Aybüke BALÇIK ve arkadaşı Göktuğ YILDIZ Gazi Ünv. Öğretim üyesi Yrd.Doç. Dr Evrim Ölçer ÖZİNEL ile Ropörtaj Yaptı.

İlkokul 1 ve 2. Sınıf öğrenimini Elazığ Merkez Gazi ilköğretim Okulu'nda gören ve halen Ankara'da Keçiören Hacı Sabancı Ortaokulu 7. Sınıf öğrencisi olan tatlı kızımız Aybüke BALÇIK ve arkadaşı Göktuğ YILDIZ Okul Projeleri Olan ÜÇ KUŞAK KÖPRÜSÜ:ZAMANSIZ OYUN VE OYUNCAKLAR ile İlgili Olarak Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Bölümü Öğretim üyesi Yrd.Doç. Dr Evrim Ölçer ÖZİNEL ile Ropörtaj Yaptı.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

İlkokul 1 ve 2. Sınıf öğrenimini Elazığ Merkez Gazi ilköğretim Okulu’nda gören ve halen Ankara’da Keçiören Hacı Sabancı Ortaokulu 7. Sınıf öğrencisi olan tatlı kızımız Aybüke BALÇIK ve arkadaşı Göktuğ YILDIZ Okul Projeleri Olan ÜÇ KUŞAK KÖPRÜSÜ:ZAMANSIZ OYUN VE OYUNCAKLAR ile İlgili Olarak Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Bölümü Öğretim üyesi Yrd.Doç. Dr Evrim Ölçer ÖZİNEL ile Ropörtaj Yaptı.

 Daha önce Elazığ Gazi Anaokulunda Anasınıfı öğretmeni olarak görev yapan Anasınıfı Öğretmeni Nihal BALÇIK’ın görev yaptığı Ankara İli Keçiören Hacı Sabancı Ortaokulu tarafından (Okul Öncesi Proje Ekibinin etkin katkılarıyla)  gerçekleştirilen, kurumsal Web sayfalarında; “AB Projemiz Kabul Edildi” diyerek duyurdukları; Toplam 8 ülkenin katılımıyla hayata geçirilen değerler eğitimi açısından çok önem arz eden;

 

“ÜÇ KUŞAK KÖPRÜSÜ:ZAMANSIZ OYUN VE OYUNCAKLAR”

BRIDGING TREE GENERATIONS: TIMELESS GAMES AND TOYS

AB Erasmus/ Okul Eğitimi Stratejik Ortaklık Projesi

Proje No : 2015 - 1 – TR01 – KA219 – 021800

 

 

 

 

AB Erasmus Projeleri okul bünyesinde öğrencilerin aktif katılımlarıyla, akademik çevrelerinde sürece öğrenciler eliyle aktif katılımlarının sağlandığı güzelliklerle devam ediyor…

Aybüke BALÇIK ve arkadaşı Göktuğ YILDIZ’ın Okul Projeleri Olan ÜÇ KUŞAK KÖPRÜSÜ:ZAMANSIZ OYUN VE OYUNCAKLAR ile İlgili Olarak Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Bölümü Öğretim üyesi Yrd.Doç. Dr Evrim Ölçer ÖZİNEL ile yaptıkları “Geleneksel Kukla Oyunu ve Karagöz Sanatı” konulu Ropörtajda;

 

-Biz Hacı Sabancı Ortaokulundan Aybüke BALÇIK ve  Göktuğ YILDIZ

-Ben de Yrd.Doç.Dr. Evrim Ölçer ÖZÜNEL

"Üç Kuşak Köprüsü Zamansız Oyun ve Oyuncaklar" başlığında öğretmenlerimiz iki yıl sürecek bir Avrupa Birliği Projesi hazırladılar ve okulumuz projenin koordinatörü, ortaklar ise Norveç, Kuzey İrlanda, Fransa, Bulgaristan, İtalya, Letonya ve Romanya

Bu proje çerçevesinde sizin de ilgi alanınız içinde yer alan geleneksel oyunlarımızdan Kukla ve Karagöz'den faydalanacağımızı düşündük.

Bunun için sizle bir röportaj gerçekleştirmek istedik. Bu isteğimize olumlu cevap vermenizden dolayı öncelikle çok teşekkür ederiz.

1-     Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Bölümü Öğretim üyesi ve aynı zamanda da UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Somut Olmayan Kültürel Miras İhtisas Komitesi Üyesiyim.  Kültürün kuşaktan kuşağa aktarılması, somut olmayan kültürel miras sözleşmesi ve somut olmayan kültürel mirasın müzelenmesiyle ilgileniyorum.

 

2-     Geçmişte kukla oyunu ve Karagöz oyunu ne gibi bir ihtiyacın sonunda ortaya çıkmıştır? İnsanlar bu tür oyunlara niye gereksinim duymuşlardır?

 

İnsanlar yaradılışları gereği eğlenmeye, hoşça vakit geçirmeye ihtiyaç duymuşlardır. Bunun sonucunda da toplumlar yaşadıkları ortamın şartlarına göre çeşitli eğlenme modelleri geliştirmişlerdir. Bu modellerin gelişiminde coğrafi ve kültürel etkenler önemlidir. Karagöz oyunu da Türk kültürü özelinde gelişen ve dönemim şartlarını yansıtan yer yer eleştiren, eleştirirken de eğlendiren ve bazı toplumsal mesajlar vermeyi de unutmayan kadim bir sanattır.  Bir nevi toplumun bilgilenme ve eğlenme ihtiyaçlarını da karşılıyor.

 

3-    Kukla çıktığı dönemlerde nasıl oynatılıyordu? Kukla oyunu hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

 

Eski Türk geleneklerinden olan kukla, evlerde örülen çorap ve bezlerle başlamış daha sonra ağaç parçalarının oyulması ve bu parçalara çeşitli materyaller eklenmesiyle geliştirilmiştir. İpli kukla da bu türün bir örneğidir. Bazı kuklalar iple bazıları ise sopalarla oynatılmaktadır. Kukla oynatımı ile eğlendirme ve güldürmenin yanında kurgusal hikâyeler de canlandırılarak eğitici mesajlar verilmeye çalışılmıştır. Kukla oyunu Anadolu'da köy seyirlik oyunlarının bir parçasını oluşturmaktadır. Çömçe Gelin uygulamasında da görüldüğü gibi Orta Asya şaman kültürünün izlerini yansıtmaktadır.

 

 

4-     Ya Karagöz?

 

Karagöz elektriğin olmadığı dönemlerde mum ışığından faydalanılarak, saydam veya yarı saydam perdeye deriden yapılmış tasvirler yansıtılarak oynatılan bir gölge oyunudur. Karagöz oynatan kişiye Hayali, yardımcısına ise Yardak denilmektedir. Eskiden mum ışığı kullanılarak oynatılırken günümüzde aydınlatma kaynağı değişmiştir. Her karagözcü deriden yapılmış tasvir kullanmıyor ve karagöz perdesini de aslına uygun yapmıyor. Deri yerine asetattan yapılmış tasvirler kullanarak oyunlar icra edildiğini biliyoruz. Tabi bizim arzumuz her şeyin geleneğe uygun olarak yapılması, karagözün geleneğe uygun bir biçimde icra edilmesi. Karagöz oyununun iki ana karakteri Karagöz ve Hacivat'ın gerçekte yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa bile nerede ve nasıl yaşadıkları hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat bu konuda çeşitli rivayetler vardır. Orhan Gazi döneminde Bursa'da bir camii inşaatında çalışan iki işçi oldukları en çok anlatılan rivayetler arasındadır.  Karagöz oyununda ana karakterlerin yanı sıra Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Tiryaki, Bebe Ruhi, Kayserili, Zenne gibi karakterlerde bulunmaktadır.

 

5-    Kukla ve Karagöz sanatçıları, aslında sanatçı mı demeliyiz onu da tam olarak bilmiyorum ama belli bir eğitim alıyorlar mıydı?  Kendilerini nasıl yetiştiriyorlardı?

