BU BENİM ÜLKEM Mİ ve BU CANİLER BU AZİZ ÜLKEDE Mİ YETİŞTİ ? - Mehmet GÜLEÇ

BU BENİM ÜLKEM Mİ ve BU CANİLER BU AZİZ ÜLKEDE Mİ YETİŞTİ ?


“Bacasız Sanayi” olarak vasıflandırılan ve bir çok ülkenin kalkınmasının ana kaynağı olan TURİZM’in değerini ve getirisini anlamakta acze düşenler devletimizin ve ülkemizin bu önemli kaynağını ve gayretini muhtelif şekillerde baltalamaktadırlar. Bunu , turisti aptal yerine koyup turiste sattığı malının değerini katlayarak satmak, Milletimizin ve Ülkemizin onurunu ve sicili lekeleyecek hareketlerin içinde olmak, saygısızca davranmak…gibi.
 
Bu; bize, kültürümüze ve değerlerimize ters düşen hareketler yetmezmiş gibi, bu güzel ülkede son yıllarda bütün dünya medyasına flaş haber olmasına sebebiyet veren vahşîce cinayetler, çok çirkin ve alçakça katliamlar sökün etmeye başladı. Türkiye Devletini çökertmek isteyen düşmanlarımızın tümü bir araya gelse, bu nerede ve nasıl yetiştiğini anlamakta müşkülat çektiğim gözü dönmüş canîler kadar başarılı olamazlar.
Bu nasıl bir ruh hali ve bu nasıl bir küçükten de küçük yani haşhaş tanesi kadar bir beyin ki ; kestirme, kolay ve basit kazanma adına ülkemize gelmiş; insanlığımıza, insafımıza ve merhametimize sığınmış 65 yaşın üzerindeki bir bayanı üç beş kuruşuna tamah ederek canîce katlediyor ve en yakındaki ormanlık alana gömüyor. (Antalya -2010)
 
Bu nasıl bir alçaklık ki ; bütün dünyayı bisikleti ile gezmeye çıkmış ve yolunun çoğunu bitirmiş , bu arada ülkemize de gelmiş, fakat ; gözü dönmüş nasipsiz bir canî , İzmit-Yalova arasındaki tenha bir alanda bu iyi niyetli ve masum insanı yine üç-beş kuruşuna tamah edip katlederek oralarda bir yere gömüyor. Onca diyardan ve ülkelerden geç fakat Türkiye’ye gelince kafanız taşla ezilerek öldürül. Bu ne büyük bir bahtı karalık Yâ Rabbî ! Hem, o zavallı ölen için ve hem de benim misafirperverlik kültürü ve medeniyetinde dünyada eşi emsali olmayan milletim ve Ülke’m için… (2011-İzmit-Yalova arasındaki çalılıklar içinde)
 
Bir bayan, 15 bin km uzaktaki ülkesinden ücretsiz izin alarak aklında öldürülme, kaçırılma yada tecavüze uğrama gibi korkunç ve ürkütücü duygulardan azâde bir şekilde ülkemize geliyor ve fakat kafası sert bir cisimle kırılarak bir sur dibine bırakılıyor. (Son birkaç hafta içinde)
 
Burada, son birkaç yıl içinde vuku’ bulmuş olanlardan sadece birkaç örnekleme aldım. Ve bu korkunç cinayetler maalesef benim ülkemde oluyor. Her ne kadar biz duymadıysak da mutlaka başka ülkelerde de oluyor olabilir.Fakat bu sıklıkta ve bu boyutta olsaydı duymamız gerekirdi. Ve sadece bu birkaç örneğe bakarak bu cinayetleri ve canîlikleri yapanları büyüten, yetiştiren, okutan nasıl bir aile, nasıl bir eğitim ve nasıl bir çevre ki; bu nasipsizlere bu küçültücü ve bu çirkin eylemleri yapar hale getirmeyi başarmış ? Bu arada; Medyamızın bu korkunç ve aşağılatıcı haberleri , dizi film gibi veriş tarzı apayrı bir yara. Bir irade, kendi ayağına ancak bu kadar acımasızca ateş edebilir . Zira ; uyuyan düşman, bangır bangır teneke çalarak ancak bu kadar güzel uyandırılabilir. Devlet ve ilgili bakanlık, Ülkemizin katrilyonlarca Lira tutarında reklamını yapsa, dost olmayan uluslararası medyayı dahi sorumsuzluktan yana geride bırakan kendi medyamızın haber veriş şekliyle boşuna gayret ve israf yapmış durumuna düşmüştür, düşecektir.
 
Yabancı tüccarların : “En emîn memleketler ” ve “ Kervanların bir baştan bir başa korkusuzca gideceği diyarlar ülkesi..” diye tarif edilen bu aziz ülke benim ülkem idi. Yeniçeri Ocağının bozulmasından itibaren ve Celâlî İsyanları ile birlikte Allah korkusu, adalet kaygısı, helali gözetme… gibi insanı yücelten fazîlet duyguları hızla seviye kaybetmeye başladı. Bu hızlı irtifa kaybı özellikle son 20 yıldır daha da hızlandı. Bu durumu tetikleyen en önemli amil ise , 1993 yılında değiştirilen ve gûyâ “çağdaşlaştırılan” Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu (CMUK) ve CEZA KANUNlarımızın etkisizleştirilmesi olmuştur.
 
Biz, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün ihlalini, işkenceyi ve masumun maduriyetini elbette ve asla istemeyiz. Velâkin ; adeta suçluyu taltif eden ve kollayan MUHAKEME USULünü de hiç istemeyiz ve istememeliyiz. Özellikle son 20 yıldır, suç makinası haline gelmişlerin, 80 adet suç dosyası olduğu halde ön kapıdan girip arka kapıdan çıkmalarının asıl sebebi işte budur !
Hemen her yıl yapılan düzenlemelere rağmen, adeta suça teşvik eder hale getirilerek eskisinden daha da müeyyide fakiri haline getirilen CEZA HUKUKU neden caydırıcı hale getirilmez; anlaşılır gibi değil…Bazen diyorum ki; “ Acaba bizim sezemediğimiz bir proğram mı uygulanıyor ? ” Fakat her ne yapılacaksa artık yapılmalı ve bizim adımızla anılan bu canîler cezadan korkar hale gelmelidirler. Çünkü; bunların aramızda ve coğrafyamızda dolaşmaları artık tamiri mümkün olamayacak kadar hem ülkemizi , hem Milletimizi, ve hem de şanlı medeniyetimizi çok yıpratmıştır ve yıpratmaktadır.
 
Herkese mehabet, saygı , selam ve dua ile…

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!