Kurumlarda Teftişin Yeri ve Önemi. - Şakir ALBAYRAK Eğitimci&Yazar

Kurumlarda Teftişin Yeri ve Önemi.


“Teftiş” kelimesinin anlamı, sözlüklerde, ”Kontrol etmek. İşlerin alâkalı vazifeliler tarafından ele alınıp iyi ve tamam yapılmasına çalışmak.” Denetleme: Bir görevin yolunda yürütülüp yürütülmediğini anlamak için yapılan araştırma, denetim, bakı, teftiş, murakabe, kontrol.” Sormak, Ayırmak” ifadeleriyle açıklanıyor.

Üzerinde duracağımız teftiş, Millî Eğitim teşkilatına dair olacaktır. 
Bir uygunsuzluk görenin veya sezenin sarf ettiği ilk cümle, “Eğitim şart, sistem bozuk.” cümlesidir. Doğrudur da. Eğitimim şart olması konusunda kuşku yok. Sistemden ne anladığımız, hükmümüzün doğruluğuna veya yanlışlığına sebep olmaktadır.

Sistem, diğer adıyla “Düzen” gerçekten bozuk mudur?

Konuyu, mekanik üzerinden değerlendirerek ele alalım. Günlük hayatımızın vaz geçilmezi, motorlu taşıtların kullanımında birden çok sistemden yararlanılıyor.  Isıtma sistemi, soğutma sistemi, aydınlatma sistemi, sesli veya ışıklı uyarma sistemi. Kullanım esnasında, aracımızın motorunun sıcaklığının sabit kalmasını temin eden bir sistem var. Bu sistem bozuksa motor sıcaklığının derecesi yükselerek motorun yatak sarmasına veya kapak contasının bozulmasına sebep olur. Biz de bu yüzden aracımızı istesek de kullanamayız. Sitemin yeniden inşası gerekir desek de iş işten geçmiştir. Motor donanımının tamamının rektifiye dâhil, gözden geçirilmesi gerekir. 

Motor ısısının sabitlenmesine yarayan sitemi ele alarak açıklamaya çalışalım. Sistemin aksamından biri su soğutma radyatörü, diğeri de pervane olsun. Su sabitliğinin bozulmasının sebeplerinden ikisi bunların bozulmasından kaynaklanır. Devr-i daim vasıtasıyla dolaşan su,  radyatörden geçerken pervane dönmüyorsa su ısınıyor ve motor sıcaklığının sınırının aşılmasına sebep oluyor demektir. İşte sistem bozukluğuna tam bir örnek. Diğer taraftan radyatör peteklerinin tıkanmış olması veya delinerek suyun boşalmasına sebep olması da sıcaklığın sınırı aşmasına sebep olur. Kontrol etmeyince bilinemez. Bu örnekler, sistem bozukluğuna dairdir.
Esas konu, sudur. Su koymamışsanız bu bozukluklar olmasa da sıcaklık sınırı aşılacak demektir. Su eksikliği sistem bozukluğu değil, doku bozukluğudur.

Milli eğitimin kurulduğu günden beri sistemi mevcut olmasına rağmen işlerin yürümemesinin “Sebebi nedir o zaman ?”sorusunun cevabı doku bozukluğu veya zafiyetidir.

Milli Eğitim sistemimizin bozukluğundan bahsetmek, bilmemenin neticesidir. Sistemin şemasının tepesinde, Cumhurbaşkanlığı var. Sırayla Millî Eğitim bakanlığı, Valilikler, il Millî eğitim müdürlükleri, Kaymakamlıklar, ilçe Millî Eğitim müdürlükleri. Millî eğitime dair il ve ilçe müdürlüklerine bağlı okul müdürlükleri, Öğretmenler kurulu, Zümre öğretmenleri, ŞÖK öğretmeleri, sınıf öğretmenleri, Branş öğretmenleri, her sınıftan öğrenciler, öğrenci velileri, Okul koruma dernekleri, veli birlikleri, sistemin kısımlarındandırlar. Bütün bu kısımlara rağmen eğitim işinde bir aksaklık varsa bunun sebebi sistem bozukluğu değil, doku bozukluğudur. Bu bozukluk ya sitemin içinde görevli insan kusurlarından veya insana yardımcı olması için emrine verilmiş imkânların azlığından veya yokluğundandır. Eğitimin yetersizliğinin asıl sebebi sistem bozukluğu değil, insan kaynaklarının yetersizliğidir. İşi ehline vermek konusu gözden kaçırılmamalıdır.
Yetkin insanlara da görev versek neyi nasıl yaptığını, istediğimiz hedefe uygun çalışıp çalışmadığını kontrol etmek gerekir. İstediğimiz hedeflere ulaşılması için verimliliğin derecesini ölçmek bilmemize bağlıdır. Teftiş etmezsek ne durumda olduğumuzu,  toplu başarımızın seviyesini bilemeyiz. “İtimat kontrole mani değildir .”prensibince en güvenilir personeli bile teftişe tabi tutmalıyız ki işin ciddiyeti hâsıl olsun

“Kontrolsüz gücün “güç” olmadığını unutmamalıyız.
1869’dan beri eğitim mekanizmamızın teftişe tabi tutulduğunu bilerek şimdilerde teftişin daha önemli olduğunu kavrayıp kabul ederek teftişi, konu ve kurallarıyla güncellenerek hayata geçirilmesi elzemdir. Alışık olduğumuz teftişten vaz geçilmeli. Teftiş kurumunun teftiş edileni cezalandırma aracı olduğu anlayışının yerine gerçekten bilinç aşılayan, kusurları tedavi eden, teftiş konusu olanı, şevklendiren, zevkle görevini yapar hale getiren bir zihniyete muhtacız.
Diğer taraftan, insan kusurlarını, doku saydıktan sonra eklemeliyiz ki, eğitime konu olan mal ve malzemenin de doku olduğu bilinmeli, bozuk dokudan uzaklaşılmalı. Diğer bir deyimle bütün sınıflara ait müfredatın yerli ve millî niteliklerle bezenmesinin temini elzemdir. Aksi takdirde en vasıflı personel ve imkâna sahip olunsa da enerjimiz boşa harcanmış olur. Evlatlarımızın vatan ve millet sevgisi, sevdası taşımalarının acilen sağlanması gerekir. Bunlar da müfredat tadiliyle olacak işledir.

Öğrencilerimize, ilköğretimin zorunlu kılınmasına rağmen eğitim- öğretim için gerekli materyalin son zamanlara kadar öğrenciye verilmemiş olması keyfiyeti önemli bir eksiklik iken sadece kitap bakımından giderilmiş olması da yeterli değildir. Bu kitapların ihtiyacı karşılayıp karşılamadığı teftiş edilmediğinden midir bilinmez, sıra üstünde sunulan bu kitaplara itibar edilmeyip veliye başka kitaplar aldırılması keyfiyeti cidden düşündürücüdür. Zorunlu eğitimin gereği sadece kitap ihtiyacı değildir. zorunlu eğitimde, kıyafet de dâhil  gerekli materyalin öğrenciye sunulması yanında istenilen vasfa ulaşması mümkün gözükmeyenlerin elenmesi de  temin edilmelidir. Okula 1. sınıf kaydı yapan herkesin liseden mezun edilmesi gelecek için hayra alamet değildir. öyle bir sistem oturtulmalı ki diploma derecesine göre insan kaynağı oluşmasına yol açılmalıdır. Her lisenin mezunu bana yeter anlayışından vasıflı, mezuniyet notu yüksek personel arayışına yönelinmelidir. Böylece vasıflı personel ihtiyacı giderildikten sonra düşük dereceli mezunlara sıra gelmelidir. Akademik ve kültürel kalkınmayı gerçekleştirmedikçe diğer alanlarda başarı beklemek beyhudedir.
 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!