Yeni dünyanın yeni yaşam formları. Aynı hikâyenin zorunlu kahramanı olmanın sonuçları… Sınırlı bir zaman diliminde her şeyin aynı oranda ve radikal bir şekilde değişmesi… Tüm olup bitenin geride bıraktığı tek bir hikâye. Bu hikâyenin neresindeyiz sorusu…
Evet, bu hikâyenin her yerindeyiz. Çünkü yeni düzenin parçası olmanız için tüm şartlar oluşturulmuş. Belli bir yaşı geçenler bu hızlı değişim ve dönüşüme büyük bir direnç gösterse de sonuç değişmiyor. Kuşaklar arası derinlik ve çatışma artıyor. Her zaman kuşaklar arası çatışmalar olmuştu. Ancak öyle bir çağdayız ki radikal değişikliklere boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Alışkanlıklarımız, yaşam formlarımız ve tüm bunları tamamlayan hikâyeniz yeniden yazılıyor. Direndikçe kaybedişler artıyor. Kendinize göre bir ekosistem kurmak çok zor. Birbirine benzeyen o kadar çok şey yaşanıyor ki hikâyelerimiz farklı olsa da aynı formatın izlerini taşıyor.
Bu sürecin en belirgin tarafı hayatın gerçeklerini sanal dünyada bulmaya çalıştığımız bir dönemi yaşıyoruz. Kendi hikâyemizi oluşturmak gibi bir derdimiz yok artık. Başkalarının hikâyeleriyle yaşam boşluklarını doldurmaya çalışıyoruz. Hazırlanmış, kurgulanmış, sunuma çıkarılmış yeni yaşam standartlarını ve ürünlerini tüketiyoruz. Hem de umarsızca… Yaşam tarzımız, olaylara bakışımız ve düşünce sistematiğimiz artık aynılaştı. Farklı bir yaşam deneyimlemek sıradan insanların elinde alınmış. Her şey profesyonel insanlar tarafından üretilip sunuluyor. Bu nedenle benzerliklerin çok olduğu bir dünyadayız. Bir bakıma türdeş hikâyelerin bir parçası oluvermişiz. Hikâyeler, aynı düşünce sütunları üzerinden inşa ediliyor. Yarınlar esir alınmış. Bu nedenle yarınlar edilgen, mağlup ve mahcup. Bir türlü çerçevenin dışına çıkılamıyor.
Profesyonellerin alan açtığı kadar özgür seçimler yapıyoruz. Standartlaşmış alışkanlıklar, üretim-tüketim ağları daha nice enstrümanlar, blok zincirleri hayatımıza çeki düzen vermekle görevlendirilmiş... Bireyselleşelim derken aynılaştık. Neredeyse aynı paralelde düşünüyoruz. Yapay zekâ bize aynı pratikten çıkan düşünceleri sunuyor. Geleneksel yaşam formları geçerliğini yitirmiş durumda. Alışık olmadığımız; bazen özendirilen bazen de dayatılan hayat şeklinin birer neferi olduk. Aynı amaçla üretilmiş senaryolar ve akımları farkına varmadan birer tüketicisi olduk. Hatta karşı çıktığımız birçok akımın birer parçasıyız. Enjekte edilen yeni düşünce sistemi tek tipleştirilen ve küreselleşmeyi de aşan özelliklere sahip. İnsanlara düşünmemeyi sağlayan bir dönemi yaşıyoruz. Yerel yaşayıp evrensel düşünen çağı da geride bıraktık. Hepimiz evrensel dünyanın halkalarını oluşturan birer birimden ötesi değiliz. Yerellik ise artık çok uzağımızda...
Z kuşağının hayata bakışı ve yaşam standartları daha çok birbirine benziyor. İleride biyografileri yazılsa çok küçük sekmeler dışında herkesin yaşam serüvenleri fazlaca kesişecek. Aynı versiyonlu yazılımlar, aynı modayı takip edenler, medya ve sosyal platformlardaki algoritmaların yönlendirmeleri bizleri bir noktada buluşturup benzer seçimleri yapmaya zorluyor. Nereye kaçarsanız kaçın, nerede durursanız durun mutlaka sizi bulacaktır evrensel dünyanın yeni akımları. Artık kendimize ait olanı değil taklit hayatlar yaşıyoruz. Paket programlar, aynılaşan hikâyeler, benzeşen hayaller ve evrensel beslenme formları… Tüm bunlar bizi nereye götürecek bilmiyorum! Herkes benim gibi merak etmiyordur herhalde…!