Şerif BUDAK       Eğitim Bilim Uzm. Eğitim Müfettişi

HİKMET TEKİN'İN ŞAHADETİ VE DOĞU ANADOLU

Şerif BUDAK Eğitim Bilim Uzm. Eğitim Müfettişi

Bingöl Belediye Başkanı Hikmet TEKİN, kardeşi Ahmet TEKİN ve annesi ile birlikte 46 yıl önce şahit edildi.  Hikmet Tekin; 12 Ağustos 1979 yılı Ramazan ayında, ablasının iftar davetine gittiği Genç İlçesi’nden Bingöl'e dönerken terör örgütlerinin akşam pusu kurularak düzenledikleri suikast sonucu kendisiyle birlikte annesi ve kardeşi Ahmet Hamdi Tekin şehit edildi. Yeğeni Mithat ve teyzesi oğlu Niyazi ise sağ kurtulabildiler.  Henüz 6 yaşında olan ve yaşadığı ağır psikolojik travma sonucu felç olan yeğeni Selma Dopdoğru olaydan 41 sene sonra (2023) vefat etti. Olay sırasında arabanın içinde ninesinin yanında oturan Selma ölünceye kadar hiç konuşamadı…   Çok sayıda otomatik silahın kullanıldığı pusuda Hikmet ile Ahmet Tekin kardeşler anneleriyle birlikte arabanın içinde şehit düştüler.  27 yaşında Bingöl Belediye Başkanlığını kazanan Hikmet vefat ettiğinde 29 yaşındaydı. Kardeşi Ahmet Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatından yeni mezun olmuş ve Dışişleri Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanmıştı, fakat sonucu/başarılı olduğunu öğrenmeden vefat etti. Hem Hikmet hem de Ahmet ikisi de Hacettepe Üniversitesi mezunu, genç ve her ikisi de bekârdı.  Hikmet Tekin, Hacettepe Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra vatan görevini (askerliğini) yaptı. İstanbul Atatürk Site Öğrenci Yurdu ve Elâzığ Fırat Üniversitesi öğrenci yurdunda bir süre yöneticilik yaptıktan sonra 1977 yılında 27 yaşında Bingöl Belediye Başkanlığı seçimini kazandı.    Öğrencilik yıllarında Ülkücü gençlerin liderliğini ve Ankara Site Öğrenci Yurdu başkanlığını yapan Hikmet TEKİN, Allah’ın bahşettiği üstün cesaret sahibi ve teşkilatçılıkta çok yetenekliydi…  Bingöl Belediye Başkanlığı görevine başladıktan bir süre sonra ziyaretine gelen misafirlerinin arabasını yaktılar ve başlattıkları saldırıları durmadan sürdürdüler.   Hikmet, yüreği memleket ve insan sevgisiyle dolu bir insandı. Canına kastedenlere bile iyilikle karşılık verebiliyordu.  26 Ekim 1978 tarihinde yapılan silahlı saldırıda Hikmet Tekin ağır yaralandı. Ankara Tıp Fakültesi Hastanesinde yapılan ameliyatta dalağı alındı. Hastaneden çıkıp göreve başlamıştı.  O zaman genç arkadaşlar, “Seni ağır yaraladılar, ölümden döndün, bunun intikamını alalım.” diyorlar. Ve hatta “başka şehirlerden bu işe hazır olan adamlar var, senden izin bekliyoruz.” dediklerinde, Merhum Hikmet’in tepkisi çok sert olur:  “Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?.. İki kurşun yedik diye memleketimiz Bingöl’ün huzurunu mu bozacağız, öyle şey asla olmaz!..” demiştir.  Hikmet Tekin; hoşgörüsüyle tıpkı, efsanevî yardımsever bir insan olan MHP Ağrı İl Başkanı Merhum Hacı Mustafa Kılıçarslan’la ruh ikiziymiş gibi bir duruş göstermişti. Hacı Mustafa da bir insanın anlamakta zorlandığı üstün meziyetleri olan çok erdemli bir insandı.   