Kahraman Türk ordumuzun kuruluş tarihinin, kara kuvvetlerinin temelinin Mete han tarafından M.Ö. 209’da atılmasına ithafen M.Ö. 209 olduğu kamuca kabullenilmiş bir gerçektir. Orduyu, milletin örgütlü bir yapısı kabul ettiğimiz devlete ait saydığımız da daha önce varlığı kesin bir Türk milleti vardır. Bu varlık, katiyen ters yüz edilemez. Mete’den önce de bir devlet geleneğinin varlığı bilinmektedir. Türk devlet başkanlarının unvanı, kadim zamanlarda “Yabgu” idi, sonraki hanedanlarda bu unvan, “kağan ve hakan” kelimelerine tebdil eylemiştir. Dikkat edilirse devletin idaresi, bir hanedana aittir. Bu durum, Teoman yabgudan evvel de böyleydi. Hanedan değiştikçe, devletin adı da hanedandan mülhem değişmiştir. İslamiyet’ten sonraki Türk devletlerinde hanedan değişse de idareye yön veren kaynaklar değişmemiştir. Selçuk isminden, Selçukîler veya Selçuklular şeklinde anılan devlet adı, Osman ismine ithafen de Osmanlılar şeklinde söylenegelmiştir. Bu değişiklikler, hanedan değiştikçe gerçekleşmiştir. Hanedanların değişmesine rağmen devlete yön veren ilkeler esasta değişmemiş, şartlar uygun güncellemeler yapılmıştır. 1876 ve 1908’de kadim kaynaklara bağlı ilkeler, beşerî kararlardan oluşan Kanun-u esasiye tebdil edilmiş, beşerî kararların da oluşması, meclis-i mebusan marifetiyle gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise o zamana kadar devam ettirilen hanedanlık bertaraf edilerek idarenin halk tarafından seçilecek bir zat tarafından deruhte edileceği karara bağlanmıştır. Zaten bu usulün adının “cumhuriyet” olduğu hanedanlık zamanında okutulan ders kitaplarında kayıtlıydı. Milletin oluşturduğu örgütlü yapı(devlet) yaşanılan zamanın şartlarına uygun şekle çevrilemezse beşerî zaafların sonucu muktedir olma vasfını kaybeder.
Cumhuriyet yapılanmasında, devlete son şekli verilmiş ama kadim devletin bağlı olduğu kaynaklardan doğan ilkeleri, güncellenerek beşerî vasfı haiz hale getirilmiştir. Bunu neden söylüyoruz. Şundan, Türk ordusunun kuruluş tarihini M.Ö. 209 kabul ediyoruz ama devletin kuruluş tarihini söylemiyoruz. Cumhuriyetin ilanı, aslında bir devletin doğuşunun olayı değil, kadim ve berdevam bir devletin rejiminin değiştiği tarihtir. Devletin kuruluş tarihini, M.Ö. 209’da başlatırsak ki başlıyor, buna göre TSK’nin yaşı, 2324’tür, o zaman da mevcut müesseselerin kadim tarihlerini söylemek lazım. Jandarma teşkilatımızın kuruluş yılını örnek verelim. Güncel anlamda, jandarma teşkilatımızın kuruluşunda, adı ve senesi şöyledir. 1826’da Yeniçeri ocağı kapatılınca, ihtiyaca mebni bir kolluk kuvvetinin kurulması gerekmiş, peşinden “Asâkir-i Muntazâma-i Hassa” kurulmuş, peşinden de 1839 Tanzimat Fermanı ile kurumlaşan Asâkir-i Zaptiye, jandarma teşkilatımızın öncüsü kabul edilmiştir.
Jandarma teşkilatımızın bugünkü anlamda kurulması ise 156 sene önce gerçekleşmiş, cumhuriyet ise ilan yılını, kuruluş yılı kabul ettiğimizde, 102 yaşındadır.
Ne yaman bir çelişki, Türkiye Cumhuriyeti, 102 yaşında, jandarma teşkilatımız,156 yaşında, TSK, 2234 yaşında. Bunu mukayese edip soracak bir zihniyette öğrenci yetiştirme kapasitemiz hâlâ oluşmadı ama arada biri çıkıp sorgulasa ne sonuçlara ulaşılacak. Hâlâ tarih bilim adamlarımız, bir komisyon kurup da bu hazin çelişkileri bertaraf edecek sonuçları tespit edip çelişkileri niçin sıfırlamazlar?
Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçekten büyük bir devlettir, bunu kabul etmemek ve inanmamak dahası küçümsemek, hain-i vatan olmayı elzem kılar.
Bu büyük devletin büyüklüğünün belirtilerini de ortaya koymak lazımadır.
