Emine Erdoğan, Suruç'ta Dünyanın En Büyük Çadır Kentini Açtı.

Şanlıurfa'ya bir ziyaret gerçekleştiren Emine Erdoğan, 35 bin kişiye hizmet verme kapasitesine sahip, dünyanın en büyük ve modern çadır kentini Suruç'ta açtı. Emine Erdoğan çadır kentin açılışında, 'Dünyadaki insan hakları örgütlerinin sınıfta kaldığı, kadın hakları savunuculuğunun iflas ettiği, çocuk hakları sözleşmelerinin hükümsüz kaldığı Orta Doğu'da, bu çadır kent bir insanlık vahasıdır' dedi.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, bir dizi açılış yapmak üzere Şanlıurfa’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Emine Erdoğan’ın ilk durağı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin, üyelerinin tamamı kadınlardan oluşan ilk ve tek kırsal kalkınma kooperatifi olan Tülmen Köyü oldu. Emine Erdoğan burada kadın girişimciliğinin bir örneği olan tarım ve hayvancılık çalışmaları hakkında bilgi aldı. 

Emine Erdoğan’ın ziyaretin ikinci durağı ise Suruç Çadır Kenti idi. Dünyanın en büyük ve modern çadır kenti olarak bilinen kamp, 35 bin kişiye hizmet verme kapasitesine sahip. Yedi bin aile çadırının bulunduğu kampta, çocuk oyun alanlarından hobi merkezlerine pek çok imkân bulunuyor. Kampta halen yaklaşık beş bini çocuk olmak üzere on bin beş yüz kadın ve erkek barınıyor. 

“BİZİM İÇİN İNSANİ YAKLAŞIM TÜM SİYASİ HESAPLARIN ÖNÜNDEDİR”

Kampın açılışında bir konuşma yapan Emine Erdoğan, sözlerine savaş ortamında çocuk olmanın ne demek olduğunu ifade ederek başladı. ‘Çocukların küçük bedenlerinin, savaşın ağır yükünü nasıl taşıyacağını kendimize sormamız gerek!’ dedi. Emine Erdoğan, savaşın en çok çocukların hafızasında iz bıraktığını ve onların geleceğini çaldığını belirtti. 

Kamp sakinlerine ‘Kobanili kardeşlerim’ diye seslenen Emine Erdoğan, “Bizim için insani yaklaşım, tüm siyasi hesapların, bütün uluslararası ilişkiler teorilerinin önündedir. Biz önce insanı görürüz. Çocukların masumiyetini, kadınların içlerine akıttıkları gözyaşlarını görürüz. Ahlak ve medeniyet anlayışımız bunu gerektirir. Çocukları bombaların altında bırakamayız. Kadınları umutsuzluğa, babaları çaresizliğe terk edemeyiz. İşte Türkiye bu felsefe ile kapılarını sizlere ardına kadar açtı. Kobani halkı, şehirleri yeniden imar edilene, Kobani’de hayat normale dönene kadar bizim misafirimizdir” dedi. 

“TÜRKİYE, NEREDE BİR MAĞDURİYET VARSA BAKIŞINI ORAYA ÇEVİRMİŞTİR”

Türkiye’nin hiçbir karşılık beklemeden yaptığı insani yardımlara da değinen Emine Erdoğan, “Türkiye, dünyanın en cömert ülkesidir. 2013 yılında millî gelirinin binde 21’ini insani yardıma ayırmış, nerede bir mağduriyet varsa bakışını oraya çevirmiştir. Bugün burada açılışını yaptığımız bu çadır kent de, bu tavrın en somut nişanesidir” dedi. 

“BÜTÜN ULUSLARARASI KURUMLARIYLA DÜNYA, BU İNSANLIK İMTİHANINI KAYBETMİŞTİR”

Uluslararası toplumun bu sorunlar karşısında ne yaptığını da sorgulayan Emine Erdoğan, “Dünyadaki insan hakları örgütlerinin sınıfta kaldığı, kadın hakları savunuculuğunun iflas ettiği, çocuk hakları sözleşmelerinin hükümsüz kaldığı Orta Doğu’da, bu çadır kent bir insanlık vahasıdır. Suriye’de beşinci yılına giren savaşta 300 bin insan ölmüş, 7 milyon insan yerini yurdunu terk etmek durumunda kalmıştır. On yedi bin çocuk hayatını kaybetmiş, 375 binden fazla çocuk yaralanmış, 19 bin çocuk ise en az bir organını kaybetmiştir. Benzer şekilde Gazze’de 490 çocuk katledilirken, üç bin çocuk yaralanmıştır. Şimdi sormak istiyorum değerli misafirler; böyle vahim bir tablo karşısında Birleşmiş Milletler gibi kurumlar ne yapmıştır? 2014’te on beş milyon çocuğun savaş ortasında kaldığına dair veri yayınlamaktan öte geçmeyen, adeta bir tabela yardımseverliği tavrı dışında dünyayı alarma geçirecek hangi adımı atmıştır? Çok kültürlülüğü ile övünen Avrupa, 4 milyon Suriyeli mültecinin olduğu bir dünyada, yalnızca 130 bin Suriyeli’ ye kapısını açmıştır. Bu tavırla çok kültürlülük sıfatını hak eder mi dersiniz? Üzgünüm ama bütün uluslararası kurumlarıyla dünya, bu insanlık imtihanını kaybetmiştir. Gösterişli halkla ilişkiler taktikleri, bu değer yoksunluğunu asla örtmemektedir” dedi. 