 

Karagöz içeriğiyle icrasıyla başlı başına bir gösteri sanatıdır. Bu sanatı icra edenlere ister sanatçı ister usta diyebiliriz. Karagöz oynatan kişiler gelenek içerisinde usta çırak ilişkisiyle yetişmektedirler. Karagöz icrası iki kişiyle gerçekleştirilir. Bunlar Hayali ve Yardak. Hayali; tasvirleri seslendiren oynatan kişidir. Yardak ise; Hayali’ye yardım eden kişidir yani Hayali’nin çırağıdır. Yardağın görevleri ise; Tefle ritim tutar, gürültü yapar, şarkı söyler. Karagöz ustaları gelenek içerisinden yetişir. Öncelikle bir hayalinin yanına gidilir ve o kişi hayalinin yardağı olur. Biraz önce belirttiğim görevleri yerine getirir. Bu arada da ustasını iyi bir şekilde gözlemleyerek yavaş yavaş kendini geliştirmeye başlar. O da bir Hayali olma yolunda ilerler.

 

 

6-     Oyunlardaki karakterler daha çok gerçek hayatta görebileceğimiz karakterler miydi,  yoksa hayali; Süpermen, Örümcek Adam gibi olağan üstü güçlere sahip karakterler miydi?

 

Kukla ve gölge oyununa geleneksel olarak baktığımızda, coğrafya fark etmeksizin her ikisinde de karakterlerin toplumu yansıtmakta olduğunu görmekteyiz. Bu bir kesinlik arz etmeyip, aykırı tiplemeler icralara dâhil edilmektedir. Kuklalarda konuşamayan, göremeyen, cansız varlıklara can verildiği gibi; gölge oyununda da dev, cin, cadı gibi tiplemeler dikkat çekmektedir. Oyunlar içerisinde başkarakterler de dâhil tüm tiplemelerin, bahsedilen kahramanların (süpermen, örümcek adam…) meşhurluk seviyesine ulaşamamasının sebebi olarak, küresel anlamda kültürel animasyon endüstrisindeki eksikliğimizi söyleyebiliriz. Sonuç olarak kukla ve gölge oyunundaki karakterler günlük hayatta karşılaşabileceğimiz tiplerdir. Tip çeşitliliği ise coğrafyanın kozmopolit yapısına ve kültürel çeşitliliğine bağlıdır.

 

7-    Bu oyunlarda sadece eğlendirme amacı mı vardı yoksa aynı zamanda eğitme-öğretme kaygısı da var mıydı?

 

Oyunların temel amacı öncelikli olarak toplumu eğitmeye yöneliktir. Oyunlar toplumun içinden karakterlerle icra edildiği için, doğrunun ve yanlışın vasıfları da karakterlere atfedilerek ideal şartlar öğretilmeye çalışılır. Bunu yaparken de seyirci düşünceye sevk edilir. Bu düşünce ise güldürme ve eğlendirme temelli de yapılabilmektedir.

 

8-    O günlerde oynanacak konu önceden belirlenip yazılıyor muydu?

 

Geleneksel Halk Tiyatrosu genel olarak doğaçlamaya dayalıdır. Fakat bu bir kurguyu reddetmez. Kurgu yeteneği ise bu ustaların başlıca özellikleri arasındadır. Kurgu gücü, hayal gücü yoluyla hareket edildiği için, Karagöz ustası Hayali ya da Hayalbaz adıyla bilinmektedir.

 

9-    Biraz önce oyunların doğaçlama oynatıldığını söylediniz. Yazılı bir metin yoksa bugün bu oyunlar hakkında bilgiye nasıl ulaşılıyor?  Düşünsenize o zaman video yok, akıllı telefonlar yok, belki de fotoğraf makinası bile yok…

 

Bu oyunlar aynı zamanda seyirlik bir eğlencenin yanı sıra seyirciler arasındaki hevesli olanların dikkatini çekmek için de icra edilmekteydi. Yani usta kendisine gönüllü ya da hevesli çıraklar bulmak için de icralarını yürütmekteydi. Usta çırak ilişkisi gösteri sanatları çemberinin odak noktasıdır. Usta çırağına aktarır, çırak usta olur ve kendisine yeni bir çırak bulur… Yazının hayatın içine iyice girmesi sebebiyle de özellikle son 50 yılda diyaloglar metinlere, kitaplara aktarılmıştır. Son yıllardaki teknolojik ilerlemeler sonucunda ise konuşmalar avuç içlerimize kadar ulaşmıştır.

