Hiçbir dini terörle irtibatlamayız

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay,

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Paris'teki yürüyüşe katılmasına ilişkin yaptığı açıklamalara ilişkin, "Orada Cumhurbaşkanımızın haklı bir açıklaması var. O da ona yakışan bir tavırdır. O konuda, hepimiz o sözlerinin arkasındayız. İsrail tam bir terör üreten bir devlettir. Bunlardan İsrail'in, İsrail Başbakanının rahatsız olması, varsın rahatsız olsunlar" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, TGRT Haber televizyonunda TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Paris'teki Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırıyı değerlendiren Atalay, "Şu günlerde gerek dünyada, gerek Türkiye'de İslam ve Müslümanlar etrafında epeyce gelişmeler oluyor. Paris'teki olayla ilgili Türkiye ve hükümetimizin tavrı gayet net. Hiçbir gerekçeyle kabul edilemez. Terörün her türüne karşı, şiddete karşı bir tavrımız var. O konuda hiçbir tereddüt yok. Başbakanımız da gitti bu manada katıldı. Türkiye'nin oraya katılması İslam ve Müslümanların temsili açısından önemliydi. Türkiye, bu bölgede çok özelliği olan bir bölge. Hem nüfusumuzun yapısı, Müslüman bir nüfusumuz var, bir de bu konularla ilgili Türkiye zaman zaman Suriye'ye komşuluğumuz neticesiyle bu konularla irtibatlandırılıyoruz. Biz, çok net bir yerdeyiz. Türkiye olarak hükümet ve parti olarak. Biz bir yandan düşünce özgürlüğünü savunuyoruz, bir yandan da şiddete ve teröre karşı tavrımızı koyuyoruz. AK Parti bütün meselelerin siyasi, hukuk ve demokrasiyle çözüleceğine inanıyor" ifadelerini kullandı.

HİÇBİR DİNİ TERÖRLE İRTİBATLAMAYIZ

"28 Şubat, çok acıların çekildiği bir dönemdir" diyen Atalay, "Türkiye'de de radikalleşmeler olabilirdi ama AK Parti kadroları Türkiye'de siyasetin önünü açtı. İnsanların haklarını iade ederek Türkiye'de rahat bir ortam, meselelerin çözüldüğü bir dönemi getirdik. Bu açıdan hükümet ve parti olarak gerek Paris'teki olaya, gerek onun sonuçlarına bakışımız çok nettir. Bununla İslam dünyası bir şekilde irtibatlanıyor. Bu asla bir savunma mekanizması olarak değil, bizim çok köklü tavrımızdır. Bu tür terör olayları en çok İslam ve Müslümanlara zarar vermiştir. Hiçbir dini terörle biz irtibatlamayız" dedi.

Paris'teki Cumhuriyet yürüyüşüne Türkiye'nin de katılması dolayısıyla getirilen eleştirilere cevap veren Atalay, "Kimi Türkiye'deki eleştirilere baktığımızda, İsrail Başbakanının orada olmasını eleştiriyor, kimileri de genel olarak da eleştiriyor. Biz yerinde buluyoruz, bizim için önemliydi. Fransız basınında Türkiye'nin orada bulunması önemli görüldü" diye konuştu.

Atalay, "Dünyanın pek çok yerinde, Avrupa ülkelerinde camilere saldırı, etnik, ırkçı yaklaşımlar, Müslümanların baskı altında tutulması, zaten vardı Avrupa'da. Bunları biraz daha artırıyor. Genel manada İslam’la terörün, şiddetin yan yana konulması yönünde bir imaj. Bu imajın geliştirilmesi önemli değil. İslam’ı katiyen şiddetle yan yana koymak asla affedilemez. Bunu bizde bir gazetenin yaptığı gibi başka ülkelere taşıma, yani dinimizin kutsal değerleriyle alay etme, karikatürize etme bunlar da çok açık tahrik ve provokasyon taşıyor. O konuda da bizim tavrımız net. Hz. Peygamberimizin karikatürü gibi şeylere izin verilemez" şeklinde konuştu.

