Zor Zamanlar - Recep ÖREK

Zor Zamanlar


İnsanlık tarihi zor zamanlarda doludur. Tarihsel süreçte bazen insan hatalarından kaynaklı bazen de başka saiklerden dolayı dünyada sorunlar yumağı yaşanmıştır. Can ve mal güvenliğini tehdit eden bu sorunlar zaman zaman insanları çaresiz bırakmıştır/bırakmaktadır. Özellikle küresel düzeydeki olumsuzluklar tüm insanlığı etkiliyor. Bu yazının başlığını koyarken bilinçaltında atfettiğim anlam; küresel ölçekteki sorunlara vurgu yapmaktı. Yazıyı bu minval üzerine konumlandırmaya çalıştım. Ancak lokal düzeydeki sorunlar dünyanın geri kalan kısmını da zaman zaman etkileyebilmektedir.  Çünkü eskiye göre daha etkileşimli bir dünya var. Bu etkileşimin dünya ölçeğine yansıması daha çabuk, daha küresel bir nitelik ve nicelik kazanmıştır. 

Yazı başlığıma mülhem olan ve 19.yüzyılda sanayileşmenin sonucu olarak geniş yığınların sanayi devrimi sırasında çektiği acıları ve yoksulluğu gerçekçi bir bakışla anlattığı romanlarıyla tanınan 19. yüzyılın önemli İngiliz yazarlarından Charles Dickens, Zor Zamanlar adlı romanında Coketown kasabasındaki insanların buruk yaşamını anlatır. İnsanlar bu dönemde işsiz kalmış ve çok sıkıntı yaşamışlardır. Yaşananlar, günümüze göre daha bölgesel olmasına rağmen etkisi büyük olmuştur. Günümüzdeki sorunlar ise daha küreseldir. Hatta lokal gelişmeler kısa sürede dünyanın büyük bir kısmına sirayet etmektedir. Çünkü ekonomik, sosyal, kültürel ve teknoloji transfer ağları ile çevrelenmiş bir gezegende yaşıyoruz artık. Yakın zamanda Süveyş kanalında 400 metre uzunluğundaki Ever Given adlı konteyner yük gemisinin kanala çapraz şekilde oturması Kızıldeniz ile Akdeniz arasındaki deniz ulaşımının durmasına sebebiyet verdi. Doğal olarak bu durum dünya ülkelerinin hatırı sayılır bir kısmını etkiledi.

Etkisini halen yaşadığımız başka çarpıcı bir örnek ise geçen yıl kısa sürede kendimizi içinde bulduğumuz Covid-19 salgının Çin'den çıkıp tüm dünyayı etkisi altına alması. Son 80 yıldır insanlık böyle bir süreci yaşamadı. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgının halen kesin bir tedavisi yok ve dünya adeta bir kâbusu yaşıyor. Bu da yüzyılımızın en önemli “zor zamanlar” olaylarından birisi olarak tarih sayfalarındaki yerini alıyor.

İnsanlık; savaşlar, kıtlıklar, salgınlar ve çeşitli doğa olaylarıyla her zaman boğuşmuştur. Ancak son yüzyılın ikinci yarısında sorunların şekli ve etkilediği kesimler değişim göstermiştir. Savaşlar bölgesel olsa da etkileri küresel olmuştur. Bilimsel ve teknolojik üstünlüğe sahip olan ülkeler bu güçlerini diğer ülkeler üzerinde adeta bir baskı aracına dönüştürmüşlerdir. Bu da dünyanın yaşam endeksini gelişmemiş ülkeler aleyhine ekonomik ve sosyal anlamda fazlaca bozmuştur. Sorunlar ister insan hatalarından kaynaklansın ister doğadan kaynaklansın eskiye göre etkilenmeler bağlamında adaletsizlik skalası dezavantajlı toplumlar aleyhine daha çok artmıştır. Şu anda salgın dolayısıyla tedaviye ve aşıya ulaşma konusunda gelişmemiş ülkelere bakmak yeterli olacaktır. 

Ayrıca farklı zamanlarda doğmak bile zor zamanları yaşama konusunda belirleyici olabilmektedir. Örneğin 1900’lü yılların başında Almanya'da dünyaya gelen kişiler şansızdır. Almanya,  1915-1945 yılları arasında çok acı çekmiş, dikta rejimi ile yönetilmiş ve dünya savaşlarının merkezi olmuştur. Ancak 1945' lerde Almanya'da doğan kişiler daha şanslıdır. Almanya bu tarihten sonra refah ve barış dönemini yaşamıştır. Ülkeler ve toplumlar ölçeğinde bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Zamanın ruhu dedikleri şey bu olsa gerek.

Bazen de umulmadık zamanlarda farklı gelişmelerle karşılaşabiliyoruz. Özellikle 2000 yılından sonra doğanlar ve Z kuşağı diye adlandırılan yaş grubu şanslı nesil olarak tanımlanıyordu. Ekonomik, sosyal ve teknolojik olarak altın çağını belki de yaşıyorlardı. Ancak 2020 yılında dünyayı saran pandemi o yaş grubunu daha çok etkiledi. Belki sağlık olarak çok etkilenmediler ama hareket alanları daraldı. Eğitim konusunda özellikle zorlu bir dönem yaşadılar ve yaşıyorlar. Mobilitelerinin en yüksek olduğu bu dönemde zamanlarının büyük bir kısmını evlerinde dijital aygıtlar karşısında geçiriyorlar. Alışkanlıkların şekillendiği bu dönemi farklı yaşıyorlar. Sosyal ilişkilerin gelişmesi gereken bu dönemi yeterince yaşamadılar. Ekran bağımlılığı çok arttı. Bunun toplumsal ve bireysel bazda istenmeyen sonuçlarını sonraki yıllarda daha çok hissedeceğini düşünüyorum.

İnsanoğlunun hayat yolculuğunda “gelecek daha iyi olacaktır iyimserliği“ zaman zaman sekteye uğrayabiliyor. Bu süreçleri  " zor zamanlar" diye tanımlamak, sorunları maalesef çözmüyor, bir şeyleri değiştirmek gerekir. Öncelikle proaktif önlemler alarak oluşabilecek olumsuzlukları daha az hasarla atlamanın yolları aranmalı. Ayrıca küresel ölçekte kendi öz kaynaklarını verimli kullanan ülkeler bir adım öne çıkıyor. Bu nedenle ülke olarak beşeri ve maddi kaynakları uygun bir şekilde kullanıp üretim enstrümanlarına ne kadar yatırım yaparsak o kadar başarılı oluruz. Çünkü dünyanın geldiği nokta küresel olsa da sorunlar yerelde çözmeyle ancak anlam kazanabiliyor. İsmini hatırlayamadığım bir düşünürün dediği gibi; “evrensel düşünüp yerel yaşamak” gerekir. 

Zor zamanlar, çok boyutlu bileşeni olan ve sebep- sonuçları çeşitlilik gösteren süreçler dizisidir. Bu yazının sınırlarını da aşacak boyuttadır. Herkes üzerine düşeni yaparak bu süreçler en az hasarla atlatabilir. Sorunu çözmenin en kestirme yolu bu olsa gerek...
 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
19Nis

KÜTÜPHANEM DAĞILIRKEN

28Şub
21Şub

5 Milyon Kişi Neden Yalnız?

02Şub

Bir Gecede Kaybedilen Yarınlar

10Ara

PISA Neden Önemli?