MİLLİ ŞUUR VE MİLLETLE BULUŞMA - Gazi KARABULUT

MİLLİ ŞUUR VE MİLLETLE BULUŞMA


Dünya, coğrafyamız ve ülkemiz oldukça zor günler geçiriyor...

Dünyayı kendi emperyal çıkarları doğrultusunda şekillendirmek isteyen küresel güçler...

Bölgemizde bu küresel güçlere bir şekilde stratejik işbirliği içinde olan ve Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren ülkeler...

Nihayet Türkiye üzerinden terör uzantılı yeni terör planları…

Tarih, bu sahnelere yabancı değil. Ancak mazide yaşanan böylesi emperyalist girişimler, Milliyetçi aydınlarının fikri teamülleri ile çözüm yolunu bulmuş ve yöneticilerine ilham kaynağı olmuştur.

Türk milleti, Çin saldırılarından Haçlı istilasına, Büyük Fetih Hareketlerinden milli mücadeleye kadar her evrede ilim ve fikir adamlarına danışmış, ülkeyi etkileyen her meselede kurduğu meşveret ortamları ile çözüm arayışlarına girmiştir. Ve devrin akil insanları düşüncelerini söylerken bireysel dünyasını değil milletin menfaatlerini esas aldıkları için Kağana, Sultana, Padişaha göre değil, bilgi, tecrübe ve ilkeler göre kanaat serdetmişlerdir.

Ne zaman ki aydın olduğunu ifade eden kişiler, yerini korumak, makam sahibi olmak, maddi rahatlık elde etmek derdine düşmüş; işte o zaman ifade edilen görüşlerin de mahiyeti anlamını yitirmiştir.

Günümüzde, gerçekçi aydınların yaklaşımıyla, yaşanan sürece yapılan analizler irdelendiğinde dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin içinde bulunduğu buhranlar anaforunun hatlarını daha net görme imkânına sahip oluyoruz.

Hususen ülkemizde yaşanan ve taraflardan dinlediğinizde tam bir kaotik yaklaşımlara kapı araladığına şahit olduğumuz gelişmeler, topyekûn insanlığın sürüklendiği kaosun da ipuçlarını veriyor.

 

İşte burada, “vekar" (1) sahibi olan yani şahsiyetçilik ilkesinin, Türk milletinin tarihi mirasının günümüzdeki takipçisi Türk milliyetçiliği hareketi, geçmişteki şevki yeniden hissetmeli, yaşamalı ve yaşatmalıdır.

“Anadolu’nun dağlarında, ovalarında bir Eyüp Peygamber sabrı ile dolaşan, çalışan, kahırkeş, çilekeş” insanımızı bu kutlu davaya davet edilecekse  ve yine “Anadolu yaylasında kopan bir fırtına bütün Dünya’yı tesir altına alabilir.”(2) ifadesinde olduğu gibi yeniden asl-i cevher inkişaf etmelidir.

Bunun için birincisi, dün olduğu gibi bugün de birilerine göre değil, inandığımız değerlere, Milliyetçi anlayışa göre yaklaşımlar sergilemek esas olmalıdır. Bu değerlendirmede öncelikli yaklaşım, Türk milletinin geleceği, memleketimizin bütünlüğü, bölgemizin huzuru esas alınarak yapılmalıdır.

İkincisi, nerede hangi vazifeyi yapılıyorsa yapılsın, hakim olunan alanla ilgili, profesyonel yaklaşımlar, kurumsal kimlikler ve projeler ortaya konulmalıdır.

 

Üçüncüsü, vefa anlayışı ile hareket ederek; birlik şuuru ile güçlü ve müreffeh bir Türkiye ve Türk Birliği için somut adımlar atılmalıdır.

Kısacası bu yaklaşımları doğru okuyanlar ve” Emrolunduğu gibi dosdoğru olanlar”(3) Türk milletinin, Türk Devletinin geleceğine sahip çıkacak ve onu milli ülküleri ile yarınlara taşıyacaklardır.

Nihayet Türk milliyetçilerine düşen; beklentisiz, riyasız, saf ve temiz duygularla, milletimizle kucaklaşmaktır. Oportünizmden uzak, pragmatizme kapalı, gönlünü, ruhunu, beynini, ilmini milletinin emrine vererek yollara düşmek asli anlayış olmalıdır.

Şu bir hakikat ki, ülkemizin meselelerine de, bu meselelerin çözümlerine de hatta geleceği inşa edecek medeniyet tasavvuruna da en müşahhas yaklaşımlar Milliyetçi fikriyatın esaslarında mevcuttur.

Burada “halkımızın ruh kökü” olarak ifadelendirebileceğimiz milliyetçi münevverlere çok iş düşmektedir.

Olaylara karşı adaletli bir tutum sergilemenin yolu “Hukukun temeli milletin imanına dayanmalı” ifadesindeki gibi milletle bütünleşme olduğunu milliyetçiler münevverler ortaya koymalıdır.

Öyleyse “siyasette nezaketten, toplumda gönül seferberliğine, ekonomide milli üretimden eğitimde bilgi ve sevgiye, ülkede kardeşlikten bölgede birliğe” anlayışları ile gerçek gündem ülkeye hâkim kılınmalıdır.

“Millete vefa” diyerek büyük bir aşkla, kullanılması gereken meşru her yol kullanılarak” Dündar Taşer’in ifadesi ile “ Kendine dön, kendi büyük idealine, cihan kadar geniş devlet telakkisine, milli idrakine sarıl”(4) şuuru ile yeniden dirilişi gerçekleştirilmelidir.

-----------------------

1-GÜNGÖR, Erol, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, syf,63, İrfan Matbaası, İstanbul-1975

2-Alpaslan TÜRKEŞ, Büyük Hedef, Hareket Yayınları, İstanbul- 2011

3-Hud suresi, 112. Ayet

4- Dündar Taşer’in Büyük Türkiye’si

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI