ÖĞRENME EVRENSELDİR - Zeynel Abidin BAŞARAN

ÖĞRENME EVRENSELDİR


           “Öğrenme” her şeyden önce tüm canlılara verilmiş hoş bir armağan olmakla birlikte, bizi mutlu eden daimi bir güzelliktir. Her çocuk öğrenme arzusu ve merak duygusu üzerine yaratılmıştır. Merak duygusu da öğrenmenin ateşleyici gücüdür. Öğrenme, evrenseldir, bilimseldir, hayati nizamın var olma temelidir, milli ve ahlakidir. Bunun dışındaki tüm öğrenmeler birer metazori talimatlardır ki, insanlığı tehlikeye götürür.

          Okulda öğretmenin ve çocuğun mutlu olması öğrenmeyi artırır. Mutlu öğretmen, mutlu çocuk olmak için ‘etkili iletişim’ ve ‘ben dili’ni kullanmak gerekir.

           Öğretme evrensel bir uğraştır. Herkes birbirine bir şeyler öğretir."öğretme"nin nasıl daha etkili nasıl yapılacağını, öğrencilerin bilgilendirilip, olgunlaştırılırken çatışmaları azaltıp sistemin süresinin nasıl artırılacağını bir öğretmenin hesap etmesi gerekir. Öğretme-Öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için öğreten ve öğrenen arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. İşte eğitim öğretimin profesyonelce yapılması halinde, öğretmenin söz konusu bağlantıları sağlayabilmesine yarayacak iletişim becerilerini etkili kullanması çok önemlidir.

          Yaşamımızda karşılaştığımız sorunlara hızlı çözümler bulabilmek için, öğrenmeye ve bilgiye muhtacız. Bilgi yerinde ve zamanında kullanılırsa muhteşem bir mutluluk kaynağıdır. Yeni şeyler öğrenmedikçe, yeni ve farklı, “kendimize özgün” bireyler olamayız. Her öğrenme bize güç ve mutluluk verir; merakımızı artırır, daha derin ve anlamlı bilgiler öğrenmeye yönlendirir.

          Öğretmen, eğitim-öğretimi desenlerken; bilimsel ve ahlaki olarak analiz, sentez, değerlendirme, ilişkilendirme, soyutlama-somutlama gibi yüksek düzeyde düşünme becerilerini geliştirerek, konuların ve davranışların özüne inmeyi, gerçek hayatla ilişkilendirmeyi dolayısıyla etkili öğrenme ve davranış kazandırmayı etkili iletişimle gerçekleştirebilir. “Etkili ve kalıcı Öğrenme”  etkili iletişimle, etkili iletişim ise, etkin dinleme ile mümkündür; bu da tamamen, sevgi, ilgi ve ait olma duygusu verilerek gerçekleştirilmelidir.

         Yani “ben dili” nin en uygun ve yerinde kullanılmasıyla mümkündür. Aristo der ki; “Kişi sevmediğinden öğrenmez.” Goethe’de; “İnsan bir şeyi sevmeden öğrenemez.” DR. Thomas GORDON’ da,; ”Sevmek başkasını olduğu gibi görmektir.” Demesi bundandır herhalde... Dolayısıyla öğrenmede duygusal zekânın en üst sınırları zorlanmalıdır.

          Ait olma, değerli olma duygusu öğrencide hazır beklerken, bu enerji açığa çıkarılmadıkça, öğrencinin yetenekleri ilgileri ve beklentileri açığa çıkarılamaz ve kalıcı bir öğrenme sağlanamaz; sevgi, ilgi, “sen değerlisin” ait olma duygusu öğrenmeyi harekete geçirir. Bunun için, “ben dili” ndeki somut etki, yargısız tanım ve somut etkileri ortaya konulur.  Empatiyi gerçekleştirebilecek kadar, doğal ve gerçekçi olunur. Bundan sonrası karşımızdakinin özgür iradesi ve davranışına kalmıştır; sonucu beklemek en doğrusudur.   Saygılarımla…. Zeynel Abidin BAŞARAN

 

 

 

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Haz

AGNOTOLOJİ BATI TOPLUMU VE BİZ

07Mar

Kadınlar Dünyadır

16Kas
05Kas
20Ekm

Özgüven ve Özdisiplin