"Türkiye ifade özgürlüğü açısından sınırları olan bir ülke değildir" diyen Atalay, "Müslümanların Hz. Peygambere bakışını herkes bilir. Temsili olarak bile gösterilemez. Sadece yazılı şeyler vardır, hiç kimse resmedemez. Böyle bir şeyi getiriyorsunuz, gazeteniz karar alıyor. O dergiyi basarken kapağını basmıyor ama siz onu köşenize taşıyorsunuz. Bunun düşünce özgürlüğü ile ilgisi yok. Bu tahriktir. Vatandaşlarımız bu konuda basiretli davrandı. Siz böyle bir şey yaparsanız birileri de buna tepki gösterir. Emniyet teşkilatımız tedbir aldı. Emniyet teşkilatımız, gazeteyi korumuştur, gazeteye gelecek yanlış tepkileri önlemiştir. Gazete yöneticileri ile bunlar görüşülmüştür o gece. Bizim bütün çabamız, yanlış olaylar olmasın ama güvenlik amaçlıdır tamamen. Baskı söz konusu değildir. Hz. Peygamberin böyle hafife alınması, karikatür bunlara asla bu ülkede müsaade edilmez. Biz, düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunuruz" açıklamasında bulundu.

CHARLİE HEBDO DERGİSİNİN DÜNKÜ BASIMI

Charlie Hebdo dergisinin dünkü basımına ilişkin değerlendirmede bulunan Atalay, "Provokasyon olarak görüyorum. Bu, Cumhuriyet Gazetesi'ni aşan plan ve niyettir. Paris'te başlamış olayları acaba İslam dünyasında başka yerlere nasıl yayabiliriz çabalarıdır. Türkiye'de paralel yapı unsurlarının da çok rol aldığı, adeta onlar da bu provokasyon ve tutumlara destek vermişlerdir. Türkiye bu konularda radikal tutumlar takılıyor' gibi öyle gösterme çabaları var. Batı dünyasında Türkiye'yi yıpratma anlamında paralel yapının da çalışmaları var" dedi.

DİYARBAKIR 2. SULH CEZA MAHKEMESİ'NİN ERİŞİM ENGELİ KARARI

Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin Charlie Hebdo dergisinin kapağında yer alan karikatürü yayımlayan bazı internet sitelerinin ilgili bölümüne erişimin engellenmesine karar vermesinin hatırlatılması üzerine Atalay, "Partimize ve hükümete karşı, Türkiye'ye karşı paralel yapının biraraya gelmeyeceği hiçbir kesim, lobi yok. Yeter ki AK Parti ve hükümete karşı bir tavır içinde olsun. Uluslararası lobilerle birlikte çalışıyorlar şu an. Türkiye aleyhine yanlış bilgi taşıyan onlar. Bunlar için her şey mubah, her çalışma mubah. Onların şu anda artık doğrusu kendileri ne kadar toplumsal zeminleriyle birleşiyorlar çok tartışılır. Sorduğunuz soruyu, kendilerine destek veren, onlar için fedakarlıkta bulunanların da düşünmesine vesile olsun. Dünkü, o derginin basılması, gazetenin yazarlarının o karikatürü sütunlarına taşıması, bütün bunları vatandaşlarımız görüyor. Dolayısıyla burada hiçbir gizlilikte yok. Paralel yapıyla irtibatlı, orayla halen duygusal bağı olanlar bunu görsünler. Bunun hükümete karşı, partimize karşı tam bir siyasi hareket haline geldiğini görsünler. Türkiye, aleyhinde nerede bir çalışma varsa, uluslararası alanda, bunları besleyen paralel yapının yayın organları. Bunları açıkça yapıyorlar. Bu konuda Türkiye'de aklı başında olan herkesin iyi değerlendirmeler yapacağına inanıyorum" dedi.

PARALEL YAPININ NİHAİ HEDEFİ

Paralel yapının nihai hedefinin sorulması üzerine Atalay, "Artık o zemini bunun kalmamıştır. Bunlar güvenlik ve yargı içinde örgütlenmeleri. AK Parti dönemi onlara desteklerin sağlandığı dönemdi. Şu anda artık bunların hepsinin açığa çıkmasında hayır vardır. Bu yapının artık gelişmesi, beslenmesi mümkün değildir. Mevcut unsurların radikalleşerek devam etmesi normaldir. Yeni beslenmeleri, katılımları olmayacaktır" şeklinde konuştu.

"Bu kapalı gruplar psikolojisinde genelde bir kısım makul unsurlar oradan çözülürler" diyen Atalay, "Orada bir zaten çözülme olur. Bir kısmı ise daha da katılaşarak, orada devam ederler. Etkisi bunun birkaç yıl sonra kalmaz. Onun için bunlar tabandan destek bulamazlar. Ne okullar ne de başka konularda. Onun için uluslararası alana fazla asılıyorlar. Bir boyutu da, Türkiye'de radikalleşme olduğunu, aşırı dini unsurların olduğunu, hükümetin de bunlara destek verdiği gibi şeyleri yaymak istiyorlar. IŞİD konularında sanki Türkiye bu konularda müsamaha yapıyor gibi. Bizim de iyi çalışmalarımız var. Uluslararası alanda da çalışmalar ve açıklamalarımızı sürdürüyoruz. Bütün bunlar daha iyi yürütülmesi gerekiyor" diye konuştu.

AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİ BASS'IN FETHULLAH GÜLEN'İN İADESİNE İLİŞKİN YAPTIĞI AÇIKLAMA

ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'ın Fethullah Gülen'in iadesine ilişkin yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Atalay, "Yargının kararı da çıktı. Şu anda işlem görüyor. Yargı kararının bir Interpol ve istenmesi ile ilgili hukuki işlemler vardır. Onların da o çalışmaları devam ediyor. Interpol kararının ulaşmasıyla süreç tamamlanmış olacak" şeklinde konuştu.
Bunun bir yargı süreci olduğunu anlatan Atalay, "Bunun uluslararası hukukta kuralları vardır. O kurallar içinde bu işleyecektir. Önceden bir şey söylemek doğru olmaz. Çok ince hukuki süreçler ve şartlar var. Türkiye onu ilettiğinde karar oluşacak" dedi.

NETANYAHU'NUN ERDOĞAN'A CEVAP VERMESİ

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamalara cevap vermesini değerlendiren Atalay, "Bizim İsrail ve Gazze ile ilgili tavrımız çok açık. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve hepimizin o konudaki tavrı çok açıktır. İsrail, orada bir devlet terörü hukuksuzluk uyguluyor. Gazze'de ne kadar acılar yaşandığını biliyoruz ve uluslararası camia bunu seyrediyor. Şu anda olup bitenleri, yüzeysel kınamanın ötesinde bir şey görülmedi. BM Güvenlik Konseyi, İsrail'le ilgili adım atılmasına izin vermiyor. Türkiye haklı bir zeminde sesini yükseltiyor. Onlar da uluslararası alanda Türkiye aleyhine çalışıyorlar, bunları biliyoruz. Onların çalışmaları kendi lobileri kanalıyla sürüyor. Orada Cumhurbaşkanımızın haklı bir açıklaması var. O da ona yakışan bir tavırdır. O konuda, hepimiz o sözlerinin arkasındayız. İsrail tam bir terör üreten bir devlettir. Bunlardan İsrail'in, İsrail Başbakanının rahatsız olması, varsın rahatsız olsunlar" diye konuştu.

CİZRE'DE BİR ÇOCUĞUN ÖLDÜRÜLMESİ

Atalay, Cizre'de bir çocuğun öldürülmesine ilişkin, "O, son olay ve bu konuda yine spekülatif haberler üretiliyor. Orada emniyet teşkilatımız, İçişleri Bakanlığımız hassas bir çalışma yürüyoruz. Polisin o konuda bir dahili yok, polisin o manada bir faaliyeti yok. Kim yaptıysa bulunması lazım. Yeni bir bilgi yok ama bu konu üzerinde çok çalışılıyor. Artık HDP kesimi falan da o kanaatteler, bu o kesimin de, polisin de yaptığı bir şey değil. Bir bilinmez el sanki orada. Bir anlamda tarihi dokusu çok güçlü. Oradaki müze gibi bir şehrimizdir. Tarihin de güçlü olduğu bir şehrimiz. Bir yandan da son yıllarda bu eylemlerin merkezi. Onun için bu tür yerleri çatışma alanı olarak körüklemek isteyenler olabilir. Örgüt içi veya dışından olabilir, Türkiye'yi rahat bırakmak istemeyenler. Bu kardeşimizin öldürülmesi aydınlatılmalı. Bu tür provokasyonları ancak böyle engelleriz" açıklamasında bulundu.

HATİP DİCLE'NİN AÇIKLAMALARI

DTK Genel Başkanı Hatip Dicle'nin açıklamalarının önemli olduğunu vurgulayan Atalay, "Sayın Dicle'nin şu andaki açıklamaları çok önemli. Bizim de arzu ettiğimiz bu, artık bunlar olmasın. Meclis'te iç güvenlikle ilgili reform çalışmamız var. Görüşülmeye devam ediyor. Bütün bunların içinde orada da sağduyu çağrıları önem taşıyor. Birileri çözüm sürecini sabote etmek için o tür şeyler geliştirdiler" dedi.

"MAKUL ÇAĞRILAR HATİP DİCLE'DEN GELİYOR"

"HDP'nin çalışmayı yürütenlerin kendi içlerindeki bazı şeyler olabilir, gelişmeler olabilir" diyen Atalay, "O iç mekanizmaya dönük çok şey söylemek istemem. O zamanki Sayın Genel Başkanın, HDP Genel Başkanı Demirtaş'ın o çağrısı ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. Şimdi daha makule dönük çağrılar Sayın Dicle'den geliyor. Buna memnun olmak lazım. Orada balans olarak değerlendirmiyorum. Kendi içinde farklı yaklaşımlar olabilir. Parti içinde farklı yarış da olabilir. O tür bazı bilgiler de var" açıklamasında bulundu.

HDP'NİN SEÇİM BARAJI AÇIKLAMASI

“HDP'nin seçimlere parti olarak gideceğiz” açıklamasını da değerlendiren Atalay, "Öyle görmemek lazım. Şöyle bakmak lazım. Demokratik sistem içinde partilerin seçime girmeleridir. Normal bir siyasi parti hayatı bunu gerektirir. Eğer bir siyasi parti varsa kendi ismiyle seçime girmesinden daha doğal bir şey olamaz. Diğerleri istisnai yollardır. Şimdi HDP kendisine güveniyorsa, seçime parti olarak girecekse demokrasinin işlemesi bakımından olumlu bulurum. Birçok parti var, kimi barajı aşıyor, milletvekili çıkarıyor, kimi çıkaramıyor. Normal bir mekanizmada olması gereken budur. Hemen bunlar Meclis'e giremezse şöyle olur diye tartışmaya girmemek lazım. Seçimin sonrasına bakacaksın. Kamuoyu yoklamaları gösteriyor. Biz şu anda seçime doğru ayda iki araştırma yaptırıyoruz. Kamuoyu yoklaması milletimize toplumsal desteği değil de yürüttüğümüz çalışmaları da test ediyoruz. Devam eden bir yüzde 50 bandımız var. Bazen bu bir iki puan üstüne çıkar. Son kamuoyu yoklamalarında yüzde 50 bandında devam ediyoruz. Burada HDP'nin yüzde 6 ila 8 arasında gider gelir. CHP'nin ki genelde 25-25 gibi" diye konuştu.
Atalay, çözüm süreci konusunda Demirtaş'ın yaptığı açıklamalara ilişkin, "Selahattin Bey son zamanlarda kendince bazı sıra dışı laflar söylüyor. Ben doğrusu son zamanlarda biraz telaşlı görüyorum kendisini" ifadesini kullandı.

"ÇÖZÜM SÜRECİ SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE YÜRÜYOR"

Hükümetin açıklamalarının kendileri için esas olduğuna dikkati çeken Atalay, "Oradan aldığımız bizim bilgi ve intibaa şu anda sağlıklı şekilde bir zeminde yürüyor bu çalışmalar. Geçen yıla işaret ediyorum, 2014 yılında bu konuda atılan en önemli adım çözüm süreciyle ilgili yasanın çıkmasıdır. O çerçevede bir yol haritası zaten ortaya çıkmıştı. Bütün bunlar çalışmalar devam ediyor. Umuyoruz inşallah seçimden önce bu konuda daha önemli gelişmeler olur. Aklın yolu birdir, olması gerekir. Seçimden önce adımlar atılsa iyi olur. Listelerin teslim edildiği tarih 7-10 Nisan gibi olacak, öyle görülüyor. Bazı ön gelişmelerin olması arzumuzdur. Hükümetin tavrı samimiyetle devam ediyor. bu konuda alınacak riskleri aldı hükümetimiz bugüne kadar. Bu konuda toplumumuzda çok büyük bir destek olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.

19 OCAK'TAKİ BAKANLAR KURULU TOPLANTISI

Atalay, 19 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Bakanlar Kurulu toplantısının yapılacak olmasına ilişkin, "Başbakanımızın ağırlığı kayboluyor gibi bir düşünce çok yanlış. Burada bir hükümet bir de Cumhurbaşkanımız var. Kabinedeki arkadaşların büyük çoğunluğu kendi dönemindeki bakan arkadaşlar. Bunu çok normal bir şey olarak değerlendirmek lazım. Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakan ilişkilerinin kopuk, sert olması, bizim ilk dönem yaşadığımız gibi kararnamelerimiz bir türlü geçmiyordu. Türkiye'nin illa onu mu yaşaması lazım? Hükümetle uyum içinde biraya gelip kendi meselelerini görüşecekler" diye konuştu.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN