Düşünmeye Davet! - Şakir ALBAYRAK Eğitimci&Yazar

Düşünmeye Davet!


Türk devletleri tarihine kısaca bir göz gezdirildiğinde, Mete Han’dan(MÖ 209 -174) beri Türk Hakanlıklarının babadan oğula devredildiği gözükür. Bunun usulü ordu kurup güçlü ordusu olanın zayıf tarafı yenmesidir. Sonuç ise zayıf taraftan da güçlü taraftan da binlerce kişinin, birinin hakan olması için kardeş kavgasında ölmesidir. Diğer taraftan Hakanın ölümüyle boşalan tahta geçmeden önce de Hakanın mülkü sayılan memleket evlatlar arasında da bölüşülüyordu. Yine güçlü, mücadeleyi kazanıp hakan oluyordu. Sonuç aynı. Bunlar elbette memleketin yararından çok zararına sebep oluyordu. Türklerdeki bu uygulamalar diğer ülkelerde de çok farlı değildi. Sorun onların olduğuna göre çözüm de onların bilgi ve becerilerine göre idi.  1982 Anayasasından mürekkep kanunlarla yönetmeliklerle genelgelerle Atilla’yı, Teoman’dan idareyi ele geçiren Mete’yi, kardeş katline tecviz ihdasını sağlayan Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerini, kardeşlerinin tamamını öldürten 3. Mehmet Han’ı yargılarsak hukuk usulünden de fıkıh usulünden de bir şey anlamadığımız anlaşılır.

1.Ahmet Han zamanına kadar devam eden kardeş katlinden, idare de ahali de bizar olduğundan 1.Ahmet dönemi içinde 17. asrın ilk çeyreğinde, kardeşler arası taht ve baht mücadelesiyle yıpranan ve gelişemeyen devletin hareketlenmesine yönelik çareler arasında rüştünü tamamlamış büyük erkek kardeşin tahta geçmesini sağlayan kurallar 1. Ahmet zamanında icra safhasına geçmiştir.

Bundan sonra hangi kardeşin tahta sahip olacağı bilindiğinden kardeşler arası kavga gürültü hâsıl olmamıştır hatta 6. Mehmet Vahdettin’in mevcut şartlar altında padişah olması ihtimali bile kestirilemediğinden kendini ilmî çalışmalara adadığı söylenir. Talih ki Vahdettin hiç hesapta yok iken devletin külleri arasında tahta oturuvermiştir. Elbet ayrı bir konu.

Diğer taraftan Türk devlerinde şöyle veya böyle tahta geçilirken sülale devam edegelirdi. Sülale haricinde de devletin devamlılığı esastı. Sadece yönetici aileler(hanedan) değişirdi. Belki yönetim sadedinde usuller farklıydı. Devlet sülale adını vasfen taşırken aslî işleri devam ediyordu. Buna paralel bir şekilde Selçukluların yerini Osmanlılar, Osmanlıların yerini, devlet birçok badireler atlattıktan sonra cumhuriyetin banileri aynı devletin rejimini değiştirerek devletin devamlılığını sağadılar. Devlette “Devamlılık ilkesi .”dedikleri tam da budur. Aşağıda değinileceği üzere cumhuriyet rejiminden önceki yetişkin simalar, üretkenliklerini, takdir görmeseler hatta engellenseler de Cumhuriyet devrinde tekâmül ettirdiler. Keza cumhuriyet neslinden olanlar da üretkenlik bakımından aynı yolu takip ettiler.
 1-Esad Feyzi( 1874-1901)

2-ŞAKİR ZÜMRE(1885-1966)

3-NURİ DEMİRAĞ(1886-1957

4-)NURİ KİLLİGİL(1890-1949) Buluş/İcadı: (Muharebe, Bakü fatihi, fabrikatör, Yerli ve Millî harp sanayiinin banisi,  Yatırımcı, sanayici, tüccar.

5-VECİHİ HÜRKUş(1896-1969) 1932’de “Vecihi sivil Tayyare Mektebi ”adlı Türk sivil havacılık okulunu kuran Vecihi Hürkuş, İlk Bayan Türk pilotu unvanını taşıyan BEDRİYE GÖKMEN’İNİN dışında 12 pilot daha yetiştirmiştir.

6-BEHRAM KURŞUNOĞLU(1922-2003) -) kendi 30 yaşındayken 70 yaşındaki Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi Albert Einstein’ın fikrini ve teorisini alt üst eden bilim adamı.

7-NECMETTİN ERBAKAN (1926-2011) Alman tanklarının restorasyonunu gerçekleştirdi ve Gümüş motorun da banisi.
8-AZİZ SANCAR 1946-) Keşif/İcad/Alan:  Genetik, Kanser, kimyada Nobel ödülü.

9-ÖZDEMİR BAYRAKTAR(1949-20 Ekim 2021)Savunma sanayiinin=harp sanatının en tesirli araçlarından İHA, SİHA ve türevleri ve insansız savaş uçaklarının mucidi.

Bu bilim adamlarının listesi kronolojiktir. Neden öyle? Şundan: ilk beşinin doğum tarihlerine bakarsak Osmanlı’nın son dönem gençlerinden olduğu gözükür. Son dört kişi de Cumhuriyet dönemi bilim adamlardır.

En az bilenden en çok bilenine kadar bilim adamlarımızın hepsine minnet ve vefa borcumuzu ödememiz mümkün değildir. BU yüzden hiç bir şey yapamıyorsak gerçekte, bize ne kadar hizmet sunduklarını, hayatımızı yaptıklarıyla ne kadar kolaylaştırdıklarını öğrenmemiz için haklarında bilgi sahibi olmalıyız. Bunu yapmak için de okumak lazımdır.
Yukarıda haklarından kısaca söz ettiğim zatlar, 2018 yılının Şubat’ında yayımlanan “Bilim Önderleri” isimli kitabımın ileriki aylandan birinde yayımlanması beklenen 2. baskısına ilave edileceklerdir. Bu da benim minnet ve vefa borcumun ödenmesi usulü olsa gerek. 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!