çizgisinde ve desteğiyle çıkarılan dergilerden biri olan ‘Milli Hareket’ Kasım 1966 yılından itibaren yayınlanmaya başlanmıştır.
Ülkü Ocaklarının kurulmasıyla ise yerel ve ulusal nitelikte pek çok dergi yayın hayatında boy göstermiştir.
70’li yıllarda Ülkü Ocakları bünyesinde;
‘Milli Ülkü’,
‘Bozkurt’,
‘Genç Arkadaş’,
‘Hasret’,
‘Büyük Ülkü’,
‘Ülkü Ocağı’,
‘Çağrı’ gibi çok sayıda dergi çeşitli illerde çıkarılmış ve o yılların sıcak ortamında yayın hayatını sürdürmeye çalışmıştır.
Zaman zaman kesintilere uğramakla beraber günümüze kadar ulaşan bir diğer milli kültür esaslı dergi, Ocak 1969’da Halide Nusret Zorlutuna ve Emine Işınsu tarafından çıkarılmaya başlanılan ‘Ayşe’ adlı dergidir. Bu dergi 1971’de “Aylık fikir ve sanat dergisi” Töre adıyla çıkmıştır.
Özellikle milliyetçi edebiyat camiamızda ‘ülkücü hareketin üniversitesi’ unvanını alacak kadar güzide bir yere sahip olmuştur.

1980 İHTİLALİNİN ARDINDAN YENİDEN TOPARLANMAYA ÇALIŞAN MİLLİYETÇİ BASIN

1980 ihtilali ile birlikte bıçak gibi kesintiye uğrayan/uğratılan milliyetçi basın süreci bütün engellemelere rağmen8 Aralık 1980 tarihinde Ankara’da, Avni ÖZGÜREL’in sahipli ve sorumlu yazı işleri müdürlüğü yaptığı; “YENİ SÖZCÜ”adlı haftalık dergiyi yayınlandı. Bu dergide; Ahmet Bican ERCİLASUN, Mustafa ZEYNEPOĞOLU (Mustafa ÇALIK), Ayhan TUĞCUGİL (İskender ÖKSÜZ), Erol GÜNGÖR, Muharrem ŞEMSEK, Emine IŞINSU, Yağmur TUNALI, Bilge ERDEM (Galip ERDEM) gibi Ülkücü-Milliyetçi münevverler yazıyordu.Bu dergi 27 sayı çıkabilmişti. Sıkıyönetimce yayımı durduruldu.
YENİ SÖZCÜ dergisinin kapatılmasından sonra, ancak iki sayı çıkabilmiş ve sıkıyönetimce kapatılmış YENİ HİZMET Haftalık dergisi de Kazım KARA’nın sahipliğinde 29 Haziran 1981 de Ankara’dan yayın hayatına katılmıştı. YENİ SÖZCÜ’de ki yazı kadrosu, YENİ HİZMET’de yazmaya devam etti.

Ardından, Akkan Suver’in çıkardığı haftalık Yeni Düşünce dergisi   12 Eylül davalarında MHP ile ve ülkücü mahkumların mahkeme süreci ile ilgili haberlerin yanı sıra Necmettin Hacıeminoğlu, Mustafa Kafalı, Mustafa Necati Sepetçioğlu gibi isimlerin fikirlerini paylaştığı bir dergi olmuştur.

Yerel ve genel olarak 1980 sonrasının belli başlı milliyetçi yayınları arasında şu gazete ve dergiler göze çarpmaktadır:
Yeni Düşünce ( Haftalık), Yeni Sözcü ( Haftalık), Yeni Hizmet ( Haftalık), Orhun (Olaylara Bakış), And (Haftalık Dergi), Yeni Hamle (Haftalık Dergi), Orkun Dergisi (İstanbul), Yeniden Diriliş (İstanbul), Töre (Aylık Dergi), Milli Kültür (2 Aylık Dergi), Millet ( Günlük Gazete), Milliyetçi Hareket  (İstanbul- 15 günlük gazete), Milliyetçi yorum (Haftalık gazete)

Yeni Düşünce  aylık olarak 803. sayısına,Berikanyayınları tarafından çıkartılarak yayın hayatına devam etmektedir.

Bu süreçte, 1983 yılı ile birlikte adeta efsanenin geri dönüşü gibi Bizim Ocak dergisi Ülkü Ocakları çizgisinde yayın hayatına başlamıştır.

