Bir çocuk bir hayvana taş atarken siz neredeydiniz? Parkta, sokakta, bahçede savunmasız bir cana saldıran bir çocuğun birkaç metre ötesinde duran anne-babalar, sadece bakıp geçerken aslında neye ortak olduklarının farkında mı?
Bu, yalnızca bir çocuğun öfkesi değil; bir toplumun merhametle olan bağını yitirmesidir. Bir milletin içinden vicdanı törpülenmiş nesillerin yükselmesidir. Ve en acısı da şudur: Şiddete sessiz kalan her ebeveyn, o taşın bir ucunu tutmaktadır.
Bencilliğin Doğurduğu Küçük Zorbalar
Modern hayat, birey olmayı bencillikle karıştırdı. Çocuklar, yalnızca kendini düşünen, "benim konforum", "benim zevkim", "benim alanım" diyerek büyütülüyor. Sınır çizmek yerine istek doyuran, empati yerine benlik pompalayan bir eğitim anlayışı, çocukları adeta küçük tiranlara dönüştürüyor.
Ve bu bencillik, çocuğun kendisinden güçsüz olanı ezmesinde meşruiyet buluyor. Bir sokak köpeğini korkutup kaçırmak, bir kediye taş atmak, eğlenceye dönüşüyor. Çünkü o çocuğa hiçbir zaman “O da bir can. Senin gibi acı çeker, korkar, üzülür.” denmemiş.
Eğitim: Sistem Var, Ama Ruh Yok
Okullarımızda matematik, fen, Türkçe öğretiliyor ama vicdan eğitimi? Şefkat eğitimi? Empati dersi?
Yok. Çünkü sistem, sadece sınavlara insan yetiştiriyor, hayata değil. Hayvanları seven, doğaya saygı duyan bir birey olmanın hayat başarısı olduğu unutulmuş. Öğretmenler iyi niyetle çabalasa da, sistem çocuğu yarış atına çevirmeye mecbur bırakıyor.
Oysa bir çocuğa, "Bu dünya sadece insanlar için yaratılmadı" demek, en az okuma yazma öğretmek kadar önemlidir. İnsan gibi yaşamanın ilk adımı, güçsüz olana zarar vermemeyi öğrenmektir.
Seyirci Kalan Ebeveyn: Suçun Sessiz Ortağı
Çocuklarının hayvana zarar verdiğini gören ama hiçbir uyarıda bulunmayan anne babalar… Siz aslında neyi onaylıyorsunuz? Sessiz kalmak, susarak öğretmek demektir. “Yapabilirsin” demektir.
O çocuğun vicdanı sizden şekil alıyor. Taş atan değil, "Aman canım, çocuk işte" deyip geçiveren sizlersiniz asıl sorun. Bu seyircilik, ileride karşımıza sadece hayvanlara değil, insanlara da şiddet uygulayan bireyler olarak dönecek. Bugün bir kediye tekme atan, yarın sokakta bir arkadaşına yumruk savuracak.
Ve siz o zaman yine “Ama bizim çocuk kötü biri değil” mi diyeceksiniz?
Çözüm: Merhameti Yeniden Hatırlamak
Ebeveynler çocuklarına örnek olmalı. Onlarla birlikte sokaktaki hayvanlara mama bırakmalı, çiçek sulamalı, bir karıncayı bile ezmemeyi öğretmeli.
Eğitim sistemi yeniden yapılandırılmalı. Her okulda empati, doğa ve canlı hakları eğitimi zorunlu hale gelmeli.
Toplum sessiz kalmamalı. Her birey, sokakta bir hayvana eziyet eden bir çocuğu gördüğünde müdahale etmeli, doğruyu göstermeli. Susmak suça ortaktır.
Sonuç: Vicdanlı Nesiller Olmadan Gelecek Karanlıktır
Hayvana taş atan bir çocuğun arkasında, sevgisiz bir ev, eğitimsiz bir sistem ve duyarsız bir toplum vardır. Ve biz susarsak, bu taşlar sadece hayvanlara değil, insanlığa da atılmış olur.
Bir çocuk bir hayvana zarar verdiğinde ona değil, onu oraya getiren dünyaya bakın. Çünkü merhametsizliği çocuk doğmaz; ona bu dünyada biz öğretiriz. Ama tam tersini de biz öğretebiliriz.
Taş atan eller değil, yürekler şekillendirir geleceği. Ve o yüreklere atılacak en kıymetli tohum, sevgidir.