Halk Yine Dışlandı

Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı Cezmi Orkun Siyasi Gündemle İlgili Değerlendirmelerde Bulunuyor.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Değerli vatandaşlar, ÇED(Çevresel Etki Değerlendirmesi)’in yönetmelikte geçen tanımı, Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin (ki; Kimya-petrokimya-ilaç ve atıklar, Sanayi tesisleri, Tarım-orman-su ve gıda, Ulaşım-altyapı ve kıyı yapıları, Enerji, Turizm ve konut ile Madencilik Sektörleri) çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesi, projelerin takibi ve kontrolü kapsamındaki çalışmalar olarak yer almaktadır.

ÇED’ in amacı ise; Ekonomik ve sosyal gelişmeye engel  olmaksızın,  çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında koruyarak, yeni proje ve gelişmelerin; çevreye olabilecek sürekli veya geçici olumsuz etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini, ilgili tüm tarafların görüş, kaygı ve önerilerini de dikkate alarak işletme öncesi-esnası ve sonrasını da içine alan bir süreci gerçekleştirmektir.
Ülkemizde ÇED ile ilgili 1993 yılında yapılan ilk düzenlemeyi takiben bugüne kadar 17 kez kısmi, 6 kez de tamamen değiştirilen yönetmelik, bir kez daha 29.07.2022 tarih ve 31907 sayılı resmi gazetede yayımlanarak değiştirildi. Yeni yönetmelik, yöre halkı ve STK’ları tamamen sürecin dışına itmiştir.

2021 yılında Çevre Kanunu'na geçici 3. madde olarak konulan ve çok sayıda büyük projeye ÇED muafiyeti getiren değişiklik AYM tarafından durdurulmuş ve gerekçeli kararı henüz açıklanmamışken, mahkemenin reddettiği maddenin yeniden yönetmeliğe dahil edilmesi AYM’nin kararının bakanlıkça tanınmadığını göstermiştir. Özetle, söz konusu yönetmelik değişikliğinde,
•    Yönetmelikte yer alan ‘halk’ kavramı değiştirilerek konusunda uzman meslek örgütleri ile demokratik kitle örgütleri sürecin dışında bırakıldı. ÇED inceleme alanının sadece projenin yapılacağı yer için değerlendirmesini. , meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerini süreçten çıkarmak suretiyle şirket ile bireyleri baş başa bırakmaktadır. Örneğin proje sahasında yer alan tarım ve sulak alanlar ile arkeolojik alanlardan ÇED raporunda bahsedilmeyecek. Bu yönde verilen bir yargı kararı varsa geçerliği olmayacak.
•    ÇED süreci kapsamında yapılan İDK( inceleme değerlendirme komisyonu) toplantısının online yapılmasına karar verilmesi ile halkın katılımının azalması yanında projeye karşı itirazların engellenmesi ve kayıtlara geçmemesi sistem yöneticisinin inisiyatifinde olacaktır.
•    Toplu konut projelerinde 200 konut ve üzeri ÇED gerekli değildir kararı alınması gerekiyorken, bu sayı 300’e çıkarılarak AKP’nin gözde müteahhitlerine ayrıcalık tanınmıştır.
•    Eski yönetmelikte 200 konut ve üzerindeki TOKİ projelerinde ‘proje tanıtım dosyası' istenirken yeni yönetmelikte 500 konutun altındaki projeler ÇED'den muaf tutulmuş oldu.
•    Karotlu sondajlar ÇED kapsamı dışına çıkarıldı. Erzincan İliç’te Çöpler Altın Madenini işleten firmanın Kemaliye’de yapmak istediği karotlu sondaja ilişkin, çevrecilerin itirazı ile ÇED kararı alınması gerektiğini belirten yerel mahkeme kararının hükmü kalmamıştır. 
•    Yönetmelikte, idare mahkemelerinin verdiği iptal ya da yürütmeyi durdurma kararları, ÇED kararının geçersiz sayılmasını engelleyecek mücbir sebepler arasında gösterildiğinden, Projeden etkilenen birey ve toplulukların bu konudaki başvuru hakkı elinden alınmıştır.
•    Büyük projelerin çevre üzerindeki etkisini değerlendiren raporlar, çevre katliamlarının önünde  büyük engel teşkil ediyordu. Bu düzenleme ile AVM’ler, 100 km ve altı demiryolu projeleri, golf tesisleri, toplu konut projeleri,  boyama tesisleri, orman alanlarının dönüştürülmesi ve yeraltı metro projeleri ÇED kapsamından çıkarılmış oldu.
•    RES (Rüzgar enerji santralleri) çevresel etkisi nedeniyle tribün sayısı üzerinden yapılması gerekirken, güç üzerinden ÇED sürecine karar verilecek. 
•    Akarsu havzaları ile deniz göl ve nehirlerin dip taramaları ÇED'den muaf oldu.
•    ÇED uygulama sınırı Seramik üreten tesislerde 300 bin tona çıkartıldı.
•    10 MWm altındaki HES (Hidroelektrik Enerji santralleri) için ÇED istenmeyecek.