BİZİM OCAK

1983- 1993 arasında Ülkücü Hareketin yeniden dirilişi Bizim Ocak aracılığı ile sağlanmıştır.
1983’te yayına başlayan ve Ülkü Ocakları çizgisinde kurulan Bizim Ocak Dergisi’nin yayın anlayışı sunuş yazısında şöyle izah edilmiştir:
“Bizler Türk milliyetçiliği fikrine inanmış, gönül vermiş insanlarız. Bundan dolayı da aynı birtakım özelliklerimiz söz konusu. Sevgimiz, nefretimiz, düşünümüz, davranışımız, hepsinden ötesi bakış açımız bir başkadır. Başka olduğu için aynı düşüncenin sahipleri bizi rahatlıkla anlayacak, tavrımızın sebeplerini hemen bulacaktır. Varlık sebeplerimizi biliyoruz, öyleyse bildiklerimizi yasamak, yaşatmak, sahip çıkmak durumundayız. Korkaklığın, sünepeliğin bir mana ifade etmediğinin farkındayız. Ellerimizi sevgi ve birlik anlayışı ile uzatırken, zeytin dalı ile bir alakamız olmadığı bilinmelidir.
Fakat Yunusça, Mevlanaca, Hacı Bektaş Velice bir sevgiyi sürekli taşıyacağız. Allah’a ve O’nun Resulüne itaatkârız. Allah’ın kitabına ise, her dini bütün Müslüman gibi kayıtsız şartsız bağlanmak yaşama hikmetimizdir. Türk milletinin birliği ve istiklâli için şehit düşenlere minnetimiz sonsuzdur. Türk vatanının birliğine, bütünlüğüne, bağımsızlığına yönelecek saldırılara karşı gözümüzü açık tutabilmek zaruretini de biliyoruz.”  
Bizim Ocak Dergisi, 1993 yılından sonra Ülkü Ocağı adı ile devam etmiş ve etmektedir.
Tabi bu süreçte özellikle cezaevinden çıkan ülkücüler tarafından 1988’de çıkmaya başlayan Bizim Dergah Dergisi de farklı bir tarz ile ülkücü basın hayatında yer almıştır.
Bizim Dergah Dergisi 1992 yılında yaşanan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ayrılık süreci ile birlikte desteklediği Büyük Birlik Hareketinin saflarında yer almıştır.
1990’DAN SONRA MİLLİYETÇİ YAYINLARIN YAYILMASI
1990 sonrasında çıkan milliyetçi ülkücü gazete ve dergiler 12 Eylül ihtilalinin sebep olduğu savrulmaların yarasını sarabilme adına bir çaba sarf etse de toplumsal etkisi yeterli olamadı.
Yerel manada birkaç iş adamının desteklediği bir takım milliyetçi dergiler, üniversite öğrencilerinin sınırlı sayıda çıkardığı bültenler, fikri manada üniversitelerdeki hareketliliklerden kaynaklanan akımlara karşı hazırlanan bültenler 1990 sonrasında milliyetçi düşüncenin yayılması için ortaya konulan yöntemler olarak göze çarpmaktadır.
Ulusal ölçekli, Milliyetçi Çizgi, Kurultay, Büyük Kurultay, Yeniçağ, belli başlı ilk silsiledir.
2002 yılında “Türkiye Türklerindir.” Ve “Dünyayı Türkçe okuyun” sloganları ile çıkan ve kuruluşundan farklı bir çizgi çizen Yeniçağ gazetesi elli bin civarında satarken, 3 Mayıs 1972 yılında başlayıp yayın hayatına Milliyetçi Hareketin sözcüsü olarak devam eden Ortadoğu gazetesi beş-altı bin civarında satmaktadır.
Son dönemde çıkan milliyetçi yayınların bir kısmı siyasi iradenin yanında bir kısmı karşısında yer alarak politik düzleme paralel yayın yaptılar.
Dergicilik alanında Kurgan Edebiyat, Yeni Düşünce, Devlet ve Düşünce ve Tarih siyasi, fikri, edebi çalışmalar ortaya koymaya çalışırken bu alanda en istikrarlı çizgiyi Türk Yurdu ve Ülkü Ocağı Dergileri göstermektedir.

SONUÇ VE TEKLİFLER
Günümüzde görsel medyanın, -başta internet ve televizyonlar olmak üzere-  akıl almaz bir büyüme ve etki alanına sahip olduğu bilinse de geleneksel olarak, gazete, dergi ve kitaplar da bu çığın karşısında direnç sergileme gayretini devam ettirmektedir.
Milliyetçi ülkücü gazete ve dergilerin durumuna gelince sadece kendisi gibi düşünenlere o da sınırlı sayıda ulaşabilmektedir.
Bu durumun başlıca sebebi toplumun beklentilerini karşılama ve kaliteli yayın noktasındaki eksikler olduğu söylenebilir. Ayrıca siyasal olarak, medyanın belli güçlerin elinde toplanıyor olması da milliyetçi basının gereken etkiyi göstermesini engellemektedir.
Geniş bir aydın kitlesi ve etkin bir gençliğe sahip olan Milliyetçi- Ülkücü camianın aynı başarıyı gazete ve dergicilik alanında gösterememesi detaylı bir incelemenin yapılması gerektiğini göstermektedir.
Şu anda yayın hayatını devam ettiren milliyetçi dergilerden Türk Yurdu’nun hakemli bir dergi olması ve akademik temelli, milli çizgide yazılara yer vermesi, derginin çizgisini koruması adına sevindirici bir durumdur.
Belki derginin resmi olarak, başta okullar olmak üzere bütün devlet kurumlarına girmesi ve Türk dünyasına ulaşacak geniş bir yelpazeye sahip olması, Turan coğrafyasında ortak bir bakışın oluşmasına katkı sağlayabilir.
Aylık Düşünce ve Siyaset Dergisi Yeni Düşünce , Aylık Tarih Dergisi Düşünce ve Tarih , İki Aylık Fikir ve Kültür Dergisi Devlet , İki Aylık Edebiyat Kültür Dergisi Kurgan  dergileri Berikan yayınları tarafından çıkarılmaktadır.
Ancak gerek abone kitlesi gerekse muhteviyatı itibarı ile sınırlı bir alana hitap ettiği gözlenmektedir. Dört farklı alandaki bu dergilerin daha dolu bir içeriğe sahip olması ve geniş kitlelere ulaşımı temin edilmelidir.
Bu alanda oldukça kaliteli yazılara yer verdiği gözlemlenen “aylık fikir, kültür, sanat ve edebiyat dergisi”  sloganı ile çıkan Ayarsız  dergisinin, milli bakışını; edebi, akademik, derin ve etkili bir sunumla okuyucularla buluşturuyor olması ümit vaad edici bir yayın olarak dikkatleri çekmektedir.
Ülkü Ocakları Dergisi’ne gelince hiç şüphesiz ki Dergi, Türk Milliyetçilerinin sesi  ve soluğudur. Ancak daha etkili bir dergicilik için şu hususlar değerlendirilebilir:
Muhteviyat açısından; yayın süresi, mizanpaj ve içerik olarak 3 çeşit olarak çıkmalıdır.
1-Ülkü Ocakları Eğitim Ve Kültür Vakfı Dergisi  mevcut hali ile orta öğretim ve yükseköğretim gençliğine hitap edecek tarzda olmalıdır ve her ay yayınlanmalıdır.
2-Ülkü Ocakları AKADEMİ Dergisi (Bilimsel hakemli bir dergi olarak;  Yüksek Lisans, doktora öğrencilerine, eğitimci ve akademik camiaya hitap etmelidir ve süre olarak 3 ayda bir yayınlanmalıdır.)
3-Ülkü ÇOCUK (İlkokul ve ortaokul seviyesinde çıkacak olan bu dergi  daha renkli, siyasal ifadeler içermeyen, milli ve manevi değerlerimizi çocukça anlatan, karikatürler, fıkralar, boyama desenleri vb. içerikler bulunan dergi olmalıdır ve her ay yayınlanmalıdır.)
Ayrıca Fikir Sanat ve Edebiyat Dergisi, Mizah dergisi, e-dergi olarak yayınlanmalıdır.
Dergilerin ülkü ocaklı gençlerin yazmasını özendirici tedbirler alması gerekmektedir. Genç kalemler ocak çatısı altında yazar ve düşünürlerle bir araya gelmedir.
Bilim adamları ile ocaklı lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin ortak çalışma alanlarında serbestçe bir araya gelmesi sağlanmalıdır.

Milliyetçi anlayışa sahip günlük gazetecilik ise, Türk Milliyetçiliğinin sesi olmak kadar, Türk toplumunun da beklentilere cevap verecek nitelikte görsel kalitesi ve mizanpajına, köşe yazılarından haber ağına kadar etkin bir hüviyete ihtiyacı vardır.

Bunun haricinde, Türk Dünyası’nın ortak sesi olacak nitelikte bir haftalık gazete de en temel ihtiyaçlar arasında gözükmektedir.

Bütün bu değerlendirmeler ışığında sonuç olarak Türk Milliyetçilerinin yazılı medya noktasında kaliteli, faydalı ve etkin bir atılım gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Bunun olması için profesyonel adımlar atılarak, basın akademisinden, yazar kitlesine, kaliteli teknolojik araçlardan modern medya binalarına, haber ajanslarından hızlı dağıtım ağlarına bir dizi atılım gerçekleştirilmelidir.

*Eğitimci- Yazar ( Ülkücü Yazarlar Derneği Genel Sekreteri)

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI