Ülkücü Şehit 'Melih Kunter' Belgeseli

Onlar, vatan sevmenin ustalarıydı.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Elazığ Ülkü Ocakları Başkanlığı tarafından, 4 Eylül 1976 tarihinde ilimizde komünist militanlar tarafından katledilen Ülkücü camianın ilk şehidi Melih KUNTER’in 39. Ölüm yıl dönümü münasebetiyle bir belgesel film hazırlandı.


Çok Değerli Şehit Aileleri, Sayın Milletvekilim, Sayın MHP Elazığ İl Başkanım, Sayın Malatya Ülkü Ocakları Başkanım, Sayın MHP Merkez İlçe Başkanım, İlçelerimizden Gelen Değerli Teşkilat Başkanlarım, Sayın MHP Elazığ Kadın Kolları Başkanım, Kamusen’e Bağlı Sendikaların Değerli Temsilcileri,  Ülkücü İşçiler Derneği’nin, Ülkü Tek’in ve Türkav’ın Çok Değerli Başkanları ve Temsilcileri Sivil Toplum Kuruluşlarının Değerli Temsilcileri Teşkilatımızın Herhangi Bir Kademesinde Geçmişte ya da Günümüzde Görev Yapan Değerli Ülküdaşlarım, Kıymetli Basın Mensupları, Saygıdeğer Misafirler..


Harput’ta Bir Yiğit, İlk Şehit Melih Kunter İsimli Belgeselimizin Galasına Hepiniz Hoşgeldiniz, Şeref Getirdiniz.
Öncelikle Bu Belgeselin Vücut Bulmasına Kaktı Sunan Herkese; Ama Özellikle Eski Konsey Başkanımız Mevcut Ocak Yöneticimiz Buğra Aydoğmuş ve Son 10 Gündür Günde  Yaklaşık 7-8 Saat Mesai Yaparak Bu Çalışmaya En Çok Katkıyı Sunan Yiğit Dostumuz Ceyhun Gül’e Bizatihi Teşekkür Etmek İstiyorum. Sağ Olsunlar…


Değerli Dava Arkadaşlarım;
Bu davaya can verenleri unutmamak ve unutturmamak için başlattığımız çalışmamızın tanıtımı için buradayız. 
Elazığ’da ülkücü şehitler kervanı Melih KUNTER’le yola koyulmuştu; biz de Melih KUNTER  belgeseliyle başladık.  “Oyyy Melihim Melihim” diyerek anlatmıştı şair onu. Bilenler için bu kadarı da yeterliydi belki ama biz yine de fazlasını söyleyelim istedik. “Tarihi yapanların tarihleri yazılmalı” dedik ve dava arkadaşlarından onu dinledik. Bu çalışmamızın diğer şehirlere de örnek olacağını ve sonunda bir kahramanlar külliyatı oluşacağını ümit ediyoruz. Son devrin destan nesliydi onlar. Onlar gümüş hilalin okçuları, üç hilalin sevdalarıydılar.
Doğunun yedinci oğluydu onlar, eve dönen oğul….  Onlar, bir ulu rüya görenlerin torunlarıydı. 
Tabut taşımaktan omuzları nasırlaşanlardı onlar, ki her tabutta Anadolu yaylasının bozkurtları yatardı… Onlar “ana” demeden “Allah” demeyi öğrendiler. 
On iki yaşında yemin ettiler. 
Sadece Allah’ın huzurunda eğildiler. 
Gittiler ve her sabah helallik alarak çıktıkları evlerine bir daha dönmediler. Kızıl kurşunlara siper oldular, zindanları Yusufiye yaptılar ve sehpada can verdiler. Can verme sırrına erdi onlar.  Onlar ölerek yaşatmanın ne demek olduğunu bilenlerdi. Onlar önden gidenlerdi…  Hudutları dar bulanlardı onlar;  onlar Turan’dı.  Kulakları ezan sesinde, gözleri Başbuğ’un işaret parmağındaydı. 
Onlar, vatan sevmenin ustalarıydı.
 Onlar, İslam’ın sancaktarlarıydı; Tuna’da abdest alıp Altaylar’da namaza duracaklardı. 
Can verip şan alanlardı onlar. Onlar, tarihe sığmayanlardı.
Değerli dava arkadaşlarım, Bugün şerefle ve gururla mensubiyet iddia ettiğimiz bu dava, işte “Onlar”ın davasıdır. 
Bedeli hakkıyla ödenmiş bu davaya aynı liyakatle sarılmak da bedel ödeyenleri unutmamak da boynumuzun borcudur. Ve unutmamak gerekir ki, ihanetin mazereti yoktur… Size ve “Onlar”a selam olsun… Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,  Bir gün olur tarih sizi elbet alkışlar!
HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN