KAVİM VE KABİLE - Prof Dr.Orhan ARSLAN

KAVİM VE KABİLE


“ Ey insanlık! Elbet sizi bir erkekle bir dişiden yaratan Biziz, sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki tanışabilesiniz. (Hucurat 49/13).” “Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık; bakalım sabredecek misiniz?” (Furkan, 25/20.)”

NİÇİN KAVİM VE KABİLELER HALİNDE YARATILDIK?

Rabbimiz! Farklılığımızı tanışma ve sabretme vesilesi kıldın. 
Tanışmak basit bir selam vermek değildir. Birbirimizle tanışmak, işlerimizi tedbirle idâre etmek, yardımlaşmak, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmak, birbirimize iyiliği tavsiye etmeniz, birbirimizden farklı özellikleri alarak olgunlaşmak, bir kimlik edinerek bu kimlikle tanınma, tanışma, sorulduğunda kim olduğumuzu ifade edebilmek, paylaşmak, iletişim kurmak, omuz omuza vererek, el ele tutarak ittifak içinde birbirini tamamlamak içindir. Ayrışmak, birbirlerine üstünlük taslamak, kavim ve kabileleriyle övünmek için değil,

Her kabile, her aşiret, her insan farklı meziyetlere ve faziletlere sahip bulunmaktadır. Tek bir milletin veya kabilenin, insanlığın bütün meziyetlerini kendisinde toplaması mümkün değildir.

Kabile: Aynı atadan gelen, aynı dili konuşan ve birbirlerine yalnızca kan bağıyla bağlı bulunan insanlar.
Şuub: Soyların bir araya gelerek oluşturduğu topluluklar (kavim). 
Bu iki kelime ağacın dalları manasına gelir, yani ikisi de kök değil, daldır. Kuranda, ırkı ifade eden daha üst bir kategori anılmaz.

Asabiye, "kavmine zulümde yardım eden kimse" manasına gelen asabî'den, Asabe ise, baba cihetinden gelen akrabalara denir.

İNSANLAR EŞ VE KARDEŞ

Bir ana rahmini paylaşmak insanı nasıl “biyolojik kardeş” yapıyorsa; mahlûkatın rahmi olan ilahi rahmeti paylaşmak da, insanları ontolojik kardeş yapar.
Cennete giden yol, insan kardeşlerimizin arasından geçiyor.
Hidayete eren bir Japon; “Mü’minler sadece kardeştirler” ayetini öğrenince Müslüman oldum” demiştir.

ASABİYET VE IRKÇILIK

Irkçılığın piri iblis’tir. İblis, “Beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın”

Asabiyetin bin bir çeşidi vardır; Irk, renk, cins, mezhep, meşrep, tarikat, şehir, ülke, millet, cemaat asabiyeti vb vb. Bir ırka mensup olmak fıtrat gereğidir.
Bu türlerden biri de ten rengi asabiyetidir. Müslüman bu manada tam bir renk körüdür ve ten rengi, sadece “tanışma” çerçevesinde ilgisini çeker.

YA FARKLI OLMASAYDIK?

Tüm insanlar birbirinin aynı olsaydı, “güzel” tarifi de anlamını kaybederdi. Tüm çiçekler aynı olsa dünya sıkıcı olurdu. Tüm renkler kişinin sevdiği renk olsa, kişi o rengi sevemez olurdu. Bazı insanları, tavırları, renkleri, yüzleri, davranışları, çiçekleri, hayvanları diğer bazılarından daha sevimli ve daha güzel buluyorsak, bu onların farklılığı yüzündendir.

BOYAYI MI BEĞENMEDİN, BOYAYANI MI?

Siyahi bir köle orduları kumandanı oldu Zeyd bin Harise, Peygamberimizin azadlı siyahi bir köle idi. Bir savaşa kumandan tayin edildi.
Kızgınlığı nedeniyle ‘Nesebini söyle!’ diyen Sad b Ebi Vakkas’a Sleman-ı Farisi şöyle demiştir: “İslam’da nesep sahibi olduğumu bilmem. Ben İslam’ın oğlu Selman’ım.” Bu durumu öğrenen Hz. Ömer şöyle diyecektir: “Kureyş bilir ki cahiliyet döneminde Ömer’in babası Kureyş’in soylusuydu. Böyleyken işte ben, İslam’ın oğlu Selman’nın kardeşi İslam oğlu Ömer’im.”

ALLAH'IN AYRI AYRI DİLLER, IRKLAR, TÖRELER YARATMASI DÜNYAYA SUNDUĞU BİR SÜS VE GÜZELLİKTİR

Allah’ın her millete özgü davranış tarzları, konuşma üslupları, töreleri, farklı dilleri, renkleri, ırkları ve milletleri yaratması O’nun çeşitlilik sanatının bir tecellisidir. Allah bu çeşitliliği dünyada bir güzellik ve süs olması için yaratmıştır. Farklı adetleri, yemekleri, kıyafetleri, mimarileri farklı kavimler var etmesi insanların birbirleriyle tanışıp kaynaşması için yarattığı bir nimettir. 
“Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O’nun ayetlerindendir.” (Rum Suresi, 22)

MAHŞERDE SOY SOP OLMAYACAK

“Sur’a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu) soruşturmazlar da (Müminun 23/101).”

Kur’an-ı Kerim'in ilk hitap çevresi Araplar olduğu halde, onun hiçbir ayetinde "Ey Araplar!" diye her hangi bir hitaba rastlanmaz "Ey insanlar!" hitabı çıkar.

Kuran muhatabı şu veya bu kavim değildir; düşünen kavimlerdir ( Li kavmin yetefekkerun (Rum 30/21).

NASIL YARATILDIK?

İnsan, daha önce var olan beşere ruh üflenerek yeryüzüne halife olarak atanmıştır (Bakara 2/30). Renk, ırk, adet vb farklılıklar beşerde olmalı ki, insanda da devam etsin ( Doğrusunu Allah bilir).

SONUÇ

Vahyin inşa ettiği bir akıl, ihtilafları zenginlik ve ayet olarak algılar. Irk, kavim, kabile, soy, boy vs. gibi farklılıklar ilahi bir yasa gereğidir "savaşasınız diye" değil "merak edip tanışasınız diye" koyulmuştur.

Peygamberimiz ordusunu savaşa hazırlarken, her bir kabile reisine ayrı bir sancak vererek, onların aralarında daha güçlü dayanışma sağlamak istemiştir.
İslam, bir asabiyete/tabii aidiyete sahibi olmayı değil, "bir asabiyete davet etmeyi, bu aidiyetleri "üstünlük" ve "ayrıcalık" gerekçesi saymayı yasaklar ve üstünlüğün yalnızca "takvada" olduğunu söyler. Takva doğuştan gelen bir aidiyet değil, kişinin kendi çabasıyla ulaşacağı bir erdemdir.

Allah insanlara, Ey İnsanlık Ailesi diye hitap eder (Ya eyyühen nas).
İnsanlar; insanlık da eşin din de kardeşindir ve insanlık ailesi tek kavim ve tek kabiledir
İnsan insanın cenneti olmalıdır (kurdu değil).

Rabbimiz! Yarattığın her şeyi çiçek güzelliğinde özenerek yarattın. Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.

Hayırlı cumalar

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
20Mar

BU DA GEÇER YA HÛ

13Mar
04Eyl

Hallâk Olan Allah’a İman

23Mar

ORUÇ MAKSATTIR

14Mar

Aydınlanma ve Akıl