TBMM'NİN 26. BAŞKANI AK PARTİ SİVAS MİLLETVEKİLİ İSMET YILMAZ OLDU

TBMM Genel Kurulu yeni Meclis Başkanı'nı seçmek üzere TBMM Geçici Başkanı Deniz Baykal başkanlığında toplandı. 

TBMM Genel Kurulu'nda birleşimin açılmasının ardından TBMM Başkanlığı Tezkeresi okundu. Tezkerede, AGİTPA'nın 24. Genel Kurulunun 5-9 Temmuz 2015 tarihleri arasında Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de düzenleneceği belirtildi. 

Toplantıda; AGİTPA Başkanı, Başkan yardımcıları ile AGİTPA komiteleri için seçim yapılacağı kaydedilen tezkerede, Dışişleri Bakanlığından alınan yazıda, toplantının önemi nedeniyle AGİTPA Türk Grubu üyesi milletvekillerinin toplantıya katılımının faydalı olacağının ifade edildiğine yer verildi. 

"Parlamenter asamblelerinin Türkiye delegasyonları henüz oluşturulmadığından bir defaya mahsus olmak üzere siyasi parti gruplarının bildireceği milletvekillerinden teşkil edilecek heyetle AGİTPA 24. Genel Kuruluna katılması", Genel Kurul'un onayına sunuldu. 

Geçici Başkan Deniz Baykal'ın imzası bulunan tezkere, Genel Kurul'da kabul edildi. 

Tezkere'nin ardından Genel Kurul'da TBMM Başkanlığı seçimine geçildi. 

TBMM Başkanlığı için yapılan üçüncü tur oylamada, adaylardan hiçbiri seçilebilmek için gereken üye tamsayısının salt çoğunluğu olan 276 oya ulaşamadı. 

Genel Kuruldaki gizli oylamaya 548 milletvekili katıldı. 

Adaylardan Milli Savunma Bakanı ve AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz 259, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal 129, MHP İstanbul Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu 80, HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ise 78 oy aldı. İki oy da boş çıktı. 

En çok oyu alan Yılmaz ve Baykal dördüncü tur oylamaya katılacak. Bu turda en çok oyu alan TBMM Başkanı seçilecek. 

Genel Kurulda dördüncü tura geçildi. 

TBMM Genel Kurulu'nda yapılan dördüncü tur oylamaya, üçüncü turda en çok oyu alan İsmet Yılmaz ile CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal katıldı. 

Oylamaya 547 milletvekili katılırken, Yılmaz 258 oy, Baykal ise 182 oy aldı. 29 oy boş çıktı, 78 oy ise geçersiz sayıldı. 

Baykal, TBMM Başkanı seçilen İsmet Yılmaz'ı tebrik ederek başarılar diledi. Yılmaz'ın söz istediğini belirten Baykal, kendisini kürsüye davet etti. 

Daha sonra Yılmaz yaptığı teşekkür konuşmasına, "Bu yüce Meclis'e Başkan seçerek omuzlarıma yüklediğiniz görev, sorumluluk ve onur nedeniyle hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Böyle bir Meclis'in sade bir üyesi olmak esasen şereflerin en büyüğüdür" diyerek başladı. 

Bu ana kadar yürüttüğü Milli Savunma Bakanlığı görevinin hukuken sona erdiğine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti: 

"Milletvekili arkadaşlarımın öncelikle şunu bilmelerini isterim; Meclis Başkanı olarak görevde kaldığım süre içerisinde anayasa, içtüzük ve hukuk kuralları çerçevesinde tam bir tarafsızlıkla yüce Meclis'e hizmet etmeye çalışacağımı huzurlarınızda ifade etmek isterim. Şimdiden destekleriniz ve uyarılarınız için teşekkür ederim. 

Bu makama seçilen başta TBMM'nin ilk Başkanı, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu ana kadar bu makamda bu ülkeye hizmet etmiş tüm başkanları ve milletvekillerini şükranla, hayırla, rahmetle yad ediyorum." 

Yeni yasama döneminin hayırlı olmasını dileyen Yılmaz, "Bu Meclis, İstiklal Savaşı'nı yöneten, Başkomutanı'nı tayin eden, devleti ve cumhuriyeti kuran Gazi Meclis'tir. Milli iradenin en somut göründüğü yerdir" dedi. 

Milletin sorunlarının çözüm yeri olarak Meclis'i gördüğüne dikkati çeken Yılmaz, bunun da hem bu Meclis'in gücünü hem de sorumluluğunu artırdığını söyledi. 

"Burası demokrasinin kalbidir" diyen Yılmaz, yasama organı iyi çalıştıkça ve halkın sorunlarına çözüm buldukça halkın geleceğe yönelik umutlarının artacağını kaydetti. Yılmaz, "Bize düşen Meclis'in itibarını en yüksekte tutmaktır. Bunu da bizden bekleneni yaparak gerçekleştirebiliriz. Yapacak çok işimiz var. Vaktimiz az. Kum saati işlemeye başladı. Bu da bize Meclis'in her anını değerlendirmemiz, bir dakikasını bile boşa harcamamamız gerektiğini göstermektedir" diye konuştu. 

Meclis'in, milletin her sorununun çözüm adresi olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: 

"Meclis'in, daha iyi çözümleri ortaya koyabilmek için gerekli tartışmanın ve konuşmanın yeri olduğunu bu dönemde milletimize gösterebiliriz. Bizim milletimizden aldığımız yetkinin gereği de budur. Milletimiz 25. dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden TBMM'den öncelikle yeni bir anayasa beklemektedir. Ülkemizin bugün ulaştığı ekonomik ve demokratik seviye yeni bir anayasayı zorunlu kılmaktadır. Yeni anayasanın gerekliliği noktasında toplumda esasen çok geniş bir mutabakatta mevcuttur. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, güçler ayrılığı, çoğulculuk gibi demokratik anayasaların olmazsa olmaz unsurlarını gözönüne alarak yeni bir anayasayı birlikte yapmamız gerekir. 

İyi işleyen bir demokratik sistem için de anayasadan beklenen toplumsal, siyasal, ekonomik ve hukuksal sorunların çözümü için gerekli zemini sağlamaktır. Bu zemin sağlandıktan sonra sorunlar daha kolay çözülebilir. Yeni anayasa hepimizin ortak sorumluluğudur. Toplumun tüm kesimlerinin mümkün olduğu ölçüde bu sürece katılmasıyla herkesin sahip çıkacağı bir anayasa yapılabilir. Bu süreçte evrensel değerlerle birlikte içinde yaşadığımız toplumun temel değerlerinin dikkate alınması yeni anayasanın ömrünü uzatacaktır." 

Yılmaz, bu dönemde devlet gücünü kullanan organlar arasında işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu belirterek, bu işbirliğinin gerçekleştirilmesinde de en büyük sorumluluğun yine Meclis'e düştüğünü ifade etti. 

Kuvvetler ayrılığının hiçbir şekilde güçler kavgası olmadığını vurgulayan Yılmaz, "Kuvvetler ayrılığı Cumhurbaşkanı'nın koordinasyonunda belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliğidir" şeklinde konuştu. 

Toplumsal çeşitliliği koruyarak bireylerin sahip oldukları değerleriyle barış içinde bir arada yaşayabildikleri bir siyasal zemini tahkim etmenin de Meclis'in görevi olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti: 

"Demokratik toplumlarda birlikte yaşamanın gereği, diğerini olduğu gibi kabullenmeden geçer. Bu anlamda bize düşen, farklı dünya görüşleri ve yaşam biçimlerini bir arada zenginlik olarak görmektir. Bu şekilde bir anlayış çoğulcu demokrasinin de gereğidir. Çoğulculuk herkesin kendi kimliğiyle toplumsal ve siyasal yaşama katılmasıyla mümkündür. Barış içinde bir arada yaşamanın tarih boyunca en güzel örneklerini sergileyen bir medeniyetin mirasçıları olarak bu konuda ihtiyaç duyduğumuz şey, kendi kültürel değerlerimize bir kez daha bu gözle bakmaktır. Adalet, eşitlik, özgürlük ve insan hakları gibi evrensel değerleri benimseyen, farklılıklarını barış içinde bir arada yaşatabilen ve bu suretle demokratik rejimini güçlendiren bir Türkiye ile geleceğe umutla bakabiliriz. 

Bir kez daha şahsıma gösterilen itimata teşekkür ediyor ve yeni yasama döneminin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum."