Ekonomik Kalkınmanın Sağlam Temellere Oturması Sürecinde; İNSAN! - Metin AKGÜN Eğitim Bilim Uzmanı

Ekonomik Kalkınmanın Sağlam Temellere Oturması Sürecinde; İNSAN!


Ekonomik kalkınma, çok boyutlu bir süreçtir.  Bu süreçte; nüfus, teknoloji, dış ticaret, tarım, finansal gelişme ve beşeri sermaye gibi birçok faktör ve bunların biri birleriyle olan ilişkileri ve bu ilişki sürecinin yönetimi önemli rol oynamaktadır.

Son yıllarda yürütülen akademik çalışmalar; kalkınma sürecinde özellikle beşeri sermayenin rolüne yoğunlaşırken, beşeri sermayenin önemine dikkat çekmekte ve ülkelerin bu alanda yatırım yapmalarına vurgu yapılmaktadır.


Özyakışır, Kalkınma sürecinde oynadığı rollerle ilgili olarak yapılan çalışmalarda, beşeri sermayenin özellikle eğitim ve sağlık alanındaki yatırımların ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynadığına dikkat çekildiğine işaret eder. (ÖZYAKIŞIR,2011)
 

Kalkınma; “kendi kendine sürdürülebilen büyüme, üretim biçiminde yapısal değişme, teknolojik yenilik, sosyal, siyasal ve kurumsal yenileşme ve insanların yaşam koşullarında yaygın iyileşme” 
(Şenses, 2004: 13) şeklinde tanımlanabilir. 

Kalkınma hiçbir zaman kendiliğinden gerçekleşmez. Çünkü kalkınmayı gerçekleştirecek olan varlık sadece insandır.Bu açıdan da kalkınmanın en önemli faktörü de beşeri sermayedir. 
OECD, 1988’deki tespitinde; “Beşeri sermaye kavramı, ekonomik faaliyetlerle ilgili olarak bireylerde oluşan bilgi, beceri ve diğer nitelikleri, kısaca insanın üretken olarak ortaya koyabileceği tüm nitelikleri içerdiğine işaret eder. (OECD, 1988:8).
 

Kalkınmayı gerçekleştirebilmek için önce bireylerin günlük yaşamlarında, diğer kişilerin fikir ve düşüncelerine saygılı ve hoş görülü olmayı öğrenmeleri gerekir.

“İnsan ilişkilerinin niteliği o insanların yaşamının kalitesini belirler
” (Cüceloğlu, 1995: 13). Kalkınma kesinlikle insanların birbirlerine karşı iyi davranmalarına bağlı olarak artar. İnsanların birbirlerine karşı kötü davranmaları kalkınmaya engel oluşturur(Davies, 2004: 41). Çünkü insanlar arasındaki kötü ilişkiler çalışma verimini düşürür. (Arslan,2007:289)

Bir ülkenin kalkınma ve gelişmesi büyük ölçüde bireylerin psikolojik gelişim basamaklarında belirli bir düzeye gelmeleriyle yakından ilişkilidir
. Dolayısıyla günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler göz önünde bulundurulduğunda, aralarındaki en temel farklılığın bireysel gelişmişlik düzeyinde yaşandığı gözlenmektedirBu bağlamda bireylerin gelişimlerini belirli bir düzeye getiren toplumların gelişmiş ülkeler sınıflamasında yer aldıkları söylenebilir (Kuşat, 2003: 45).

Bir ülkedekivatandaşların eğitim seviyesi, o ülkenin ekonomikkalkınması hakkında çok şey ifade eder. Bu, sadeceulaşılan bir ekonomik kalkınma aşamasının değil aynızamanda gelecekteki büyüme potansiyeli için de iyi birgöstergedir. Dolayısıyla bir ülkenin değerli beşerisermayesi, eğitim yoluyla geliştirilmeli ve işgücüpiyasasıyla da desteklenmelidir (China.org.cn, 2004).

Bir ülkedeki vatandaşların eğitim seviyesi, o ülkenin ekonomik kalkınması hakkında çok şey ifade eder.(Arslan, 2007)

Fukuyama, emek, sermaye, doğal kaynaklar ve müteşebbis olarak belirlenen üretim faktörlerini, temelde insan ve doğal kaynaklar olmak üzere ikiye ayırır. Çünkü emek ve müteşebbis doğrudan insanla alâkalı olduğunu vurgular. Sermaye ise insanın doğal kaynakları işlemek suretiyle ortaya çıkardığı ve tasarruf ederek geçmişten bugüne aktardığı ekonomik bir değer olduğunu belirtir. (Fukuyama, 1998: 37).