Gençler Hacı Mustafa’ya diyorlar ki, “Orhan, seni vurur, çaresine bakalım!..”  Hacı Mustafa “Hayır, yanılıyorsunuz, Orhan bana kıymaz.” der. Orhan dedikleri Ağrı Belediye başkanı… Sonra emsalleri olan yaşıtlarına diyor ki: “Gençlerin bildiğini ben bilmez miyim?.. Çok iyi biliyorum ki, Orhan beni öldürür. Lakin, Orhan akrabamdır ve onu ben okuttum. Orhan öldürülürse diyecekler ki; Hacı Mustafa, büyüttüğü yetim akrabasını öldürdü. Ben kendi ölümümü, böyle bir töhmet altında kalmaya tercih ederim...”    Merhum Hacı Mustafa Kılıçarslan’ın şahadetinden sonra MHP Ağrı İl Başkanı olan İsa ERASRLAN’I da şehit ettiler. İsa ERASRLAN, fakir fukaraya yardım etmekte Hacı Mustafa Kılıçarslan’la yarışan hayırsever ve zengin bir insandı…  Yalnız Bingöl ve Ağrı mı? Hayır, bütün doğuda aynı tahammülsüzlük ve şiddet hadisleri yaşandı. Muş’ta Adnan YÜZGÜL Zengök Otelinden çıkan silahlı dört kişi tarafından şehit edildi, bir ay sonra amcası… Adıyaman’da Merkez İlçe Başkanı Nakıbooğlu, Gaziantep’te İl Başkanı Mehmet ÇAPAR, Şanlıurfa’da Rahmetli Fehmi ve Malatya’da Belediye Başkanı efsanevi insan Hamit FENDOĞLU gelini ve torunu ile birlikte şehit edildi. Saymakla bitmez… Bunlar, sadece birkaçı…   Başbakan Yardımcısı Alparslan TÜRKEŞ, Tarım ve Toprak Reformuyla maraba, toraksız çiftçileri, ırgatlık yaptıkları toprağın sahibi yapmaya çalışıyordu. Toprak ağaları aldattıkları garibanları, Diyarbakır’da 1975 yılında Türkeş’in karşısına çıkardılar, olaylar oldu…      Doğuda hayatlarını ortaya koyarak mücadele edenler çok zeki ve de çok fedakâr insanlardı. 1970’li yıllardaki MHP İl başkanlığının kendilerine kazandıracağı maddi bir gelir, bir imkân veya ikbal yoktu. Sırf Türkiye’ye yönelik tehlikeleri önlemek amacıyla canlarından oldular.      Merhum Hikmet’in başarısını sindiremeyen ve fikirle karşısına çıkabilme cesaretini gösteremeyenler Reis Hikmet Tekin’i şehit ettiler.  Belediye Başkanlığını kazandıktan sonra Merhum Hikmet’e yönelik tehditler yoğunlaştı, tehditleri silahlı saldırılar takip etti. İlk saldırıda evi otomatik silahlarla taranmış, yaralanan olmamıştı. 26 Ekim 1978 tarihinde gerçekleşen ikinci silahlı saldırıda Hikmet Tekin şoförü Hayri ile birlikte ağır yaralandı. Önce Bingöl Devlet Hastanesine, oradan da Elâzığ Devlet Hastanesine kaldırıldı; Elazığ’da ameliyata alındı, ancak ameliyat sırasında verilen kanın yanlış kan olduğu anlaşılınca bizzat merhum Alparslan Türkeş’in devreye girmesi sonucu özel ambulans uçakla, Ankara Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. O ameliyatta dalağı alındı. Yani, silahlı teröristlerin öldüremediği Hikmet Tekin’i, hastanedeki anarşistler öldürmeye teşebbüs ettiler…  O yıllarda emniyet güçleri PKK'ya önemli yardımlarda bulunmaktan öte PKK ile birlikte ortak eylemler yapıyorlardı. Hatta Bingöl’de görev yapmış amir konumunda olan önemli sayıda emniyet görevlisi 12 Eylül’den sonra DEV-YOL Davasından yargılanmış; terör olaylarına katılmaktan, terör örgütleriyle iş birliği yapmaktan sanık olmuş ve hüküm giymişlerdir.  Terör örgütleriyle iş birliği yapan bir kısım güvenlik görevlileri konusu, bu ülkenin kanamaya devam eden bir yarasıdır. Gerçek olan bu hususun doğruluğu, maalesef Mahkeme kararlarıyla tescil edilmiştir. Hani 2000’li yıllarda “kılcal damarlara kadar sızdılar” denilen yapı; 12 Eylül öncesinde de sızmıştı, fakat başka isim, kılıflarla sızmıştı... Türkiye’de hâlâ toz kondurulmayan kişiler vardır ki, o yıllarda ABD İstihbaratının tepesinde olan Henry Kissinger’ın özel kurslarında yetiştirilmişlerdi. Allah’a şükür, geç de olsa kirli ilişkiler faş oluyor. O yılların pis, kirli işleri Amerika’da yazılan “Votka-Kola” isimli kitapla ifşa oldu.   O zaman ki “kahramanlar” zeytin dallarıyla, güvercinlerle kendilerini yansıtıyorlardı.  Fethullah Gülen’i ise “sevgi, hoşgörü timsali” olarak yutturdular…   PKK'nın kurucuları arasında öğretmenlerim vardı, bizlerle aynı okulda ve hatta aynı sınıfta okuyan öğrenciler vardı. PKK, Kuruluşunu Lice  Fis Ovasında 1978'de ilan ettiği zaman askeri kanat sorumlusu seçtikleri kişi, Ortaokul kısmında okuduğum Bingöl Lisesi’nde öğretmendi.  1978 Yılında benim de öğrencisi olduğum Bingöl Öğretmen Lisesi ve Bingöl Eğitim Enstitüsü’ne Müdür olarak atanan Kazım BABA o yılları aydınlatmaya kâfidir. Şöyle ki:  Kazım Baba; 1994 yılında Hollanda'nın Lahey kentinde ilan edilen Sürgünde Kürdistan Parlamentosu (SKP) üye ve Öcalan'ı yönetim şemasında "Önder' olarak seçen 40 kişilik yürütme konseyinin üyesiydi.     Kazım BABA’nın 1978 yılında, öğretmen yetiştiren bir okula müdür olarak atanması ilginç değil midir?.. Herhalde, böyle Baba bir örnek, konuyu yeterince aydınlatmaya kâfidir.  Ve dahası Kazım’dan 20 gün önce Türk uçağını Bulgaristan’a kaçırmaya teşebbüsten hapis yatmış, 1973 Ecevit- Erbakan Affı “Rahşan Affı” ile ceza evinden çıkmış, Tuncelili bir fizik öğretmeni müdür olarak atanmıştı. Öğretmen Lisesi öğrencilerinin tepkisinden çekindiği için bahçe kapısından dönerek kaçtı. Bir daha okula gelemedi…  Şüphesiz, Hikmet TEKİN'in Merhum annesi, beka aleminde ilk İslam şehidi Hazreti Sümeye'nin arkadaşıdır. Hikmet ve Ahmet her ikisi de çok çok iyi insanlardı. Her ikisi de Cennet gençlerinin Efendisi Hz. Hüseyin’le; samimiyet ve de fedakârlığın abide şahsiyeti olan Musab Bin Umeyr’le arkadaş olmuşlardır.   İnşallah, mekânları Cennet-i Ala’dır.  Hikmet TEKİN'İN mezarının da bulunduğu Yukarı Yenibaşlar Köyü,  1.Dünya Savaşı’nda ÇAPAKÇUR (Bingöl) CEPHESİ Savaşlarının yapıldığı yere/alana 8 - 9 kilometre mesafededir. O günlerin ulaşım şartlarında Türk ordusu Çanakkale’den geç yetişebilmiştir. Bingöl halkı uzun süre Rus ordusuyla savaşmış, Rus ordusunu durdurmuş ve hatta geri püskürtmüştür.  Art niyetli birileri sosyal medyada yazıyor: "Rus ordusu geldi, Rusya'da ihtilal olunca kendileri çekilip gittiler." Evet, çekilip gittiler. Fakat, Bingöl Cephesinde tam 18 ay savaştıktan sonra ve de tam 30 bin Rus askeri Bingöl topraklarına gömüldükten sonra gittiler. Şimdi, bu toprağa gömülenlerin intikamını almak için bu olayları yapmış olmasınlar mı?..        Şerif BUDAK

Yazarın Diğer Yazıları