“SURUÇ ÇADIR KAMPI; MAYASINDA, EKMEĞİNİ MAZLUMLARLA PAYLAŞMA GELENEĞİ OLAN CÖMERT BİR MEDENİYETİN TEZAHÜRÜDÜR”

Önce insanlık, sonra aynı kültür coğrafyasında kültürel ortaklıkların, akrabalıkların gereği olarak gösterilen bu misafirperverliğin Kürt-Türk kardeşliğini güçlendireceğine inandığını söyleyen Emine Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Bu büyük insanlık hareketinin, Hz. İbrahim’in şehri Urfa'da, Harran bölgesinde vücut bulması ayrıca manidardır. Suruç Çadır Kampı, bu yönüyle bir Halilurrahman sofrasıdır. Mayasında, ekmeğini mazlumlarla paylaşma geleneği olan cömert bir medeniyetin tezahürüdür. Ve inşallah Halil İbrahim bereketine sahip olacaktır.” 

Devletin açtığı yardımseverlik yolunda sürece katkı veren sivil toplum kuruluşlarına ve millete de teşekkür ederek, hem Kobani halkına, hem de gündelik hayatını onlarla paylaşan Şanlıurfa halkına sabır ve dua tavsiyesinde bulunan Emine Erdoğan, Urfa topraklarından geçmiş Eyyüb Peygamber’in sabrı ve Eyyub el-Ensari’nin yardımseverliğini de örnek olarak gösterdi. 

AFAD'IN BAŞARILI ÇALIŞMALARI

Konuşmasının sonunda AFAD başta olmak üzere bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkür eden Emine Erdoğan, bu zor günlerin halklar arası kardeşliği pekiştireceğini söyledi ve sözlerini Kürtçe ‘Türk-Kürt Kardeştir’, ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ diyerek bitirdi. 

 

Suruç Çadır Kent’in açılışına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu, il protokolü, Ankara ve İstanbul’dan gelen sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile yerel STK temsilcileri katıldı. 

“BİR YERDE OKULUMUZ VARSA ORADA GELECEĞİMİZ DE VAR DEMEKTİR”

Emine Erdoğan, Şanlıurfa ziyaretinde son olarak, Ayhan Şahenk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin açılışını yaptı. Ayhan Şahenk Vakfı öncülüğünde yaptırılan okul, 24 derslikten oluşuyor. Burada yaptığı konuşmada vakıf faaliyetlerinin önemine değinen Emine Erdoğan, Şahenk ailesine bu hizmetleri nedeniyle teşekkür etti ve mesleki eğitimin önemine işaret etti. 

Konuşmasında ayrıca; ‘Bilgi sermayedir. Ama aslolan bu sermayeyi kullanacak mesleki donanıma sahip insandır. Bu insan gücü olmadan sermaye de anlamını yitirir. İşte Ayhan Şahenk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bu önemli misyonu icra etmektedir. Gençlerin meslek sahibi olması, onları başka yollara girmekten de alıkoyacağı için bu okul aynı zamanda toplum sorunları için de sosyal bir merhemdir. Napolyon’un meşhur bir sözü var: ‘İki şey dünyaya hükmeder: Birisi kılıç, diğeri düşünce. Kılıç, eninde sonunda düşünceye yenilir.’ Bu okul, gençlerin elinden kılıcı, silahı alıp, onları bilgi, düşünce ve beceri sahibi yapacak, bir bilim yuvası olacaktır. Bu yönüyle Şanlıurfa’ya hayat aşısıdır. Bir yerde okulumuz varsa orada geleceğimiz de var demektir. Okulların sayısı arttığı oranda hapishanelerin sayısı azalır. Gelecek teminat altına alınır” dedi.

Açılışın ardından ziyaretini tamamlayan Emine Erdoğan, Ankara’ya dönmek üzere Şanlıurfa’dan ayrıldı.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN