Demokrasi çoğunluğun iradesine dayanıyorsa da bu durum bir imtiyaz değildir O sadece kendisine idari bir imtiyaz sağlar. Çoğunluk her ne kadar idareye hakim ise de onun politik haklar ve hürriyetler bakımından ana ölçülerin dışında ve üstünde bir payı yoktur.
Çoğunluğa her ne kadar idareye iştirak, Milli iradeye hakimiyet fırsatı veriyorsa da bu iktisadi demokrasinin mevcudiyetinin olup olmadığının tabii bir neticesi olarak tezahür ediyor. Demokraside bütün görevler ve sorumluluklar çoğunluğun omuzlarına yüklendiğine göre çoğunlukta aranması lüzumlu olması gereken bir takım manevi vasıflarında bulunması gerekmektedir. Bu hak ve imkanı kullanacak olan çoğunluğun omuzlarındaki sorumluluğun yüceliğini ve zorluğunu bilmesi bir ülkenin buğünkü ve gelecekteki anlayışlar içinde yaşaması, refaha ulaşması ve sanayi ötesi toplum bir ülke olabilmesini düşünerek hareket etmesi gerekir. Bu, büyük bir sorumluluktur.
Politik hürriyetler
Sosyal ve politik olaylar çok çeşitli karışık anlaşılması güç görünüşlerle karşımıza çıkar. Fertlerin politik hürriyetlerinin ortaya çıkışları ve oluştuğu sahalar da çok çeşitlidir.Zira bu hürriyetler birçok unsurları ve cepheleri olan mürekkep hürriyetlerdir. Bir bakıma bu hürriyetler şu sahalara yönelir.
1- Ferdin büyük insanlık topluluğu içinde, onun bir üyesi olarak sahip olduğu hürriyetlerdir. Bunlar mukaddes insanlık haklarıdır. Fert politik bir varlık olarak devlet içinde onu teşkil eden bir cevherdir.
2- Bu cevherin devleti ve meclisin yenilenmesi ve hükümetin kuruluşu ile onu sevk ve idaresi faaliyetleri.
3- Bu cevherin devlet kuruluş ve işleyişini kontrol ve denetlemesi.
4- Devletin bütün hizmet, faaliyet ve eşit faydalanma.
5- Bütün bu haklar ve hürriyetler ferdin politik varlığından doğmaktadır.
Ferdin en büyük görev ve sorumluluğu
Diğer bakımdan fertlerin hak ve hürriyetleri, görev ve sorumlulukları ile düzenli bir hale girer. Bu hak ve görevler aktif ve pasif olarak iki yönlüdür. Fertlerin bir kısım politik hürriyetleri aktif sorumluluklarının başında gelir ve bu da seçime iştirak ile başlar. Seçme ve seçilme hakkı beraberinde seçme mesuliyeti devletin bütün hayatı için en önemli stratejik konudur. Fert oy hakkını kullanırken, vicdan muhasebesi yaparak en büyük mesuliyeti duyarak ve bu meselenin önemini kavrayarak bilgi ve sağduyu ile hareket etmek zaruretindedir. Zira bu oy kendisi gibi düşünen ve hareket eden tüm yakınlarının ve bütün vatandaşların oyları ile birleşerek devlet idaresine istikamet verecek olan, TBMM' ni ve onun kararlarını uygulayacak olan hükümeti kuracaktır.
Bundan dolayı ferdin düşüncesi büyük önem taşımaktadır: ''Devleti en iyi kimler idare edebilecektir? Büyük Türk Milletini sanayi ötesi toplum yaparak, refaha ve saadete en iyi kimler ulaştıracaktır.'' sorusuna cevap vermeye çalışmaktır.
Ruh hürlüğü
Hürriyetlerin kökleri insanın ruhunda biter; ruhunda Allah korkusu, Vatan sevgisi, vicdan muhasebesi ve hürlük olmayan insan hür değildir. Ruh hürlüğü her türlü kıskançlık nefretten, kinlerden ve haram yememekten temizlenmekle başlar; ruh hürlüğü akrabalarına çevresine ve diğer vatandaşlara karşı muhabbet duymakla, insanlara merhamet etmekle, bencillikten sakınmakla ve sevmekle başlar; ruh hürlüğü her türlü cüzdan (Tüm haram ve rüşvet) muhasebesinden uzak kalmakla, cehalet ve tembellikten kutulmakla başlar. Ruh hürlüğü, iç fırtınalardan ve ıstıraplardan arınmakla, kalbin rahata kavuşması, düşüncenin temiz olması ile başlar. Ruh hürlüğü insanın içinde ufukların ötelerine kadar geniş, kötülükten uzak, saf temiz, sakin, üretici, verimli ve renkli bir ilkedir. İçlerinde bu ilkeleri yaratanlar hürdürler.
Bu duygu ve düşüncelerle, Vatan şehitlerini ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ü rahmetle, Gazileri şükranla anar. Hastalara acil şifalar dileriz.
Cenab-ı Allah nasip ederse, 07-Haziran da, Milli beraberlik duygularımızın daha güçlü olacağını dileyerek cümle, Yüce Türk İslam alemine mutluluk ve esenlikler diliyorum.