 

10- Genellikle hangi konular ele alınıyordu?

 

Bir konu sınırlaması yoktur ama her konunun bir başlığı mutlaka vardır. Bu başlıklar ise anne karnından başlayıp, toprağın karnına girene kadar yapıp ettiğimiz her şeyi yani kültürü anlatmaktaydı. Konular kurguya göre işlenir, eğlendirir ve bir sonuca bağlanarak gereken ders verilirdi.

 

 

11- O zaman bu oyunlar sayesinde o dönemde insanların ne yiyip ne içtiğini, giyimlerini, olaylar karşısında ne tepkiler verdiğini, şarkılarını, ne iş yaptıklarını ve birçok şeyi de öğrenmiş mi oluyoruz?

 

Gerek kukla tiplerinden gerekse Karagöz karakterlerinden toplumun dönem içerisindeki tüm detaylarını öğrenmek mümkündür. Kullanılan boyaların renklerinden, konuşma biçimlerine, toplumun dönemsel çeşitliliğine ve insan ilişkilerine kadar hepsi yorumlanabilir ve anlaşılabilir durumdadır.

 

12- Anlattıklarınız, verdiğiniz bilgiler bizim için gerçekten şaşırtıcı. Çok merak ediyorum o dönemde çocuklar nasıl eğleniyorlardı,  bu oyunları onlar da izliyorlar mıydı?

-          Yrd.Doç.Dr. Evrim Ölçer ÖZÜNEL: Sizler ders dışında nasıl vakit geçiriyorsunuz? Oyun tercihiniz ne, ben de bunu merak ediyorum.

-           Aybüke BALÇIK ve  Göktuğ YILDIZ: Ben ve arkadaşlarım önceden televizyonda çizgi filmleri izlerdik. Şimdi de internet oyunlarından ya da dizilerden oluşan bir dünyamız var. Bir de kurslarımız var tabii ki.

     Anne ve babamdan duyduğuma göre hep mahalle içinde arkadaşlarıyla çok eğlendikleri oyunlar oynarlarmış.

            Oyun sadece çocuklara has bir eylem olmayıp her yaştaki insanın ihtiyacı olan ve bir şekilde yaptığı bir eylemdir.  Oyun ve eğlenceyi sadece çocuklara indirgeyecek olursak geleneksel dönemde çocuklar hayatın her aşamasında kendilerine bir oyuncak bulmuşlardır. Bu oyuncağın malzemesi bazen bir ahşap, bazen bir çamur, bazen de bir hurda parçası olmuştur. Sokakların çocuklar için tehlike taşımadığı dönemlerde demirden yapılma çemberler, ağaçların oyulmasıyla yapılan topaçlar, kemiklerden elde edilen aşıklar ve birliktelikle oynanan birçok oyun onların başlıca eğlenceleri arasındaydı. Evlerde annelerin yaptığı bez bebek de başlıca oyunlar arasındaydı. Bez bebeklerle konuşmak ve onları konuşturmak ise kuklacılığın ilk kıvılcımları olarak görülebilir. Gölge oyunu ise küçükten büyüğe herkesin seyrettiği bir eğlencedir. Özellikle Ramazan aylarında köylerde ve şehirlerde düzenlenen gölge oyunlarına çocuklar da katılır, gülüp, eğlenirlerdi.

13-  Öğretmenimiz sizle yapacağımız röportaj konusunu verdiğinde internetten birazcık araştırdım. Çok az bilgiye ulaşmama rağmen bu oyunlar bu gün de oynansa bize faydası olur mu diye düşündüm, yani çocuk psikolojisi üzerinde ki etkileri neler olabilir?  Sizin bu konudaki fikirlerinizi alabilir miyiz?

 

Bu oyunlara bakıldığında hayatın kendisini görmekteyiz. Çünkü hayat insanın daima koşmasını, yorulmasını, düşüp kalkmasını, gülüp eğlenebilmesini ve yer yer ağlayabilmesini, acıyı hissetmesini gerektirmektedir. Çocuklar oynadıkları oyunların yoruculuğuyla hayatın fiziksel yanlarına hazırlanırken, oyundan duydukları olumlu ya da olumsuz duygular onların ruhsal yapısının olgunlaşmasını sağlamaktadır. Her oyunun içinde zihinsel bir pratik ise mutlaka vardır. Hesaplamalar, olabileceklerin ihtimali, rekabet hissi, paylaşma ve birlikte çalışma olgusu her çocuğun gelişiminde önemlidir. Gölge oyunlarında ise hayat boyunca karşımıza çıkabilecek her türlü mesele ile nasıl baş edebileceğimizin mesajları verilirken; doğruyu, yanlışı, sevgiyi, saygıyı, ahlakı, kavgayı, barışmayı vb. her türlü aşamayı hayatın içindeymiş gibi öğrenmekteyiz.

 

14.Karagöz Sanatı UNESCO Miras Listesine ne zaman girmiştir. Bu konuda bilgi verir misiniz?

 

Karagöz Sanatı UNESCO tarafından 2003 yılında düzenlenen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında oluşturulan “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi”ne 2009 yılında girmiştir. Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi bir kültür koruma programıdır bu sözleşmeye Türkiye 2006 yılında taraf olmuştur.  Sonrasında yapılan çalışmalar neticesinde somut olmayan kültürel mirasın beş unsurundan biri olan “Gösteri Sanatları” başlığı altında değerlendiren Karagöz Sanatı, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine girmiş ve böylece korunması, yaşatılması, gelecek nesillere aktarılması yönünde uluslar arası düzeyde bir sözleşme ile güvence altına alınmıştır.

 

15. Bu tür geleneksel oyunlar, günümüzde eğitim sistemimizin neresinde yer almalıdır? Bizden sonraki nesillere aktarılması nasıl sağlanmalıdır?

 

Bu alandaki çalışmalar günümüzde de sürdürülmekte olup, çocuk oyunları ve geleneksel kültür konusunda eğitim almış kişileri sistemin içerisine dâhil etme çabaları devam etmektedir. Günümüzde aile büyükleri çok büyük yükümlülükler ile zamanların çoğunu ev dışında geçirmek zorunda kaldıkları için ve çocukların rahat olabilecekleri sokakların azlığı sebebiyle eğitim sistemi okul yaşını küçültme yoluna gitmiştir. Çocuklar sokaklar yerine öğretmenlerinden eğitim alarak sınıflarda çeşitli oyunlar oynamaktadırlar. Fakat geleneksel oyunların, geleneksel kültür bilgisinin eksik kaldığı noktalarda çocuklar bu oyunlardan mahrum kalmakta, öğrenememekte ve dolayısıyla bu geleneksel oyunların yeni nesillere aktarımı yapılamamaktadır. Bu nedenle geleneksel oyunların pozitif eğitime başlamadan önce çocuklara uygulamalı olarak gösterilerek öğretilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda bu oyunların eğitim sistemine dâhil edilerek aktarılmasının ötesinde kullanılabilir bir yaşam pratiğine dönüştürülmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması gelecek nesillerle aktarım konusunda oldukça önemlidir.  Eğitimin ilk aşamasından itibaren bu oyunlara yönelen çocukların farkı da ileriki aşamalarda dikkat çekici bir vaziyette görülecektir.

 

Aybüke BALÇIK ve  Göktuğ YILDIZ: Kukla ve Karagöz Oyunuyla ilgili verdiğiniz bilgiler için ve günümüzde bu sanatların yaşatılmasının gerekliliği konusunda bizi bilinçlendirdiğiniz için teşekkür ederiz. Aslında bu anlattıklarınızla, geleceği şekillendirecek olan bizlere, kültürümüzü en doğru şekilde geleceğe aktarma görevi vermiş olduğunuzun farkındayız. Gösterdiğiniz hedef doğrultusunda hareket edeceğimizden emin olun.

 

 

 

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN