Özgüven ve Özdisiplin - Zeynel Abidin BAŞARAN

Özgüven ve Özdisiplin


İnsancıl kuramlara göre, bir insanın dört temel ihtiyacı vardır. Gelişim, özerklik, bağlanma ve keşfetmedir. Bir davranışa yönelmek için onun etkileri kadar nedenlerini de iyice araştırmak, anlamak ve kavramak gerekir.  Her çocuk çok önemli bir bireydir ve kendine özgü özellikler taşır. Her bireyin de bu özelliklerini dikkate almadan, farkında olmadan yönetmek olanaksız gibidir. Kendini tanıma, kendini değerli hissetme, yeteneklerini keşfetme ve kullanma özgüveni geliştirir. Özgüveni gelişen çocuklarda, özdisiplin daha yüksektir.

Önemli olan çocukların sorun çözme ve karar verme yetenekleri konusunda kendilerine güvenlerini sağlamaktır. Bunun için, özgüven ve öz disiplinlerini geliştirmek için çocukları tanımak ve anlamak gerekir.  Bu öz disiplin ve öz güven gibi davranış hedeflerini geliştirmek için, ebeveyn- çocuk, öğrenci- öğretmen ilişkisi dikkate alınmalıdır.  Bu, ebeveyn-çocuk, öğretmen ve öğrenci tarafından sağlanmalıdır.  Aslında disiplin de aile ve okul çapında ele alınmalıdır. “Okul evde başlar” anlayışı bu yüzden ihmal edilmeyecek kadar çok önemlidir…

Kabul dili, değer verme, güven verme, empatik yaklaşım ve otokontrolü sağlama gibi tutarlı ve inandırıcı ortamlar hazırlamak ve davranışlar geliştirmek için oyun çok önemlidir. Oyun ortamlarında hem öğrenme kalıcı olmakta, hem de çocuğun baskın yetenekleri- zayıf yönleri ve geçmişten getirdiği problemleri açığa çıkmaktadır. Ayrıca öz güven, öz disiplin gibi davranışları da belirginleşmektedir.         

Bizim aslında önemle üzerinde durmak istediğimiz konu sınıf içi sorunlardır. Sertlik ve otoriteye dayanan bir sınıf yönetiminde, öğretmen rahattır. Çocuklar “rapt-ü zapt altına alınmıştır… Öğretmen açısından ve dışardan bakıldığında her şey normal gözükmektedir. Yani sorun yoktur. Oysa asıl büyük sorun buradadır. Gelecektedir. Çocukların sakatlanan ve budanan yeteneklerindedir. 

Özgürlük ve hoşgörü ortamları kısmen de olsa öğretmenleri strese sokabilir. Çünkü çocuklar her istediklerini yapmak isterler. Özgür BOLLAT’ ın dediği gibi;  “Akıllarına ilk geleni yapar, davranışlarının sonuçlarını da çok düşünmezler. Reaksiyon gösterir, isteklerini bekletmekte zorlanırlar. Duygularını düzenleme becerileri daha gelişmemiştir. Duygularını düzenlemek için, öğretmenlerinden ve ailelerinden destek alırlar. Ailenin ve öğretmenlerin en büyük görevi zaten, duyguları düzenleme yetisini zamanla çocuğa devretmektir. Aile ve öğretmen bunu başarırsa, çocuk ‘birey’ olarak büyür. Başaramazsa, farklı adaptasyon sorunları ve hatta kişisel bozukluklar ortaya çıkar.”  Bu durumda başlangıçta bir kaos ve kargaşa yaşanabilir. Böyle bir ortamda sorunlar ortaya çıkar. Öğretmenin görevi, sorunları ve davranışları gözlemektir. Çünkü öğretmen bir davranış avcısıdır. Sorunlu davranışlar için çözümler geliştirmek için harekete geçmek lazımdır.
Bu sorunların çözümü için öncelikle problemin kaynağının bulunması gereklidir. Model sınıfta ortaya çıkan problemle ilgilenmeye ‘problem kime aittir?’ sorusuyla başlar. Problem öğrenciye aitse, Gordon’a göre, öğretmene bir danışman ve yardım edici olarak empatik dinlemeyi önerir. Öğretmen, öğrencinin kendi problemine kendisin çözüm bulmasına yardım eder. Diğer yandan problem öğretmene aitse, öğretmen ve öğrenciler ortak çözüm bulmalıdır.

Öğretmenler, sınıfta etkili bir yönetim için şunları göz önünde bulundurmalıdır. Öğretmenlerin anlayışlı olması, öğretmenin, öğrencisinin kendi sorunlarını çözebileceğine içten inanması, öğrencisine seçenekler sunması, öğrenci çözümü bulmakta yavaşsa veya oyalıyorsa, öğretmenin yardım ve yüzleşme becerilerini devreye koyacak yöntemlere güvenmesi, zaman geçse de, çözüme ulaşana kadar sabırla sürdürmesi gerekir. 

Sonuç olarak,  sınıf içi istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne geçilmesi ya da daha oluşmadan ortadan kaldırılması adına çok farklı disiplin modelleri ortaya atılmışsa da, öğretmenin tutumu, öğrenci ilişkilerindeki özel ilgi ve bağı, yer ve zaman ile problemin kaynağının tespiti çok önemlidir. 

Ayrıca, öğrenciye değer verme, güven duyma, farklılığına saygı duyma, kabullenme gibi öğretmen davranışları da bir disiplin sorunudur. Öğretmenin eşit davranamaması ayrım yapması, öğretmenin kendini sevdirmede ve kabullendirmede daha insani olamaması ve akademik bilgilerde yetersiz kalması da büyük bir disiplin sorunudur öğretmen açısından... Saygılarımla… 
 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Haz

AGNOTOLOJİ BATI TOPLUMU VE BİZ

07Mar

Kadınlar Dünyadır

16Kas
05Kas
20Ekm

Özgüven ve Özdisiplin