“Olup bitenler çileden çıkarıyor insanı…
Memleket baştanbaşa azapla kıvranıyor,
Yıldan yıla büsbütün allak bullak!...
Bir öncekini aratıyor her geçen yıl
Kargaşıklık var ülkede, yıkımın eşiğindeyiz.
Kapı dışı ettiler adaleti,
Haksızlık kol geziyor hükümet çevrelerinde….” ANKHU
"Hafızayı beşer nisyan ile maluldür.” 4000 yıl önce Mısırlı din adamı tarafından yazılmış olan bu şiir 1972 yılında Talat Sait HALMAN tarafından çevrilmiş ve yayınlanmıştır. Demek ki dört bin yıldır değişen bir şey yok gibi… Oysa ”değişmeyen tek şey değişimdir!” değil mi? Doğrudur ancak bazı şeyler demek ki değişmiyor. Meselâ yönetenler ile yönetilenler arasındaki sorunlar gibi yani!?...
60 yıllık ömrünü tamamlamış bir uçakla 20 yetişmiş vatan evladı, genç subay-asker ne yazık ki şehit olmuştur. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmetler dilerken; felaketler silsilesinin peş peşe geldiği günümüzde; içimiz acıyor, kahroluyoruz ve rahmetler okuyarak temenni ve dileklerde bulunmaktan başka hiçbir şey elimizden de gelmiyor!...
Yaşamak ne demektir? Gerçekten yaşamak, millet olmaktır, vatandaş olmaktır. Adil ve hukuki kurallarda, sevinçte, tasada, kaderde, kültürel değerlerde ortak olmaktır, paylaşmaktır.
Hür iradeyle yaşayıp, başkasının da hür iradesiyle hayat hakkına sahip çıkmaktır. İşte vatandaş olmak, millet olmak budur. Kayıtsızlık; millet olma bilincinden uzak yaşamak asalaklıktır, bencilliktir, korkaklıktır. Kayıtsızlık, değersizliktir.
Oktay Sinanoğlu diyor ki;"Bir milletin bilinci, hafızası teslim alınarak o millet köleleştirilir. O ülke sömürgeleştirilir." "En pahalı yanlış; insanın yaratıcı gücünü emen, ömrünü esarete sürükleyerek yıllarını ve kimliğin çalan; yalan, bühtan, iftira ve algılarla tercihlerimizi yönlendiren siyasi ekonomik, sosyal gibi baskın yönlendirmelerdir dersek abartmış olmayız herhalde!?...
Mavi Zambaklar Ülkesi yazarı; "Milyonlarca halk bedenen, ruhen, vicdanen, fikren ve ahlaken çürüyorsa, çürümeye alışıyorsa; korkuya dayalı saygıdan daha aşağılık bir şey yoktur! " diyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te diyor ki; “Hiçbir millet yoktur ki, ahlâk esaslarına dayanmadan ilerlesin. Ahlak demek, adalet, şecaat, iffet ve hikmet esaslarına dayanır. İstiklâl, istikbal, hürriyet ve her ahlaki şey adaletle kaimdir. Ve hiç bir millet yoktur ki, ahlâk esaslarına dayanmadan ilerlesin!"
Muhammed Raşit Reha' da diyor ki; “Cahil bir topluma isyan eden kişi, körlere yolu aydınlatmak için kendini yakan kişiye benzer! "
Şahin Aydın'da; "Uğruna fedakârlığınız yaptığınız insanlarda bir karşılığınız yoksa; cesaret boşluğa atlamaktır." diyor.
Bizi, nefsin yedi kudretinde yaratan ALLAH' a yemin ederim ki; uğruna mücadele ettiğimiz inanç ve değerlerimizin, namus ve haysiyetimizin, şerefli bir hayatın, Türk Milletinin elinden alınmasına, İslami hüviyetin ayaklar altına alınmasına, köle bir toplum olarak esarete gark edilmesine, terk edilmesine engel olan, dur diyen kişi; ALLAH'ın inayeti ve yardımı ile, ALLAH' ın lütfu keremi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk' tür.
Bugün sahip olduğumuz her şeyi; Hz. Muhammed Mustafa'ya, Çin Seddi'ni aşan Kürşad'a, Alpaslan'a, Fatih Sultan Mehmet'e, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve yüksek karakterli Türklük bilincine sahip ahlaklı vatanseverlere ve Cumhuriyete borçluyuz!... Bütün bunları inkâr eden, yalan, iftira ve bühtan ile toplumu aldatanlara sessiz kalanlar; tarihin tekerrür etmesine ve milletlerin felakete sürüklenmesine de sebep olurlar...
Tarihin tekerrürünü değiştirecek tek kuvvet ahlaki, bilimsel ve milli bir eğitimle mümkündür. Bu görevin neferleri de kuşkusuz öğretmenlerdir. “Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikren, ruhen, vicdanen ve bedenen yüksek seciyeli nesiller yetiştirmenizi ister!” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün benzer bir sözü de; ”Öğretmenler! Cumhuriyet sizden; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister." Şeklindedir.
“Bilmemek, cehaletten, görmemek gafletten, bilip, görüp gereğini yapmamak, HAKK'ın terazisine ihanettir. İhanet; İLAHİ adaleti inkârdır; İnkâr; ALLAH' ın adaletini yok saymaktır. Yok saymak, küfürdür." Saygılarımla.
