Recep ÖREK

Amasra'ya Yolculuk…

Recep ÖREK

İnsanın seyahat etme ve başka yerleri keşfetme isteği yaşamın önemli bir parçasıdır. Seyahatler; yaşama sevinci verir ve insan ruhunu özgürlüklerle buluşturur. Bunu bir grup insanla yapmanın ise farklı bir anlamı vardır. Bu düşünceyle 19 Nisan günü yollara düştük. Bir grup öğretmen ve öğrenciyle yaptığımız Amasra gezisi bizleri Ankara’nın o yoğun gündeminin kasvetinden bir nebze olsa da uzaklaştırdı.

Bir cumartesi gününün erken saatleri...  Kararsız bulutlar güneşle mücadelenin peşindeler. Yağmur, yağdı yağacak tedirginliği olsa da pek aldıran yok. Okulun bitişiğindeki toplanma yerine öğrenciler ve veliler erken gelmiş. Keçiören’in Ankara’ya bakan yüksek noktasından herkes bir an önce yola çıkmanın telaşında. Velilerin çocuklarına el sallamaları arasında otobüs hareket ediyor. Rotamızı İstanbul yoluna çevirdiğimizde ise herkesin yüzünde sevinç nidaları beliriyor. Kahramankazan’ı arkamızda bırakıp Kızılcahamam’a ulaştığımızda Ankara’nın karmaşıklığı, yerini sakinlik ve sessizliğe bırakıyor.  Kızılcahamam’ın kendine özgü havası ve Soğuksu denilen mesire alanına ulaşmamız yıl içindeki yorgunluğumuzu sağaltan bir sürecin başlangıcı oluyor. Çam kokusu eşliğinde hayat dolu öğrencilerin bakışlarına yansıyan memnuniyetle güzel bir kahvaltıdan sonra yola devam ediyoruz.

Gerede’ye doğru yol alırken mutlu anlarımızın yağmurla süslenmesi ve öğrencilerin müziğe eşlik eden sevinçleri düşüyor bu yolculuğun kalbine.  Mengen'e vardığımızda "Aşçıların Diyarına Hoş Geldiniz" tabelaları bizi karşılıyor. Yeşilin farklı tonları arasında Zonguldak Devrek'ten geçerken Batı Karadeniz’in sınırlarını çoktan geçtiğimizin tüm belirtileri kendini hissettiriyor.  Filyos nehrinin yorgun ve kahverengiye bürünmüş halini sol yanımıza alıp Çaycuma'dan geçip Bartın'a girerken, yeni kurulmuş ama hızla gelişen bir şehirde olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Şehir mimarisinin siluetini bozan yüksek binaların olmayışı kent mimarisi konusunda umut veriyor insana.

Her adımda Karadeniz’ e yaklaştığınızın tüm emarelerinin sıralandığı; yeşiliyle, deniziyle, havasıyla Amasra’nın merkezine doğru indiğinizde; keşfedilmeyi bekleyen bu sahil kentin aurası sizi bir duygu sarmalından geçiriyor. Tarih ve doğanın iç içe geçtiği bu sahil kentin yalnızlığını, tarihi yerlerin restorasyonun zayıflığı ve keşfedilmek için biraz daha beklemede kalacağı düşüncesi zihninizi meşgul etse de olumlu yönlerine odaklanmayı daha makul buluyorsunuz.  Tavşan adasıyla, kalesiyle, Sultan Fatih’in ve lalasının heykeli, kiliseden camiye çevrilen Fatih camisi, şapeli ve talihsiz bir kazayla hayatını kaybeden müzisyen Barış Akarsu heykelinin yerleştirildiği park ve şehri bir ay gibi çevreleyen deniziyle keşfedilmeyi bekleyen bu Karadeniz kenti sizi bağrına basıyor. Yeşilin tonlarından süzülen gölgenin kenti sarmaladığı bu küçük yerleşimde bir balıkçı lokantasında sipariş ettiğiniz taze balıklar pişerken Amasra salatası masanızı süslüyor. Yemekten sonra salaş bir kafede yörenin kendine özgü lokumu, karadutla tatlandırılan Osmanlı şerbeti ve ateşte pişen Türk kahvesini deniz esintisi eşliğinde içmenin ayrıcalığını yaşıyorsunuz. Yaşamdan zevk alma ilavesi yapan kahve kırk yılın sınırlarını da aşıp ruhunuzu adeta esir alan bir mutluluk iksirine dönüştürüyor.

Hayatın yavaş aktığı bu sahil kasabasında deniz dalgalarıyla yaşam tarzı senkronize olmuş şekilde zamanı tüketen yeni bir hayatın ipuçlarını sunuyor insana. Denizin bu heyecanını uzun süre seyretmek güzel, ancak zamanının daraldığı haberi geliyor. Meşhur Çekiciler çarşısında hediyelik eşyalardan kenti tanıtan magnetlerden alıp dönüş için toplanma yerine geldiğimizde akşam bulutları başınıza dikilip; "bizi neden bu kadar erken terk ediyorsunuz" alınganlığını asılmış suratlarından anlayabiliyorsunuz. “Yapacak bir şey yok” edasıyla son bir defa tepeden bu sahil kentine bakıp; küçük bir alana sıkışmış, tarihiyle, doğasıyla yarınlara daha güçlü gireceğinin işaretlerini alıyorsunuz.  Ankara’ya dönüş için yol alırken otobüste öğrencilerin müzik eşliğinde günün yorgunluğunu uğurlarken geride yarım güne sığdırdığınız unutulmaz anlar bırakıp başka bir zaman tekrar buraya gelmenin düşünce ağları beliriyor zihninizde. Kente son bir bakış atarken dudaklarımızdan sessiz ama derinden güçlü sözcükler dizini birbirini tamamlıyor:  " Hoşçakal Amasra, yine geleceğiz… “
 

Yorumlar 1
Mehmet balıca 21 Nisan 2025 20:49

memleketin her köşesi ayrı bir güzellik

Yazarın Diğer Yazıları