Kadınların Katline Dair-2 - Şakir ALBAYRAK Eğitimci&Yazar

Kadınların Katline Dair-2


Yazı yazmakla konferanslar tertiplemekle kadınların uğradığı mağduriyetlere mani olunmayacağı gün gibi açık olmasına rağmen tedbir alınamadığı da gün gibi ortadadır. Hele Müslime’nin başına gelenler…

Duyunca “Kanım dondu, başıma kaynar sular döküldü; elimden, ayağımdan kanlar çekildi.” ifadeleri buna benzer olaylar için ilk kez söylenmiş olmalı. Yazık ki yazıklar ki ne desek az. Geçen yazımızda “ 

Katillerin öldürdükleri, insan değilmiş de katiller insanmış gibi insan hakları konusu, görevli koro tarafından, yine görevli bir orkestra eşliğinde gündeme getiriliveriyor. Esas mesele, yeni cinayetlere nasıl mani olunacağı meselesidir.  

İşin teknik yönünü bilemem. Bu, kanun koyucunun marifetiyle tezahür eder. Katil, bir maktulü nasıl katlettiyse aynı yoldan o katili hukuki olarak katlettiğinizde, öldürenin öldürüleceğinin bilmesinden, canın da tatlı oluşundan bir başkasına ibret teşkil etmesinden sonra diğer katil adaylarının adaylıktan istifa edecekleri kuvvetle muhtemeldir. Kanun koyucu bunu düzenler de gerekli bilgilendirmeyi temin ederse cinayetlerin önünün kesileceğini ümit edebiliriz.” Kadınların Katledildiği Cinayetler”… Şakir ALBAYRAK Eğitimci Yazar 21 Kasım 2021 

Toplumların suç saydığı filler, yine toplumdan topluma değişen yöntemlerle karşılık (ceza) bulurlar. Biz kadınlara karşı gösterilen fiillerin adilce karşılık bulduğuna inanmayanlardanız. Suç işleyenlere yeterince ceza verilmediğinden suçlar artıyor, mağdurlar da artıyor, suçlular da artıyor. Bunun tarihi ve güncel uygulanmışlıklarını görmek her daim mümkündür.

Bu cümleden olarak İbn-i Fadlan'ın Seyahatnamesinde, dikkati çeken konulardan biri de "Bulgar Türklerinde cezalandırma derecesinin şiddetinin caydırıcılık özelliğine sahip olmasıdır. Meselâ: Zina suçu işleyen erkeğe de kadına da aynı ceza ( baştan aşağı simetrik olacak biçimde ikiye ayırma) uygulanırdı. Hırsızlık suçunun da cezası bundan başka bir uygulama değildi. “ Bilgisini aktarmak çok uygun düşüyor.

Buradan “Birilerinin ölmesini mi istiyorsunuz ?” sorusu doğabilir. Doğru soru, biz kimsenin ölmesini istemiyoruz cevabı için sorulacak sorudur.

Suçlunun vücudunun simetrik ikiye ayrıldığı bir sosyal toplulukta kim suça dâhil olabilir ve kim suç işleyebilir. Simetrik ceza kesilen o toplulukta, kadınlı erkekli anadan üryan denize ve birikmiş ırmak, dere suyuna birlikte girip yıkanılıyordu. Ateşle barutu yan yana veya aynı hacme koyup patlamamasını beklemek gibi bir şey değil mi? Nasıl patlasın? Simetrik ikiye ayrılma cezası var. Mümkün müdür? 

Demem o ki toplumun kanayan yarası olmayı sürdüren bu nevi suçların cezası, caydırıcı güce ulaşmadan ne yazılanların ne konuşulanların ne de ah vahların bir şeye faydası olur. Asla! Kanma! İnanma!
 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!