DUYGUSAL ZEKÂNIN ZAFER YOLCULUĞU - Recep ÖREK

DUYGUSAL ZEKÂNIN ZAFER YOLCULUĞU


İnsanoğlunun yaşam sürecinde akıl- zekâ ilişkisi hep sorgulanmıştır. Farklı tanımlamalar yapılmış, bazen de bu iki kavram aynı anlamda kullanılmıştır. Oysa  “akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zekâ ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir.” Birbirine anlamca yakın gibi görünen bu iki kavramın aslında işlevleri farklıdır.

Son yıllarda zekâ ile akıl arasına eklemlenen başka bir insani özellik ise duygulardır. Duyguların insan hayatındaki yeri diğerlerine göre hep farklı bir süreç izlemiştir. Kimi zaman varlığı basite indirgenmiş, kimi zaman dışlanmış, kimi zaman da duyguların insan yaşamındaki yeri sorgulanmıştır. Tüm bu aşamalardan geçen bu kavram günümüzde artık farklı bir yerdedir.  “Duygusal zekânın” ön plana çıkmasıyla duygular hakkında bilinen birçok doğru da önemini yitirmiştir.

Tarihsel süreçte insanların “bilişsel zekâsı” hep ön plana çıkarılmıştır. Hatta bir dönem çocukların bilişsel zekâlarının ölçümü moda haline bile gelmişti.(IQ) Oysa konu hakkında çalışmalar yapıldıkça farklı zekâ türlerinin olduğu tespit edilmiştir. Günümüzde sekiz zekâ türünden bahsedilmektedir. Zekânın bireyin yeteneklerini ortaya çıkarılmasında önemli bir parametre olduğu gerçeği insanları yeni arayışlara götürmüştür. Bu bakış açısını destekleyen “her birey özeldir” düşüncesi artık çağımızın bilinen gerçeklerindendir.

Konu hakkında Gardner yaptığı çalışmalarda zekâ hakkındaki paradigmanın değişimine büyük katkılar yaparak bilişsel zekânın tek başına yeterli olmadığını duygusal zekâyla birlikte anlam kazanacağı düşüncesini savunmuştur. ” Duygular akıllı kararlar için vazgeçilmezdir” diyerek duyguların önemine vurgu yapmıştır. Böylece duygusal zekâ literatürdeki yerini almıştır. Bu iki zekâ arasındaki en önemli fark ise bilişsel zekâ zor gelişirken duygusal zekânın daha kolay geliştirilebilmesidir. Bu nedenle duygusal zekânın önemi her geçen gün artmaktadır. Çünkü duygusal zekâ bilişsel zekânın tahtını sallamış ve kendisinin bu tahta oturmaya namzet görmüştür. Bunun önemli somut örneklerinden biri de iş başarısındaki bilişsel zekânın etkisi yüzde 6 iken duygusal zekânın oranı yüzde 27 olarak tespit edilmiştir.

Çok uzaklara gitmeden çevremize baktığımızda başarılı insanların aşırı zeki olmadıklarını ancak insan ilişkilerinde başarılı olduklarını görmekteyiz. Buradaki itici güç duygusal zekânın işlevidir. Bilişsel zekâ tabii ki çok değerlidir. Zaten bu yazının amacı bu zekâ türünü önemsizleştirmek değil, duygusal zekâ ile birlikte kullanıldığında büyük bir görevdeşlik oluşturacağı düşüncesidir. Duyguların olmadığı yerde zekâ insanı bir yere kadar götürür. Oysa duyguların insan hayatında farklı bir yeri vardır. Bir dilde duygu sözcüklerinin çokluğu ve azlığı bile tartışma konusudur. İngilizcede duyguları ifade eden 2000 sözcük bulunurken, Hollandaca ’da 1150, Tayvan Çincesinde 750, Haiti Chewong dilinde 7, Türkçede ise 56 adet sözcük tespit edilmiş. Öte yandan Aborjinlerde “utanç” ve “korku” kelimelerinin aynı sözcükle ifade edilmesi, Çince ’de “kaygı” kelimesinin bulunmaması farklı dil ve kültürlerin duyguları ifade edilişlerinin başka bir yansımasıdır.

Bu araştırmalar duyguları ifade eden kelime sayının çokluğu veya azlığının toplumların benzer duygular yaşamadığı anlamına gelmiyor. Tam tersine tüm toplumlarda duyguların ortak olduğu ancak kültürel farklılıkların duyguları yaşama şeklinin ve karşılıklarının farklı olabileceği şeklinde değerlendirmeler yapılmaktadır. Duyguların bu denli etkili olması “beden dilimize” de yansımaktadır. Olaylar karşısında duyguların düşünceden önce bedenimizde harekete geçtiği bilinmektedir. Karşılaştığımız olumlu veya olumlu hadiselerin yüzümüze yansıyışı düşüncelerden önce olur. Bu da duyguların ne kadar güçlü olduğunun önemli bir kanıtıdır.

Sonuç olarak güçlü bilişsel zekâya sahip insanların duygusal zekâya birlikte oluşturacağı iç denge hem başarılı hem de mutlu olabilme olasılığını yükseltir.

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
28Şub
21Şub

5 Milyon Kişi Neden Yalnız?

02Şub

Bir Gecede Kaybedilen Yarınlar

10Ara

PISA Neden Önemli?

22Ekm