Eski İl Milli Eğitim Müdürüm Osmanlı Devleti'nin Eğitimi hakkında aşağıdaki değerli bilgileri paylaşmış:
Evkaf Nazırı Ürgüplü Hayri Efendi, 1912’de Mebusan Meclisi’nde kendi Bakanlığına bağlı Medreselere yaptığı yatırımları ve milletin çocuklarını “mutlaka medreselere yazdırması” gerektiği mealindeki çok değerli nutkunu verdikten sonra, çocukları Ahmet Hakkı ile Ali Suat’ı yüklüce ilk iki taksidini yatırıp yatılı olarak “İngiliz okuluna” yazdırdığını anlatır anılarında...
İngiliz mektebine emanet ettiği oğlu Suat Hayri Ürgüplü 1965’te kısa bir dönem başbakanlık yapmıştır.
Osmanlı Devleti devşirmeler için çağın modern “Devlet Adamı” yetiştirme okulu Enderun Mektepleri'ni icat etmişti.
Ancak Osmanlı Devlet adamları Selçuklu’dan devraldığı ve Fatih ile birlikte çağın en görkemli eğitim kurumlarına dönüştürülen Medreselere hiç bir zaman çocuklarını göndermediler.
Osmanlı hanedanı ve Devlet Adamları çocuklarını ya gayrı Müslüm yabancı mürebbiyelere emanet eder, ya da misyoner okullarına gönderirlerdi.
Ancak!.. Kurtuluş Savaşı'nı veren komutanlar, Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları ve Atatürk’ten bugüne tüm Cumhurbaşkanları ve önemli devlet adamlarının tamamı “Devlet okullarından” mezundular.
Ben de, Eski İl Müdürüme nazire kabilinden Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim hayatını ifade etmek niyetiyle Bizim Hikâyemizi yazdım:
1- Fakir vatandaşların çocuklarını gönderdiği Kenar Mahalle okulları ile yüksek tabakadakilerin mezun oldukları okullar arasındaki fark; hem büyük hem de gittikçe büyüyor. PISA sonuçları bu manidar farklılığı ortaya çıkarmıştır.
2- Diyorlar ki, "İmam Hatip okulları başarılıydı." doğru. Ancak, o başarı okulların GİRDİSİ ile yorumlanabilir. Şöyle ki; önceleri bilhassa en zeki köylü çocukları seçerek ve seçilerek Öğretmen Okulları'na giderdi. Ve Türkiye'de Öğretmen Okulları'nın mezunları en başarılıydı. 1974-1975'te Millî Eğitim Bakanlığı yapan Mustafa Üstündağ'ın müdahaleleriyle (özellikle mezunlarının öğretmenlik hakları alınınca) Öğretmen Okulları sarsıldı. Girdisi değişti, tercih edilemez oldu.
Ayrıca yoğunlaşan terör vatandaşlarda: "Evladım dinsiz olur, teröre karışir/ teröre kurban gider" korkuları çok yükselmişti.
Ondan sonra, zeki köylü çocukları en ehven gördükleri İmam-Hatip Okulları'na yöneldiler. Dolayısıyla başarılar İmam-Hatip Liseleri'nin hanesine yazıldı.
Osmanlı Devleti’nin son döneminde en zeki dar gelirli olanlar Halkalı Baytar Mektebi'nin mezunları idi. Örneğin, Ziya Gökalp ve Mehmet Akif Ersoy... Başka türlü okuma imkânı bulamayanlar Yatılı Halkalı Baytar Mektebi'ne gidiyorlardı. Yani, yine sağlam "girdi" ile elde edilen başarı...
3- İdeolojik bakışla bakmadan eğitim meselemizi ele alırsak, çok şey netleşir. Yalnız, Evkaf Nazırı Ürgüplü Suat Efendi mi?...
Peki, Tanzimat'ta bakanlık yapan Âli Pasa'nın torunu Hasan Âli Yücel'in 1940'larda Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde 2 ayrı Müsteşarlık oluşturmasının sebeplerini anlayabiliyor muyuz?.. Bunu anlarsak birçok şey tam netleşir. Ve de bu çok önemlidir.