ABD’nin kuruluşu 4 Temmuz 1776 ‘ya tekabül eder. ABD’nin Son başkanı Donald John Trump (d. 14 Haziran 1946) 47.başkandır. ABD 249 yıl önce kurulmuş, 47. Başkanla yönetiliyor. Ortalama 5,3 yılda bir başkan seçmişler. Aslına bakılırsa bu sayıya bu süre azdır ve sanki bir başkan hazımsızlığı vardır. Bizim son başkanımız Recep Tayyip Erdoğan (d. 26 Şubat 1954, İstanbul) 12. başkanımızdır. Cumhuriyet dönemimizde, başkanların ortalama idare etme süresi 8,5 senedir. Osmanlı dönemini de aynı usulle eğerlendirdiğimizde tablo şöyledir: 624 sene süren Osmanlı devletimizde 36 başkan idarede ulunmuş, onların ortalama idarede kalma süresi 17,3 senedir. Devletlerde devamlılık esasına itibar edildiğinde ki ediliyor, İlk devletimizden bugüne kadar, hanedanların değişimine bağlı devlet devam etmekle beraber adı hanedanların adıyla yaşamış, Cumhuriyetle hanedanlık sona ermişse de yeni bir devlet teşekkülünden ziyade rejim değişikliği olmuş, devlet devam etmiş, ediyor. Kadim dönemlerdeki mottomuz, “Devlet-i ebed müddet” iken Türkiye Cumhuriyeti’nde bu motto manaca değişmemiş seslendirilmesinde bir değişikliğe gidilmiş, “Türkiye Cumhuriyeti, ilel-ebed payidar kalacaktır.” buyrulmuş. Anlamlar karşılaştırıldığında, netice aynı. Madem ki devletlerimiz 16 yıldızla işaretleniyor, gerçi ben 138 devlet kurduğumuzu bir yerde okumuş biriyim, 16 kabul etsek bile bu devletlerin, başkanlık unvanlarını, yabgu, kağan, han, kabul etsek de sonuçta başkandırlar. Onların zamanında cumhur yok muydu? Vardı elbet. Onlar da başkan idiler. O başkanların sayısına, 12 cumhurbaşkanının ilavesiyle Büyük Türk milletinin idaresine hizmette bulunmuş bütün devlet başkanlarımızın sayısını bilir ve hak ederek övünmez miyiz? Sadece Osmanlıyı saysak son devlet başkanımız 48. Başkan sıfatını haiz olacak. Büyük Türk Milletinin başında bulunmuşların toplam sayısını günlük ifade edebiliriz, büyüklüğün şanından sayarız. Selçuklu ve kadim hanedanlıkların başkan sayılarını, Teoman Yabgudan beri, sayılarını güncellersek gerçekten ne kadar büyük devlet olduğumuzu belirtmiş oluruz. Bunun külfeti yanında, nimeti elbette olacaktır. Menderes döneminden beri “Büyük Türkiye” mottosu dillerde pelesenk idi fakat bir eseri gözükmüyordu. Şimdilerde büyüklüğümüze dair sözlerin arkası boş gözükmüyor. Bütün bunların daha kuvvetli devamına ihtiyaç olduğunun bilinmesini isterim. Bu büyüklüğün elbet külfeti olacak, İnşallah, nimetine de gar oluruz.
Türk Tarih kurumu, hiç vakit kaybetmeden, başlangıcından günümüze büyük Türk milletine hizmette bulunmuş ne kadar devlet başkanı varsa tespit edip albümleriyle birlikte yayımlayıp ders kitaplarımıza aktarılmasına medar olmalıdır. Bunu tarihçiler yapmayacak da benim gibi duygusallıkla dolu insanlar mı yapacak. Biz milletimize karşı sevgimizi böylece izhar etmeye devam ediyorum. Daha önceki bazı yazılarımda da belirttiğim gibi tekrar ediyorum, Düşünmek için maaş alanların bulunduğu bu güzel vatanımızda bizler bedava düşünmeye devam edeceğiz
Şakir Albayrak, 16.08.2025,21.25, Çekmeköy
Yazarın Diğer Yazıları
Büyük Devlet Olmanın Nimet Ve Külfetleri
19 Ağustos 2025 12:21Adile Sultan Tesislerinin Ataşehir Dudullu Kavşağı Trafik Işıklarına Kavuşuyor
24 Haziran 2025 21:27Ev Kiralarının Miktarının Tespitinde Miyarlar Neler Olmalıdır?
19 Haziran 2025 18:04Gazze’de Yaşanan Soykırım Suçu, Dünyada İlk Kez Türkiye Tarafından Tescil Ettirildi
03 Haziran 2025 23:09İBB’de Hizmet Üreten Halk Otobüslerinin Grevine Dair
22 Mayıs 2025 22:36