Bu kadar afra-tafra, hayalî sözler ve umut tacirliğiyle millet bu kadar oyalanır mı?
PKK, “fesih” kararını verdik derken, şımarık tavırlarla “biz kazandık” diye zafer kazanmış havasına girmiş, tehditlerini savurmaya devam etmekte ve parmak sallamakla birlikte iftiralarını sıralamış bulunmaktadır.
“Soykırım” yapıldı iftirasını atmakta… Oysa, Kürtlere soykırımı yapan PKK’dır. Apo’dan “tavuklarını dahi öldürün” talimatını alan PKK’lı cani teröristler Kürtlerin bebeklerini dahi öldürdüler. Doğuyu harabeye çevirdiler.
“Lozan ve 1924 Anayasasına karşı biz silahlı mücadeleyi başlattık.” dediklerine göre, doğrusu bu beyanda bulunmakla; PKK’nın emperyalist güçler tarafından kurulmuş bir terör örgütü olduğunu kendileri itiraf ediyor. “Biz, aslında Türkiye'nin varlığına karşı mücadele verdik” beyanıyla varoluş sebeplerini açıklamışlardır.
Bu söyledikleri doğrudur. Zira, bütün dünyada varlığını sürdüren Müslümanlara ait bir-iki tane Millî/Ulus Devlet kalmıştır. Emperyalist Siyonistlerden ve Haçlılardan aldıkları emirlerle halkı Müslüman olan bu millî devletlerin başında gelen Türkiye’nin varlığına son vermek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Dolayısıyla, PKK Lozan’a karşı çıkmaktadır. Peki, Lozan Antlaşması’nın Kürtlere zararı var mıdır?!.. Kurtuluş Savaşı; Türk milletinin emperyalizmin hayasız işgaline karşı verdiği, dünyanın en şerefli ve en haklı istiklal mücadelesi olarak kabul edilen savaştır. Emperyalizme karşı savaşan milletlerin model aldığı bağımsızlık savaşıdır. Bu gerçek, 1979 yılında Unesco tarafından oybirliğiyle kabul edilmiştir.
1921 Anayasası’ndan söz ediyorlar, 1921 Anayasası’nın Kürtlerle ne alakası var ki?.. 1921 Anayasası’nda Kürtlerle ilgili madde yok!.. Yalnızca, Kurtuluş Savaşı zamanında merkezi yönetim henüz yeterince oluşmadığı için taşrada yetki mahallî yönetimlere verilmişti.
Barış böyle mi olur? Barış isteyenlerin tutumu böyle olmaz ki!..
93 Harbi’nde (1877-1878) çok ağır yenilgiye uğradık, 120 bin askerimiz şehit oldu ve Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldi. Ruslar, Osmanlı Devleti ile Ayastefanos Antlaşması’nı imzalarken savaş galibi olmalarına rağmen bu kadar ağır şartları koşmadılar. Böyle ağır taleplerde bulunmadılar.
Günümüz Avrupası’nda ağlarını ören PKK 200 kadar ticarî şirketle aktif olarak faaliyette bulunmaktadır. PKK’nın uyuşturucu ticaretinden elde ettiği yıllık gelir 95 milyar dolardır. Terör/uyuşturucu balonlarının bu kârlı işten vazgeçmesi mümkün müdür? Asla…
PKK’nın istekleri yeni değildir. Sevr Anlaşmasında dayatılan ağır şartların birebir aynısıdır. Bu şartları kabul etmek Türk milletinin intiharı demektir.
Bu hususta tereddüdü olan varsa, PKK’lı Duran Kalkan’ın dünkü açıklamalarına bakabilir!.. Tamamen saçmalık…
“Ulus Devletçi Sosyaliz yenilgiye; Demokratik Toplum Sosyalizmi zafere götürür.” Ne yazık ki böyle dogmatik, tutarsız yargılarla konuşanlar, Kürt temsilcisi gösteriliyor. Sosyalizm ve Kürtler!... Sosyalizm Kürtlere mi kaldı?..
Başta Tülay Hatinoğlu olmak üzere PKK adına konuşanlar sözünü esirgemiyor, gayet dobra ve açık konuşuyorlar.
Bu gidişat; Türkiye'nin intihardır, ulus devlet olmaktan vazgeçerek, etnik temelde ayrışarak parçalanması ve yok olmasıdır.