Değerli vatandaşlar, madencilik sektöründen örnek vermek gerekirse, kırma-eleme-yıkama ve cevher hazırlama işlemlerinden en az birini yapan tesisler, ÇED uygulanacak proje olmaktan çıkarılmıştır. Madencilik faaliyetleri yapan bu tesisler; çevre ve insan sağlığını doğrudan etkileyen kimyevi atık, toz ve duman gibi ürünlerin  ÇED sürecine dahil edilmemesi, yeşil kalkınmaya nasıl bir katkı sağlayacağı şaibelidir. Özellikle bu tesislerin mevzuat gereği yasaklanan zeytinlik sahalarda kurulması ve işletilmesi bu düzenlemenin yaratacağı olası zararları tahmin etmek zor olmayacaktır.

Yeni ÇED Yönetmeliğinin çevresel demokrasiye gerçekten bir katkı sunduğunu söyleyebilmek için, özellikle çevresel konularda halkın karar verme süreçlerine katılımı, söz ve karar hakkını garantiye alan düzenlemeleri içermesi gerekir. Ancak, Halkın bu süreçlere dair söyleyeceği sözün, vereceği kararın İdare katında dikkate alınacağına dair bir düzenleme yoktur. Bu değişiklik, mevcut ÇED süreçlerinde haklarının nasıl ihlal edildiğini çok iyi bildiğimiz yurttaşların en önemli destekçileri olan, uzmanlıkları, kampanyaları  ile yöre halkına destek veren dernek, barolar, meslek odaları ve vakıflar gibi önemli tüzel kişi örgütleri ÇED süreçlerinden çıkarılmıştır.
Yönetmeliğin; “Olumlu veya gerekli değildir kararı verilmiş olan ÇED projeleri için …. Engel teşkil edecek; doğal afet, olağanüstü hâl, idari yargı kararları varsa ….” İfadesinde, yargı kararı da mücbir sebepler arasına alınmış. Oysa yargı kararları hiçbir şekilde mücbir sebep kapsamına alınamaz. Çünkü, yargı bir proje hakkında iptal kararı vermiş ise, dava edilen projeye verilen izinlerin hukuka aykırı olduğu sonucu çıkar. Fakat, yeni yönetmelikle, idari yargı süreçlerinin mücbir sebep kabul edilmesi, aslında yatırımcıya hukuk dışı bir güvence verildiğini gösteriyor.
Mevcut AKP yönetiminin bu yönetmelik değişikliği ile amacı, sürdürülebilir yaşam, çevresel demokrasi ve katılım haklarını korumak değil, yandaş-paydaş yatırımcıların önündeki engelleri kaldırmaktır. DOĞRU PARTİ, söz konusu değişiklik ile çevre-doğa ve gelecek kuşakların haklarını ihlal eden bu ve benzeri düzenlemeleri yeniden ele alacak ve yöre insanlarının istekleri doğrultusunda düzenleme yapacaktır. Çevre ve insan sağlığı kırmızı çizgimizdir.
Selam ve Saygılarımla

Cezmi Orkun
DOĞRU PARTİ Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı) 
 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN