İş adamı Avukat İbrahim GÖK'ün basına verdiği açıklamada:

TBMM'nin 26. başkanını belirlemek için yapılan oylamaların ardından 4. turda 258 oy alan Milli Savunma Bakanı ve Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz'ın TBMM'nin yeni başkanı seçilmesi, 07 Haziran sonrası yaşanan kaotik ortama huzur ve güven sağlayan kişiliği ile aziz milletimizi sevindirdiği gibi, üniversiteden arkadaşım olması yönüyle bir başka memnuniyet kaynağı oldu.

Kendisini tebrik ederken, en kalbi sevgi, saygı ve başarılar diliyorum.

TBMM'nin 26.  Dönem Başkanının seçilmesi sonrasında dengeli ve uyumlu bir koalisyon hükümetinin de bir an önce kurulması en büyük beklentimiz ve duamızdır.

Bu gün; gerek Suriye sınırımızda yaşananlar, gerekse Orta Asya’da Uygur kardeşlerimizin yaşadığı insanlık dışı dram, yaşanan zulüm karşılında mazlumların hakkını uluslararası arenada savunacak, kimsesizlerin kimsesi olacak bir güce “Güçlü Ve Geniş Tabanlı Bir Hükümete” muhtaçlık zamanıdır.

Pekin yönetiminin “Hanlılaştırma” politikası yüzünden bölgenin demografik yapısı son 50 yıl içinde dramatik bir şekilde değişti. Bölgede aynı zamanda Kazak, Kırgız ve Moğol kökenli gruplar da yaşıyor. Bu etnik gruplara ait 5 ayrı özerk yapı daha bulunuyor. Tarihin çeşitli dönemlerinde bağımsız olan Doğu Türkistan, özellikle 19 ve 20. yüzyıllarda Çin ile Rusya’nın hâkimiyet mücadelesine tanık oldu.

O dönem baskılardan kaçan binlerce Uygur Türk’ü Himalayalar’ı aşarak doğduğu toprakları terk etti. Bu insanların önemli bir bölümü bugün halen Türkiye’de hayatını sürdürüyor.

Uygur Türklerinin en önemli sorunları kültürel kimlik üzerinde kurulan baskılar ve Uygurca eğitime getirilen sınırlamalar. Başkent Urumçi 5 Temmuz 2009’da Uygur Türklerinin barışçıl gösterilerine sahne olmuş ancak Han Çinlilerin müdahalesi sonucu çıkan olaylarda 197 kişi hayatını kaybetmişti.

Uygur Bölgesi’nde Ramazan ayından bu yana tansiyon yeniden yükseldi. Kaşgar’a bağlı Yarkent çevresindeki köyler kuşatılırken, gösterilere katılan yüzlerce kişi gözaltına alındı. Pekin yönetiminin, dünya basınına uyguladığı bölgeye giriş yasağı nedeniyle Uygur bölgesinde nelerin yaşandığına dair bilgi akışı da kısıtlıdır.

Pekin yönetimi Ramazanda oruç tutma yasağı gibi uygulamalarıyla başlayan zulüm, artan şiddetiyle, sakal yasağıyla devam etti.  burka giymek suç oldu. Hapis ile başlayan süreç, artan şiddetiyle insanlık dramına dönüşürken, yok yere taratılan bahaneler, kitlesel yok etme sürecine dönüşüyor…

Çin tarafından Bilinçli bir şekilde yönetilen süreçte; Etnik Milliyetçilik alevlendirilmekte, etnik temizliğe fırsat oluşturulmaktadır.  Sincan ‘da yaşanan insanlık dramı, Uygur Türklerine uygulanan "Çin zulmü" yürekleri dağlarken, başta TBMM olmak üzere, Birleşmiş Milletler ve ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşları insanlık adına duruma el koymaya davet ediyor, yaşanan zulme seyirci kalınmaması için, mazlum ve mağdurların yanında yer almaya davet diyor, “Uzak Doğu” kimseye uzak değildir.
İnsanlık adına bu vahşeti durdurunuz diyoruz.   '' dedi