Kalkınma meselesinin çözümü ile ilgili olarak da İhsanoğlu, “Bilim olmadan teknoloji üretmek ve var olan teknolojiyi geliştirmek mümkün değildir. Dolayısıyla bilim ve teknoloji transferinin hedefinin bilim kurmak olması gerekir. Yenilikleri devamlı olarak gelişmiş ülkelerden alıp uygulayarak bu ülkelere bağımlı kalınmasına yol açacak bir politika yerine, yerli bilimin kurulması için gerekli şartları hazırlayan bir transfer politikasının benimsenmesi şarttır” görüşünü ileri sürmektedir. O halde, kalkınmanın teori ve uygulamada istismara açık, dikkat edilmesi gereken çok yönlü, çok kaygan bir süreç olarak karşımıza çıktığı ortadadır. Bu nedenle gerek kalkınmayı arzu edenlerin gerekse bu yönde çalışma yapacak olanların konuyu her açıdan tam olarak değerlendirebilmeleri için çok dikkatli, esnek ve yaratıcı bir zihin yapısına sahip olmaları gerekmektedir. (İhsanoğlu,1988: 58, Arslan,2007: 289)
            
Literatürde yer alan bu tespitlerden sonra değerlendirirsek.
 

Ekonomik kalkınmanın sistematik bir yapıya oturtulması, sürdürülebilir kılınması açısından taşrada eğitim yapılanmamız, sürecin verimliliği açısından sağlanan başarı yeterli midir? Kalite söylemiyle; müşteri memnuniyeti nedir? Sistematik takip yapılıyor mu?
 
            
En önemlisi, müteşebbis insan yetiştirme açısından çocuklarımıza verdiğimiz eğitimi yeterli görüyor muyuz?
 
            
Ekonomide sektörel beklentilerden haberdar olarak, istedikleri/ihtiyaç duydukları insanı/iş gücünü yetiştirme yönünde işbirlikli bir süreç yönetebiliyor muyuz?
 
            
Eğitim sistemimizde yapılan yeni düzenlemelerin başarısı açısından taşrada mevcut uygulamalar özellikle mesleki eğitim açısından ne kadar yeterli bulunuyor?
            
Çocuklarımız kalkınma hakkında ne kadar şuurludur? 

1-      „Şuur‟ sizce ne anlama gelmektedir? 

2-      Kalkınma şuuru deyince ne anlıyorsunuz? 

3-      Kalkınmayı fikren veya fiilen destekliyor musunuz? 

4-      Eğer kalkınmayı destekliyorsanız, nasıl destekliyorsunuz? (Arslan,2007)


Soruları yöneltilecek olsa alçağımız cevaplar ne olabilir?

Arslan’ın Birdal ve Ulutan’dan yaptığı alıntıda vurguladığı üzere;Birdal ve Ulutan,ekonomik kalkınma gibi birtakım problemlerin çözümü için insanların Allah‟ın kendilerine verdiği aklı kullanmaları gerektiği üzerinde durmuşlardır. Onlar, “Hudutsuz ve kullanıldıkça, derinliklerine indikçe zenginleşip çoğalan hazine, hepimizin sahibi olduğumuz, insandaki ilahi kaynaklı akıl ve zekâdırİnsanoğlu bu gün karşılaştığı ağır sorunlardan aklı kullanarak, üretim ve zenginliği arttırarak kurtulabilir” görüşündedirler. Çünkü ekonomik kalkınma kendiliğinden asla gerçekleşmemekte, uzun dönemli yapıcı ve geliştirici ciddi çalışmalara ihtiyaç duymaktadır.
 

Aklı kullanmakta sağlanacak başarının, bireyin aldığı/alacağı eğitimin kalitesiyle mümkün olduğunu, 1. Sınıftan itibaren başlayan, test mantığına dayalı verilen eğitimin de bu süreçte en temel engel olduğunu düşünüyorum.
--------------------
 
1.      ÖZYAKIŞIR, Deniz (2011) Beseri Sermayenin Ekonomik Kalkınma Sürecindeki Rolü: Teorik Bir Değerlendirme, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi (6:1) 2011

2.  ŞENSES, Fikret (2004), “Neoliberal Küreselleşme Kalkınma İçin Bir Fırsat mı, Engel mi?”, içinde S. Dedeoğlu ve T. Subaşat (Der.)Kalkınma ve Küreselleşme, Bağlam Yayıncılık, ss.13-54.

3.      OECD (1998), Human CapitalInvestment, CERI Publishing, Paris

4.      Arslan, Hasan Dr. (  2007)İnsan Faktörü Ve Bilinçlilik Düzeyinin Kalkınmaya Etkisi, İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 12:2 SS.297-315

5.      Cüceloğlu, Doğan (1995), İyi Düşün Doğru Karar Ver, Sistem Yay.: İstanbul.

6.      Davıes, Antony (2004), “The Role Of ReligionInTheEconomy”,International Journal On World Peace, Vol. Xxı, No.2 June.

7.      İhsanoğlu, Ekmeleddin (1988), “Gençlikte İlmi Zihniyetin Uyandırılması”. Din Öğretimi Der.,Sy: 17, S. 58. M.E.G.S.B.Y.

8.      Arslan, Hasan (2007), İnsan Faktörü Ve Bilinçlilik Düzeyinin Kalkınmaya Etkisi, İlahiyat Fakültesi Dergisi 12:2 SS.297-315

9.      Kuşat, Ali (2003), “Değerler Sistemi Olarak „Kimlik‟ Duygusu Ve Atatürk”. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sy. 15.

10. Fukuyama, Francis (1998), Güven, Sosyal Erdemler Ve Refahın Yaratılması, Çev.: A. Buğdaycı, Türkiye İş Bakası Kültür Yay.: Ankara.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!