Kibirli Padişah - Masal Köşesi

Kibirli Padişah


Az gitmişim, uz gitmişim.Yolda kalmışım taşı kaldırmışım. Uzağa bakmışım dağa dalmışım.
Et yedim ekmek ile.
Süt içtim bal ile,
Çocuk sevdim başı ile,
Ana saydım kızı ile Masal dinledim çağam ile.

Bir varmış bir yokmuş, Dünya dan büyük kendini sanan bir padişah varmış. Padişahın  Hanımı Padişahın bu kadar kendini kibirli, kendini beğenmiş halini hiç sevmezmiş. ''Senden büyük Allah var Padişahım ''dese de Kibirli Padişah dediği dedikmiş.

Halkını hep küçük gören  Kibirli Padişah'ın küçük yaşta yanına aldığı hizmetkarının büyüdüğünü görmek mutluluk vericiymiş. Çünkü onu neredeyse çocukları kadar severmiş . O ne derse aslında yaparmış. Çünkü ülkede neredeyse onun sayesinde fakir aile yokmuş Hep onun fikriyle hareket edermiş. Fakat Padişah mutlu değilmiş. 

Gel zaman git zaman padişah bir gün ondan yine bir fikir almak için yanına gitmiş. Padisah''Ben de evimde çocuklarım ile gülüp eğlenmek istiyorum. Bana yardım edersen dile benden ne dilersin?''demiş. Ama aslında hizmetkarın hep gözü güzeller güzeli padişahın kızı ile evlenmekmiş. Dileği o imiş, ama söyleyemezmiş Padişaha.

Sabah olmuş. Bizim hizmetkar padişahı halktan biri gibi giydirmiş. Derelerden geçirmiş. Soğuk sular içirmiş. Kurt görmüş kaçmış, At görmüş coşmuş, it görmüş şaşmış kalmış.. Çıkınından ekmeğini, zeytinini, peynirini yemiş. Gitmişler gitmişler bir köye gelmişler. Bahçelerin birindeki  ağaçlardaki meyvelerden birini  koparacakmış ki tam elini uzatmış ağaç ''iş olmadan aş olmaz ''demiş. Kuyudan su  içecekmiş ki kuyu dile gelmiş' 'burdan hangi yaşlıya su taşıdın? Duasını al gel.Sonra içersin ''demiş. Yağmur yağmış şimşek çakmış. Sığınacak yer olarak mağara bulmuşlar. Mağara dile gelmiş'' sen kaç evsize ev buldun. Önce ona çare ol ''demiş. Eve varmışlar. Kapının önünde çocukların içeriden kahkahaları geliyormuş. Kapıyı çalmışlar içeri girmişler. Hizmetkar ''size rençber getirdim. Yanlız yemek ,yatacak yer ister. Başka hiçbir şeye gerek yok. Bir hafta kalıp dönecek ''demiş. Uyumuşlar...

Sabah bakmış evin büyükleri ve çocukları birlikte sofrayı hazırlıyorlarmış. Birlikte sofraya oturmuşlar. Birlikte sofrayı topluyorlarmış. Birlikte bahçeye gidiyorlarmış. Orda da birlikte hep çalışıp, birlikte yiyip, birlikte oturup gülüyorlarmış.

Neyse bizim Padişah kısa sürede onlar gibi olmuş. Onlarla kaynaşmış. O kadar çalışmasına rağmen aman bile demiyormuş . Anlamış ailesinde eksik olanı. Birlik beraberlik ile her şeyin üstesinden gelinirmiş meğerse. Yeter ki üzüntüyü, mutluluğu, sevinci paylaşmakmış . Zenginlik ve parayla birlik beraberlik olmuyormuş.

Hizmetkar gelmiş saraya götürecekmiş Padişahı. Padışah olanı biteni anlatmış onlara ve Sarayında birlikte yaşamaları için teklifte bulunmuş bu güzel aileye. Bizim köylü aile kabul etmemiş. Fakat sık sık saraya misafir olacaklarına söz vermişler. 

Eve döndüklerinde Kibirli Padisah'ın kibrinden eser kalmamış. Hizmetkarı çağırmış. Senin benden isteğin neydi? Senin sayende çocuklarım, halkım beni artık Kibirli görmüyor. ''demiş Hizmetkâr ''Güzel kızınıza talibim ''demiş. Kırk gün Kırk gece düğün olmuş. Padişahın torunuyla gülüşleri, halkı ile samimi ve içtenliği tüm ülkelere duyulur olmuş. 
 Gökten üç elma düşmüş biri yazanın başına, diğeri okuyanların başına üçüncüsü ise tüm yüreği naif insanların başına...

Berat BİNGÖLLÜ
OKULÖNCESI ÖĞRETMENİ
ELAZIĞ ANAOKULU


 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
24Eyl

ÇUBUK ALİ

05Ağs

DENİZKESTANESİ.

26Tem

ACIDAN ÖĞÜT

19Nis

Lavanta Çiçeği ve Mutluluk

01Şub

Manolya Kokusu